27 Nisan 2017 Perşembe




          HALİL CİBRAN 
            (D: 6 Ocak 1883 - Ö: 10 Nisan 1931)




Halil Cibran 6 Ocak 1883'te Kuzey Lübnan'ın dağlık bir bölgesi olan Bişerri semtinde Hıristiyan Maruni mezhebine bağlı bir ailede doğdu. 25 Haziran 1895'te Cibranlar, Amerika'ya doğru yola çıktılar ve Boston'a yerleştiler. O zaman Boston ABD'de New York'tan sonra ikinci büyük Suriyeli nüfusa sahipti.  Yeni bir yoksulluk döneminde büyüyen Cibran'ın burada geçirdiği ilk yılların acısı hayatında silinmez bir iz bırakacaktır.

Cibran 1896'da Fred Holland Day ile tanıştı ve ondan sonra Day'in sıradışı sanatı ve Boston sanat çevresiyle temasları sayesinde Cibran da çevresinde tanınmaya başlandı. Day, Cibran'ı Yunan Mitolojisi, dünya edebiyatı, çağdaş yazın ve fotoğrafla tanıştırıp, kendi ifadesini bulmaya teşvik etti.

Cibran, eğitimini tamamlamak ve Arapça öğrenmek üzere Lübnan'a döndü. 1898-1902 yılları arasında Lübnan'da kalan genç sanatçı,  Arapça ve Fransızca öğrenip çalışmalarında, özellikle şiirde ustalaşarak 1902'de kolejini bitirdi ve Amerika'ya geri döndü.

Cibran'dan on yaş büyük olan (30 yaşında) Mary Haskell, Cibran'ın sanatsal gelişimini finanse edecek ve onu idealindeki sanatçı olmaya teşvik edecekti.  Mary, Cibran'ın İngilizce yazmaya eğilmesinin ardındaki etkendi. Nitekim onu Arapça eserlerini İngilizceye çevirmeyi bırakıp doğrudan İngilizce yazmaya ikna etmişti. İngilizce eserlerini Mary'nin edite etmesi ve aralarındaki işbirliği Cibran'ın çalışmalarını parlattı. Mary, Cibran'ın dilini ve düşüncelerini daha iyi kavramak için Arapça öğrenmeye bile kalkıştı.

1904'te Cibran Arapça göçmen gazetesi el-Muhacir'e makaleler yazmaya başladı. Bu makaleler onun yayınlanmış ilk çalışmasıydı.

1 Temmuz 1908'de Cibran Boston'dan ayrılıp Paris'e sanat okumaya gitti. Orada Cibran, ünlü heykeltıraş Auguste Rodin ile tanıştı ve bu kısa tanışıklık bile Cibran'ın sanatı üzerinde çok derin etkiler bıraktı. Rodin, Cibran için şöyle demiştir: "Resmin ve şiirin, onu yeni bir Blake yapacak kadar birbirine bağlantılı olduğu başka bir kimseyi tanımıyorum."

Cibran'ın ilk İngilizce kitabı Deli(The Madman) 1918'de yayımlandı ve yerel basından olumlu eleştiriler aldı. Eleştirmenler onu Doğu ile Batı arasında köprü atması bakımından ünlü Hint yazar Tagore ve İngiliz şair William Blake ile kıyaslıyorlardı. Bizzat kendisinin illüstrasyonlarını yaptığı mesellerden oluşan bu kitapta Nietzsche, Jung ve Tagore'un etkileri apaçık görülmektedir. Deli kitabının başarısının ardından Cibran'ın popüleritesi artmaya başladı.

Ermiş kitabı 1923 yılının Ekim ayında yayımlandı ve ABD'de mütevazı bir başarı elde etti. 1926' da Cibran önce Arapça yazdığı daha sonra İngilizceye tercüme edilen aforizmalardan oluşan Kum ve Köpük'ü (Sand and Foam) yayımladı. 1926'da Cibran ünlü bir uluslararası şahsiyet oldu. Bu ününü, Cibran'ın ölümünden sonra da önemli bir rol oynayacak yeni yardımcısı ve editörü Henrietta Breckenridge'ye borçluydu.

10 Nisan 1931'de kırk sekiz yaşındayken New York' taki St. Vincent Hastanesi'nde karaciğerine yayılan siroz ve akciğerinde ilerlemiş tüberküloz yüzünden şuurunu yitirmiş bir haldeyken öldü. Cibran'ın naaşı 21 Ağustos'ta Beyrut'a getirildi. Ocak 1932'de Cibran'ın naaşı ebedi istirahatgahına tevdi edilmek üzere doğum yeri olan Bişerri'ye gönderildi ve Mar Sarkis manastırının küçük ve tarihi kilisesinin bahçesinde defnedildi.

Cibran vefatından sonra yayımlanabilen iki eser bıraktı:

Cibran tarafından tamamlanmış olup 1932'de yayımlanan Gezgin (Wanderer) ve Cibran tarafından tamamlanmamış olup Barbara Young tarafından tamamlanan ve 1933'te yayımlanan Ermişin Bahçesi (Garden of the Prophet).

Cibran'ın isteği, bir oturuşta okunabilecek ve cepte taşınabilecek küçük kitapçıklar yazmaktı. Bunda da başarılı oldu, isteğini gerçekleştirdi.

İşte, Halil Cibran'ın aforizmalarından seçtiklerim:

"Ağaçlar yeryüzünün gök kubbeye yazdığı şiirlerdir. Ama biz onları devirir ve boşluğumuzu kaydedebilmek için kağıda dönüştürürüz."


"Sözlerimizin hepsi aklımızın ziyaretinden arta kalan kırıntılardır ancak."


"Kalbi büyüleyen bir felsefedir şiir. Felsefe, fikir şarkıları söyleyen bir şiirdir. İnsanın kalbini büyüleyip aynı anda fikir şarkılarını da söyleyebilseydik, o zaman Tanrı'nın gölgesinde yaşayabilirdik."


"Kaynağı adalet olan bir dünya, kaynağı merhamet olan bir dünyadan daha büyüktür."

"Birlikte güldüğün birini unutabilirsin ama birlikte ağladığını asla!"




 Yararlandığım Kaynak: HALİL CİBRAN - AFORİZMALAR 
Derleyen: Orhan Düz (Tutku Yayınevi)




1 yorum:

  1. Merhabalar,

    Yaklaşık bir hafta önce okumaya başladığım Kırık Kanatlar isimli romanı bitirdim. Hayatımda ilk kez bir Halil Cibran eseri okudum. Çok duygu yüklü bir romandı. Bazı satırları, gözlerim dolu dolu okuduğumu çekinmeden söyleyebilirim.

    Halil Cibran, bu eserinde; din adamlarının yozlaşması ve kadın hakları gibi toplumsal meselelerden bahseder. Doğulu kadının yüzyıllar boyu gelenek karşısındaki âcizliğine, eşya gibi oradan oraya sürüklenmesine yönelik eleştirel bir tavır ortaya koyar.

    Romanda en sevdiğim alıntı şu olmuştu:

    ‘’Onun ruhunu dolduran hüzün benim ruhuma da doluyordu; her birimiz kalbinde hissettiğini öbürünün yüzünde görebiliyor, göğsünde sakladığı şeyin yankısını öbürünün sesinde duyabiliyordu.’’

    Altını çizdiğim diğer alıntıları da buradan okuyabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/halil-cibran-kirik-kanatlar-kitap-yorumu/

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil