17 Nisan 2017 Pazartesi




 KARABÜK / YENİCE ORMANLARI VE ŞEKER KANYONU





Kent yaşamının tekdüzeliğinden, stresinden, koşuşturma gerektiren hızlı yaşamına ayak uydurmanın sıkıntısından, an be an değişen politik gündeminden uzaklaşmak ve bir günlük nefes almak için Cumartesi günü kendimi dağ ve ormanlara vurdum. Doğada, acelesiz ve telaşsız bir gün yaşayarak dünyadan ve zamandan payıma düşeni artırmaya çalışmak uğruna yollara düştüm yani. Bu seferki rotam Karabük/Yenice Ormanlarıydı. İki kez gitmiştim, daha önce. Ama her mevsim ayrı güzeldir dağlar, ormanlar ve bu güzelliği yaşamak gerekir zamanında diyerek, üçüncü kez gitmeye karar verdim. Çünkü, David Breton'un söylemiyle "yürüyüş, dünyaya açılmadır. İnsanı mutlu yaşam duyguları içinde yeniden oluşturur" benim için. 

Mutlu yaşam duygularını duyumsamak için de sabah 07.30'da grupla birlikte yola çıktım. Uzun sayılabilecek bir yolculuk sonrasında Yenice Ormanları'na vardık. Hazırlıklarımızı tamamlayıp tırmanışa başladık. Endemik bitkiler ve rengarenk çiçekler arasından yürüyerek, seyir terasına ulaştığımızda izlemeye doyamadığım bir manzarayla karşılaştım. Orman içi patikalarda yaklaşık 15 kilometre yürüdük. Yürüyüşün son üç kilometrelik bölümünü Yenice Irmağı'nın oluşturduğu yer yer çok derin uçurumlardan oluşan Şeker Kanyonu'nun kıyısında yürüdük. Kanyon da görülmeye değer. Bu yöreyi görmeyenler,  yöreye gitmeyenler için çektiğim fotoğrafların üç ayrı linkini aşağıda paylaştım. Fotoğraflara bakmadan önce yörenin fauna ve florası hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Yenice Ormanları'nı anlatan rehber kitapta şunlar yazmakta:

FAUNA: Yenice Ormanları'nda çok çeşitli hayvanlar doğal ortamlarında, yaşama imkanı bulmaktadır. Öyle ki, orman içinde gezerken bir geyiğin su içmesine ya da bir karacanın önünüzden hızla geçip ağaçlar arasında kaybolmasına tanık olabilirsiniz. Bu el değmemiş alan içinde rastlanan hayvanlar arasında geyik, karaca, yaban domuzu, ayı, tilki, yaban kedisi, vaşak, porsuk, kurt, çakal, su samuru, tavşan, sincap, çulluk, tahtalı güvercin, guguk kuşu, puhu kuşu, ala karga, kuzgun, dağ horozu, kirpi, küçük atmaca, gri doğan ile birçok kuş ve böcek türü sayılabilir.

Bu zengin faunayı değerlendiren Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, 2007 yılında Yenice Ormanları' nın bir bölümünü "Yaban Hayatı Geliştirme Sahası" olarak belirlemiştir.


FLORA: Bu kadar bol suyun bulunduğu bir bölge orman dokusundan bağımsız düşünülemez elbette. Yenice Ormanları, Bolu Dağları' nın kuzeybatısında yer alan İncidere, Şimşirdere, Kızılkaya ve Çitdere su toplama havzalarıyla Safranbolu' nun batısında kalan bakir alanları kapsar.Yöre, tropik bölgeler dışında dünyanın ender coğrafyalarında rastlanan anıtsal ağaçları, derin vadileri, yükseklikleri iki bin metrelere ulaşan dağları, kanyonları, akarsuları, şelaleleri, yaban hayatı ve değişik bitki çeşitliliğiyle dikkati çeker.


Yenice Ormanları  bitki örtüsü açısından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Özellikle meşe türlerinin oluşturduğu ormanlar, yaşlı kayın, gürgen, porsuk ağaçları ve çınar grupları bölgeye ayrıcalık kazandırır. Yenice el değmemiş iğne ve geniş yapraklı karışık ormanları ile biyolojik çeşitlilik bakımından son derece zengindir. Bilindiği üzere, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), 1999 yılında Avrupa'nın biyolojik çeşitlilik açısından en değerli ve acil olarak korunması gereken 100 orman alanını belirleyerek bunları "Avrupa Ormanları"nın Sıcak Noktaları" olarak tanımladı. Bu sıcak noktalar arasındaki Küre Dağları (Kastamonu), İbrad-ı Akseki Ormanları(Antalya), Amanos Dağları(Hatay), Karçal Dağları(Artvin), Datça Yarımadası ve Bozburun (Muğla), Fırtına Vadisi(Rize), Babadağ(Fethiye) ve İstanbul Ormanları ile birlikte Türkiye' deki 9 mutlak koruma sahasından biridir Yenice Ormanları.


Yenice Ormanları'nın "mutlak koruma" ayrıcalığına sahip olmasının nedeni, tropik bölgeler dışında, dünyada pek az ormanda görülebilecek kadar çok sayıda ağaç, ağaççık, bitki ve yaban hayvanının bir arada yaşamasıdır. İlçe ormanlarında 33 ağaç ve 8 ağaççık çeşidi ile birçok otsu bitkinin yanı sıra 16 çeşit şifalı bitki de bulunur. Ulu gövdeleriyle kimi yerde güneş ışınlarına geçit vermeyen orman alanındaki ağaç türleri; ıhlamur, akçaağaç, Uludağ göknarı, sarıçam, karaçam, Camiyanı karaçamı, kızılçam, porsuk, doğu kayını, sapsız meşe olarak sıralanabilir. Mevsimine göre renk ve görünüşleriyle harika fotoğraflar veren şifalı bitkileri; kardelen, laden, yüksükotu, kuşburnu, ısırgan, çuha çiçeği, tavşan memesi, çoban üzümü, böğürtlen, mührüsüleyman otu, ökse otu, güzel avrat otu, çilek, at kuyruğu, öksürük otu ve sığır kuyruğu olarak sayabiliriz.


AKARSULAR: İlçeye hayat veren Yenice ırmağı, yerleşim merkezinin içinden geçerek belde topraklarını iki eşit parçaya böler. Araç ve Soğanlı çaylarının birleşmesiyle oluşan Yenice Irmağı, dar ve derin vadiler içinde akar. Bolkuş Boğazı'nı geçerek Balıkısık mevkiinde geniş bir vadinin içine girer. Yeşilin her tonuyla gülümseyen tepeler, akarsuyun mavisiyle hoş bir kontrast oluşturur. Pirinçlik yakınlarındaki Keltepe zirvelerinden gelen Değirmen Deresi, Kelemen, Kızılkaya, Karakaya ve Şeker Çayı ile yüksek tepelerden doğan küçük derelerden beslenen Yenice Irmağı, komşu il ve ilçelerin içine kadar uzanır. Karadeniz'den İç Anadolu'ya açılan derin bir koridor olan 228 kilometre uzunluğundaki Filyos Çayı ile 45 metre rakımda birleşerek Karadeniz'de sona eren yolculuğuna devam eder.


Yürümek sadece beden sağlığı bakımından yararlı değildir. Sağlıklı düşünebilmek için de yürümeliyiz. Breton, yürümek ile düşünmek arasında orantısal bir ilişki olduğunu söyleyerek bu konuda Kierkegaard'dan şu sözleri aktarmaktadır: "Ben en verimli şekilde ancak yürürken düşünebiliyorum ve yürüyüşün uzaklaştıramayacağı hiçbir saplantının olabileceğini düşünemiyorum." (Breton, s: 55)

Thomas Bernhard da "Yürüme ve düşünme, sürekli bir güven ilişkisi içindedir." diyerek güvenin sürekli olması açısından yürümenin önemine ve anlamına dikkat çeker. Bence, doğa yürüyüşleri de bu güveni pekiştirir. Hep güvende kalmak için yürüyelim, yürüyelim ve yürüyelim...


Bu güzel yürüyüşü düzenleyen Ankara Hiking rehberi Nedim Yılmaz, yardımcı rehberler Tekin Selçuk ve Güney Ekin'e teşekkürler; doğada güzel bir gün geçirmemize aracı oldukları için.



Not: Karabük - Yenice arasındaki yol üzerinde  bulunan 18 tüneli (Yenice Tünelleri) geçmek zorunda olmak, yörenin ne kadar sarp kayalık ve dağlık olduğunu gösteriyor. Derin vadi boyunca devam eden yol, yer yer ürkütücü oluyor. Ülkemizin en zor yollarından birisi olarak kabul ediliyor. Yenice Ormanlarında bulunan porsuk ağaçlarının nesli tükenme tehlikesi altındadır. Porsuk ağacı tohumuyla çoğaltılamayan bir ağaç türüdür, yani çoğaltılması çok zor olup başarı oranı düşüktür. Porsuk ağacının meyvesi yenilebiliyor ama meyve çekirdeği ve yaprakları oldukça zehirlidir. Yenilmesi veya çekirdeğin yanlışlıkla yutulması ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Porsuk ağacının odunu oldukça esnek ve dayanıklıdır. Ormanda bu ağaçları görüp tanımaktan ve fotoğraflarını çekmekten çok mutlu oldum.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder