20 Ağustos 2015 Perşembe




ENTELEKTÜEL SÖZLÜK







Okuduğum kitaplarda altını çizdiğim satırları, bilmediğim ya da ilk kez duyduğum bir sözcüğün anlamını TDK Sözlüğü' nden ve İnternetten araştırarak  defterime kaydederim; unuttuğumda bakıp hatırlayayım diye. Hepsi bir arada olduğu için de işim kolaylaşır. Derken, bir baktım ki, defterim dolmuş taşmış. Ee, ne yapayım? Tüm bunları kendime mi saklayayım? Olmaz! Bilgi paylaşılmalı. Paylaşılmalı ki, çoğalsın, "bilgi" "bilgiler" olsun... Kendimce bir sözlük hazırladım, dikkat çeksin diye de adına "Entelektüel Sözlük" dedim. 

Genelleme yapmanın yanlışlığını, istisnaların kaideyi bozmayacağını bilerek, şunu söylemek istiyorum: Güzel ülkemde, kime sorsanız, kitap okuduğunu ve TV'de belgesel izlediğini söyler. Ama kitap satış oranlarına ve belgesel kanallarının ratinglerine baktığınızda, söylenenin tersini görürsünüz. Peki insanlar neden bunu söylemek ihtiyacı duyarlar? Cevabı basit, bana göre. Çünkü, entelektüel olduklarını göstermek isterler, diğer insanlara. "Entelektüel" in TDK Sözlüğündeki anlamına bakınca onlara kızamazsınız bile. Herkesin bir konuda ya da her konuda mutlaka fikirleri vardır zira!!

Entelektüel (Fr. intellectuel) 1-Bilim, teknik ve kültürün değişik dallarında özel eğitim görmüş (kimse), aydın, münevver. 2-Fikir sorunlarıyla ilgili: Entelektüel bir çalışma.

Ha bir de benim argo olarak nitelediğim, kullanımını hoş görmediğim "entel" sözcüğü var. Hazır sözlüğü açmışken onun anlamına da bakalım.
Entel s. Fr. intellectuel' den. 1-Entelektüel olmaya özenen ancak bunun için gerekli olan niteliği kazanmamış. 2-Sahte aydın.

Sözlüğümün sözlük anlamını yazdığıma göre, sıra geldi kullanım sıklığına bağlı olarak notlarımdan seçtiklerime. Bazı sözcükler TDK sözlüğünde yer almadığından, İnternetteki değişik sözlüklerden yararlandığımı belirtmeliyim. Sözlük dediğime göre, usulüne uygun olsun. Yani alfabetik sıralı. (Sözcüklerin ilk harflerine göre)

Analoji: 1-Benzeşim, benzeşme.2- Andırış, andırışma. 3-Örnekseme.(Kıyaslama)

Alegori: Bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme.

Aura: İnsan bedeni etrafındaki manyetik alan.

Arkaik: Antik ve klasik dönem öncesi.

Aforizm: Özlü söz, özdeyiş.
Aforizmaları ile ses getiren Friedrich Nietzsche tanımı şöyle yapmıştır: "Benim arzum başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi, on cümlede anlatmaktır." Nietzsche ve Schopenhaur edebi yönü baskın aforizma yazarlarıdır.

Betimleme: Tasvir etmek.

Brutal: Barbar.

Carry Trade: Düşük faiz getiren bir para biriminden borçlanıp krediyi yüksek faiz getiren bir para birimine yatırmaktır. (Örnek: Japon Bankası' ndan 1000 yen borç alıp Amerikan Doları' na çevirdiniz. Ve Amerikan  hazine bonosuna yatırdınız. Amerikan bonosu %4,5, Japon bonosu %0 faiz ödüyor. Karınız %4,5' tir.)

De Facto: Uygulamada, fiili olarak.

Darb-ı Mesel: Atasözü.

Domestik: 1- Evcil. 2- İç, ülke içi.

Egzantrik: Tuhaf, sıra dışı.

Egzotik: Uzak, yabancı ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getirilmiş, yabancıl.

Egzotizm:Bir eserde uzak, yabancı ülkelerle ilgili olayları, kişileri, yöresel görüşleri yansıtma, yabancıllık.

Egosantrizm: Dünyada bireyin benliğini merkez sayan felsefe görüşü, beniçincilik.

Ekstrem: 1- En uç, en son. 2- Aşırı, müfrit.

Enstalasyon: Yerleştirme sanatı. Özellikle sanat ve bienallerde kullanılıyor. Bir tema seçilip sanat eserleri ona göre yerleştiriliyor.

Ezoterizm: Bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstad tarafından sadece ehil olanlara insiasyon yoluyla öğretilmesidir.

Filantropist (Yunanca): İnsan sevgisi. Günlük hayattaki karşılığıysa gönüllü bağışçılık.

Focus Grup: Toplum bilimsel araştırmalarda kullanılan bir yöntem. Bir ürün ya da bir konu ile ilgili olarak tüketici ya da ilgili kişilerin "iç görülerini" ortaya çıkarmaya yönelik bir araştırma yöntemi.

Görü:1- Görme yetisi. 2- Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret. 3- Dolaysız kavrama, birden kavrama.

Grotesk: Tiyatro ve edebiyatta komik olanın bir çeşidi: Gülünç olan ile acıklı olanın yanyana yer aldığı, tuhaflık ve çarpıcılık kertesinde zorlanmış, bağdaşmaz komik durum. İtalyan Grotesk tiyatrosunda başlı başına işlenmiş, gerçeküstücü-avangart tiyatronun başlıca ögelerinden biri olmuş; saçma tiyatrosunda anlamlı bir biçimde kullanılmış, paradokslar kuramının özünü oluşturmuştur. (www.tiyatrotarihi.com)

Holografi: Laser ışınlarına dayanılarak gerçekleştirilen üç boyutlu görüntü işlemine verilen addır. Holografi adını Dennis Gabor vermiş olup "holos" Yunanca da bütün anlamına gelmektedir.

İçselleştirmek: Özümsemek, benimsemek.

İnsiasyon: Planlı, programlı, disiplinli eğitim.

Komprime: 1-Çoğu kez yassı veya silindir biçiminde katı ilaç, hap. 2-Bir konuyla ilgili olarak derinliği olmayan kalıplaşmış bilgi.

Konformizm: Yürürlükteki kurum, ölçüt veya şartlara kesin olmayan katı kalıplara, eleştirici bir değerlendirme yapmaksızın uyma, uymacılık.

Konzervatif: Muhafazakar.

Konjonktür: 1-Bir ülkenin ekonomik hayatının yükselme ve alçalma yönünde gösterdiği inişli çıkışlı, dalgalı hareketlerin bütünü. 2- Her türlü halin ve şartların ortaya çıkardığı durum.

Metafor: Bir şeyi başka bir şeye benzeterek anlatırken kullanılan unsurdur. Benzetmeyle arasındaki fark aleni olarak yapılmamasıdır, yani eğretilemedir. Cenap Şahabettin' in tiryaki sözleri buna güzel bir örnektir.

Nosyon: Bir şey üzerindeki gerekli bilgi, kavram.

Patetik: Dokunaklı, etkili.

Paradigma: (Dünya görüşü, model) Belli bir zaman dilimi içinde bir grubun ya da topluluğun düşünme biçimi ve davranışlarını belirleyen bir dünya görüşü, bir algı dayanağı, bir izlenceler bütünü, bir perspektif, bir model.
Paradigma kavramını yaygın hale getiren kişi Amerikalı Bilim Felsefecisi Thomas Khun' dur.

Paradoks: İki doğrunun veya yanlışın çelişkisi. Aslında doğru gibi görünen bir önerme veya fikrin tamamen yanlış olarak karşımıza çıkması ya da yanlış olanın doğru olarak çıkması. 
"Bütün Giritliler yalancıdır" diyerek ilk paradoks örneğini Giritli Epimendes vermiştir.

Pitoresk: Sözü, durumu ve görünüşü resim konusu olmaya değer (görünüş) anlamında kullanılmaktadır. Bu söze karşılık olarak; göz alıcı, resimsi kullanılabilir. Üslup için ise karşılığı renkli' dir.

Rustik: Kırsal.

Sinerji: Görevdeşlik. Birden çok etkinliği bir tek sonuç elde edebilecek biçimde bir araya getirerek araç tasarrufu sağlamak.

Sofistike: 1-Modayı ve trendleri takip eden. 2-Zor ve karmaşık konulardan anlayan kimse. 3-Yapmacık davranan kimse.

Sorunsal: 1-Çözümü belli olmayan. 2-Doğru olma ihtimali bulunmakla birlikte şüphe uyandıran, kesin olmayan, problematik.

Spritüel: İnsanın, kendi potansiyelinin farkına varması, düşünceleriyle yaşamını şekillendirebileceğini öğrenmesi. Bir nevi Neo-Kadercilik.

Yanılsama: 1-Yanlış algılama ve duyu yanılması. 2-psikol. Var olan nesne ve canlıyı yanlış, ayrımlı veya değişik olarak algılama, illuzyon.




-Bu sözcükler benim seçtiklerim. Siz de sözlüğe katkıda bulunmak isterseniz memnun olurum. :)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder