30 Ekim 2015 Cuma




 RÜZGAR


Sabahattin Ali, şiirlerinde dağ ve deli rüzgar imgelerini sıklıkla kullanır. Dağlar gibi başını dik tutar, yalnızlığını rüzgara fısıldar. "Dağ ve rüzgar imgeleri, şaire hayatın sıradanlığından, koşuşturmasından, yalancılığından ve telaşından apayrı; özgürlük, cesaret, güven gibi 'doğal' güçleri ifade eder. Doğaya ait bu imgeleri, aslında doğanın bir parçası olan ama yapaylıklarla, yalanlarla yoğrulduğundan kendini başka kılıklara sokan 'insan'a, özünü anlatabilmek için kullanır." (Didem Oktay, www.siirleraslabitmemeli.com)


"Şairin özgürlükle bağdaştırdığı imgeler genellikle tabiattan alınmıştır. Asım Bezirci Sabahattin Ali' nin şiir kitabının adını Dağlar ve Rüzgar koymasının tesadüfi olmadığına dikkat çeker. Gerçekten de gerek yüceliği simgeleyen dağlar, gerekse özgürlüğü anlatan rüzgar, kitaptaki şiirlerde sık sık geçer. Ayrıca, her iki imge de zaman zaman Sabahattin Ali' nin insanlardan uzaklaştığını, onlardan farklılaştığını anlatacaktır." (Sabahattin Ali - Bütün Şiirleri. Hazırlayan: Atilla Özkırımlı.)

Zaman zaman insanlardan uzaklaşarak doğaya sığınan Sabahattin Ali, yalnızlık hissini "Rüzgar" şiiriyle ifade etmiştir. Şiiri okumaya ne dersiniz?




Arzularım muayyen bir haddi aşınca
Ve kulaklar sözlerime sağırlaşınca
Bir ihtiras duyup vahşi maceralara
Çıkıyorum bulutları aşan dağlara.
Tanrıların başı gibi başları diktir,
Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir,
Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,
Bakıyorum aşağılarda kalan hiçliğe.

Bu dağların bir rakibi varsa rüzgardır.
Rüzgar burda tek başına bir hükümdardır.
Burda insan duman gibi genişler, büyür.
Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.
Buralarda her düşünce sona yakındır,
Burda her şey bizden uzak, ' O' na yakındır.
Burda yoktur insanların düşündükleri,
Rüzgar siler kafalardan küçüklükleri.
Yanağıma çarpar geniş kanatlarını,
Ve anlatır mabutların hayatlarını.
Arasıra kulağını bana verdi mi,
Ben de ona anlatırım kendi derdimi.

'Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgar!
Benim artık yalnız sana itimadım var.
Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyareden
Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.
Etrafımın sözlerine aklım ermedi,
Etrafım da bana  asla kulak vermedi.
Senelerden beri hala anlaşamadık,
Ben de kestim anlaşmaktan ümidi artık.
Gözlerimde hakikati sezen bir nurla
Etrafımı süzüyorum biraz gururla.

..........................

Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlup olsam bile etime,
İnsan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşte rüzgar, şimdi sana sığınıyorum!
Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,
En asil şey seni buldum kainatta,
Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,
Ne de süse, gösterişe baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük, mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.

Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,
Rüzgar! Bu dağ başlarında çırpınan serin
Kanatların gökyüzünde akan bir seldir,
Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.
Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,
Senin gibi azamete aşıkım ben de.
İşte Rüzgar! Senin gibi ben de deliyim.
Islıklarım senin gibi inlemelidir,
Herkes beni ürpererek dinlemelidir.
Rüzgar! Sana, yalnız sana benzemeliyim.

Sabahattin Ali - Bütün Şiirleri (Hazırlayan: Atilla Özkırımlı)
YKY Yayınları



Dip Not: Başın Öne Eğilmesin (Sabahattin Ali' nin Romanı), Hıfzı Topuz' un 2006 yılında çıkardığı ve 2007 yılında 36. Orhan Kemal Roman Ödülünü kazandığı kitabıdır. Sabahattin Ali' nin hayat öyküsünü ve öldürülüşünü anlatır. Kitabı okudum ve çok beğendim...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder