İYİ PSİKOLOG
Psikoterapinin gizemli dünyasıyla ilk kez Irvin D. Yalom' un "Divan" romanını okurken tanışmış ve romanı keyifle okumuştum. Ve psikoterapi odasında neler olduğu konusundaki merakımı gidermiştim. Sonrasında ise Psikoterapi öykülerinin müdavimi oldum: Bu konuda yayımlanan yerli yabancı kitapları okumaya başladım. Son olarak okuduğum Noam Shpancer' in "İyi Psikolog" romanı ise en iyilerinden; anlaşılır, akıcı bir dili var ve yaşamdan örnekleriyle oldukça etkileyici bir kitap.
Tüm bu okumalarımdan öğrendiğim, psikoterapi konusunda teorik tartışmaların olduğu gerçeğidir. Yani, Noam Shpancer' in kitabında aksi Viyanalı diye bahsettiği Freud taraftarları, bilişselciler ve davranışçılar arasında varlığını sürdüren tartışmalar. Ancak iyi bir terapist, teorik tartışmaları terapi odasının dışında bırakır. Çünkü terapi odasında teorik tartışmalarla değil, insanla karşı karşıyadır. "Teorik tartışmanın bir sonuca ulaşmasını beklerseniz sonsuza kadar beklemeniz gerekir. Her şeyi bilemeyiz. Sadece bilinebilir olanı bilebiliriz ve bu alanda bile bildiklerimizin bir sınırı vardır. İşte bu yüzden terapi sularına dalmadan önce ideal anlayışa ve kesinliğe erişmeyi beklemek, evlenmeden önce ideal kadını bulana kadar beklemeye benzer. Her ikisi de bir insanla gerçek anlamda karşılaşmaya ilişkin korkuları temsil eder." diyor, Noam Shpancer kitabında.
Bu konu hakkındaki tartışmaları uzmanlarına bırakıp romana dönelim:
Roman, bir psikoloğun çalıştığı anksiyete hastalarının tedavi edildiği merkezde, danışanı striptizci Tifanny (romanın ilerleyen bölümlerinde saat dört hastası olarak anılıyor) ile geçen (arada birkaç danışanın kısa öyküsü de var) terapileri anlatıyor. Kitapta bir bölüm terapi konuşmalarını diğer bölüm ise psikoloğun üniversitede verdiği "Terapi Prensiplerine Giriş" derslerini anlatırken psikoloğun eski sevgilisi Nina (ki o da bir psikologdur.) ile olan ilişkisi de gözler önüne seriliyor. Psikolog terapi esnasında ve sonrasında sınıfta ya da Nina' yı düşündüğü anlarda durmaksızın insan psikolojisine ait düğümleri çözüyor kafasında. Bunu öylesine basit ve anlaşılır hayattan örnekler vererek yapıyor ki, farkında olmadan kendi hayatınızı düşünüyorsunuz: Korkularınızı, kaygılarınızı, özgüveninizi ve daha da önemlisi hayattan gerçekte ne beklediğinizi, diğer bir deyişle ne istediğinizi sorgulamanıza neden oluyor. Dürüstçe, kendinizi kandırmadan...
Psikoloji Profesörü Noam Shpancer' in bu ilk romanı "İyi Psikolog" dan seçtiğim sözleri yazmadan önce yeni romanlarını beklediğimi de eklemeliyim. :)
Bazen bir kelimeye o kadar ağır anlamlar yüklenir ki, bu hastayı dumura uğratır, ona eziyet eder. Böyle bir kelimenin içinin bir miktar boşaltılması, basitleştirilmesi gerekir.
Deneysel çalışmalar da göstermektedir ki eşlerimizi kendimize benzeyen ve yakınlarımızda bir yerlerde olan kişilerden seçiyoruz. İnsanlar mıknatıs değildir, karşıtlar en azından uzun vadede birbirini çekmez.
Cesaret de tıpkı korku gibi size aittir.Korku önemli bir danışman, ancak kötü bir liderdir.Tavsiyelerini dinleyebilirsiniz ama sizi yönlendirmesine izin vermemelisiniz. Cesaretse bilge bir liderdir. Onu izlemelisiniz.
Hiçbirimiz korkularımızdan kurtulamayız. Ama korkuyu doğru bir şekilde yönetmeyi, korku karşısında doğru tepki vermeyi, onunla barış içinde yaşamayı ve hatta onu lehimizde kullanmayı öğrenmeliyiz.
Terapi için ödediğiniz para pasaporttur, tedaviyse yolculuk.
Hafızanız bir kütüphane değildir. Aslında ne kadar fazla bilirseniz o kadar fazla hatırlarsınız.
Terapi başlı başına içgüdülerimize ters bir eylemdir ve amacına ulaşması ancak uzaklığın, yabancılığın değerinin anlaşılmasına bağlıdır. Karşındakinin yabancılığının iyileştirici bir gücü olmasa kim bir yabancıya en gizli sırlarını dökebilir ki?
İyi bir psikolog, insan hayranı değildir. İyi bir psikolog, insanlar hakkında kararsız duygular taşır.Çünkü onların doğaları gereği güvenilmez olduğunu, yıkıma sebep olma, hile yapma ve aldatma potansiyelleri olduğunu bilir.İyi bir psikolog, insanların iç dünyasına tam anlamıyla ve doğrudan girmeyi bilir. Heyecanlarınıysa kendine saklamalıdır.
"Her şeyi olabildiği kadar basit yapın ama olabileceğinden daha basit değil."
Albert Einstein
"Rüyalar devam ettiği sürece gerçektir."
Havelock Ellis
Hayatta her şey pozitif değildir. Negatif olgular da vardır.Kırılan dal tekrar büyümez.Son tahlilde bu hayat, kronik ve ölümcül bir durumdur.
Hastayla iletişiminiz özel bir olaydır, bir tür sanattır.Hastanın hikayesi evrenin genel kurallarına ne kadar bağlı olsa da eşsiz ve somut bir deneyimdir.Aynı yolda yürüyenlerin admlarının uzunlukları, düşünceleri, bakışlarının izleri farklı olacaktır. Bir adam sahilde kendisinden önceki binlerce insan gibi yürür ama yine de ayak izleri derinlik ve boyut bakımından benzersizdir. Tek yumurta ikizlerinin bile belli bir andaki düşünceleri farlıdır ve fiziksel olarak aynı yeri işgal edemezler. Kanun ve genellemelerin dili, insan deneyiminin tümünü kapsayamaz.
Şunu unutmayın: Ne kadar bilinçli ve anlayışlı olursanız olun, terapi deneyimi ne kadar aydınlatıcı ve iyileştirici olursa olsun tüm bunlar hastayı ileri götürmeye yetmeyecektir. Haftada bir saat duvarlara vurarak inşası yıllar süren bir kaleyi delemezsiniz. Seansta öğrenilen dersler günlük hayatta uygulanmalıdır. Son tahlilde kişinin hayatının genel şekli, her günün toplamından oluşur.
Divan benim de hafızama kazınan romanlardandır. Bu kitabı da okuyacağım sanırım, ilgimi çekti.
YanıtlaSilRomanı beğeneceğinizi düşünüyorum; Divanı unutamadığınıza göre.
Silkarşıyaka psikolog olarak içeriğiniz için teşekkür ederiz.
YanıtlaSil