5 Aralık 2013 Perşembe




İNSAN  AHLAKİ  EYLEMDE  BULUNURKEN  ÖZGÜR MÜDÜR?


Bu soruyu cevaplamadan önce, genel geçer bir ahlak tanımına ihtiyaç vardır diye düşündüğümden, ahlakı; insanların toplum içindeki eylemlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla, toplum tarafından kabul edilen ilkeler bütünüdür diye tanımlamak yanlış olmaz. Böyle düşünüldüğünde, her toplum kendisine göre ahlaki ilkeleri belirler sonucuna ulaşılır, ki ahlak kurallarının toplumdan topluma değişiklik göstermesini de açıklar bu sonuca ulaşmak. 

Felsefenin bir alt disiplini olarak "ahlak felsefesi", ahlakın ne olduğunu, ahlaki davranışın nasıl oluştuğunu, insan davranışının temellerini, iyi ve kötü eylemlerin nedenlerini inceler. Ayrıca, insan ve o insanın içinde bulunduğu toplum için temel değer ve ilkelerin neler olduğu üzerinde durarak, insan için neyin iyi, neyin kötü olduğunu tanımlamaya çalışarak, olması gerekeni belirler.

Günümüzde, bilerek ya da bilmeyerek "ahlak" yerine "etik" sözcüğü sıklıkla kullanılır. Oysa etik, ahlaki davranışların temelindeki genel ilke ve yasaları araştıran "epistemoloji" temelli bir felsefedir. Buna göre, ahlak felsefesi davranışların ahlaki özünü ve yapısını incelerken, etik, davranışların arkasındaki ilke ve temelleri bilgi açısından araştırır.

Ahlak felsefesine göre iyi; ahlakça değerli olan,olumlu olandır. Kötü ise, iyinin karşıtıdır. Yine bu felsefi disipline göre özgürlük; hiçbir dış etki olmadan insanın kendi aklı ve iradesi ile, yapacağı eylemleri seçmesidir. Ahlaki eylem ise, ahlak yasasına uygun olarak yapılan eylemdir. Bütün bu tanımlamaları yaptıktan sonra, şimdi asıl soruya geçebiliriz. Bu soru, ahlak felsefesinin temel sorularından birisidir yalnızca. Yani, insan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür? 

Ben, burada bu zor sorunun cevabını derinlemesine irdelemeyeceğim. Çünkü bu düşünür ve filozofların işi. Amacım, bu soru üzerinde birazcık düşünmenizi sağlayarak, ahlak kurallarıyla ilgili farkındalık yaratmak. Hani, kendimizden farklı birinin, farklı davranışlarını gördüğümüzde "ahlaksız" yaftasını kolayca yapıştırırız ya. İşte bunu yaparken neyi, ne için yaptığımızı bilerek mi yapıyoruz, yoksa toplum tarafından ezberletilen ilkeler doğrultusunda körü körüne mi yapıyoruz?

İnsanlık tarihi boyunca, düşünürler ve filozoflar bu sorunun cevabını bulmak için düşünmüşler, kafa yormuşlar ama sonuçta hem fikir olamamışlar." İnsan iradesi özgürdür(İndeterminizm), yani insan eylemlerini kendi özgür iradesiyle seçer" diyen düşünürlerin yanında," İnsan iradesi özgür değildir(Determinizm) diyenler de vardır. İnsan davranışları üzerinde toplumsal normlar belirleyicidir. Bu nedenle insan, davranışlarından sorumlu tutulamaz" diyenler de olmuştur. Kant ise, bu iki yaklaşımı özerklik(autonomi) kavramı ile uzlaştırmaya çalışır. Bu görüşe "otodeterminizm" denir. Buna göre, özgür olma veya olmama bir kişilik sorunudur. Kişiliği gelişmiş olanlar gelişmemiş olanlardan daha özgürdür. Kant' a göre, birey evrensel ahlak yasası denetiminde özgür karar verebilir. Ancak bu görüşü  kabul ettiğimizde de şu soruyu cevaplamamız gerekir: Kişi vicdanı karşısında evrensel bir ahlak yasası var mıdır? Tahmin edeceğiniz üzere, bu konuda da evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eden düşünürler olduğu gibi, evrensel ahlak yasasının varlığını reddeden düşünürler de vardır. Sonuçta yine bir uzlaşma mevcut değildir.

Bütün bu açıklamalardan sonra, sizce, insan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür? Soru çok zor olduğundan atlayabilirsiniz ya da cevabı boş bırakabilirsiniz. :) Düşünürlerin, filozofların bile üzerinde uzlaşamadığı sorunun cevabını sizden beklemek haksızlık olmaz mı?

Haksızlığı gidermek için, Nietzsche'nin sözüyle sonlandırmak en iyisi:
"Ahlak size ne söylenirse söylensin doğru olanı, din ise doğru ne olursa olsun size söyleneni yapmaktır."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder