30 Temmuz 2021 Cuma

 


UYGARLIKLARIN BATIŞI



Amin Maalouf'un "Ölümcül Kimlikler" ve "Çivisi Çıkmış Dünya" adlı deneme kitaplarının ardından yayımlanan "Uygarlıkların Batışı" adlı üçüncü denemesi, dünyamızdaki mevcut durumun devam etmesi halinde, insanlığı ne tür bir geleceğin beklediği konusunda bizleri adeta uyarmaktadır. Bu deneme kitabını kitapsever dostlarıma ve deneme okumayı sevenlere mutlak surette tavsiye ederim.

Yazar, "Uygarlıkların Batışı" kitabını, yetmiş yaşının verdiği bir karamsarlıkla yazsa da, dile getirdiklerinde haksız değil ve çok doğru tespitlerde bulunmuş. Diyebilirim ki, 198 sayfalık kitapla müthiş bir yakın tarih okuması yaptım. Sanki Maalouf, kitabında kendi yaşamıyla ilgili bir özeleştiri de yapmış gibi. Bu kanıya varma nedenim; yazarın çocukluk, gençlik yıllarıyla birlikte Lübnan'dan ayrılışı ve Fransa'ya gidişiyle ilgili olarak yaptığı yer yer otobiyografik anlatılarla düşüncelerini ya da değişen düşüncelerini samimi bir şekilde aktarmış olmasındandır.

Kısacası, Amin Maalouf yakın tarihe ilişkin ama günümüzü de etkileyen tarihi olayları; Mısır-İsrail arasında gerçekleşen 6 Gün Savaşını, İngiltere'de Demir Leydi'nin iktidara gelişini, İran İslam Devrimi'ni ve Afganistan'ın işgalini neden ve sonuçlarıyla birlikte gayet akıcı ve kolay anlaşılır bir dille kaleme almış. Yakın tarihi az çok hatırlamam nedeniyle, kitapta benim en çok ilgimi çeken iki konu oldu: 1978-79 yıllarında tüm dünyada yaşanan petrol krizine ilişkin yazdıkları ve "Domino Teorisi" ile bu teorinin sonuçları...

İlk kez yazarın "Doğu'dan Uzakta" kitabını okurken dikkatimi çeken bir kavram vardı. Çok beğendiğim ve de ara sıra kullandığım bu kavram "zamanın ruhu" idi.  Zamanın ruhu söylemini bu kitabında da kullanmış yazar. Bu ruhu, tüm insanlığın ister istemez ya da farkında olmadan yaşadığını ve biz ölümlüleri etkilediğini göz önünde bulundurarak kitaptan yapacağım alıntıyla "zamanın ruhu" kavramının ne olduğunu ve insanları nasıl etkilediğini aktarmak istiyorum:

"Alman felsefesinin Zeitgeist adıyla biçimlendirdiği "zamanın ruhu" kavramı, göründüğü kadar sanal değildir; hatta tarihin yürüyüşünü anlamak açısından temel öneme sahiptir. Aynı çağda yaşayanların hepsi birbirlerini çeşitli şekillerde ve genellikle farkına varmadan etkiler. İnsanlar birbirinden kopya çeker, birbirine öykünür, hatta birbirini maymun gibi taklit eder; revaçta olan tavırlara, bazen muhalif gibi durulsa da, uyum sağlanır. Ve bu durum her alanda -resim, edebiyat, felsefe, siyaset, tıp, moda, dış görünüm veya saç modeli- geçerlidir.

"Söz konusu "ruh"un hangi yollarla yayıldığını ve kendini kabul ettirdiğini saptamak güçtür, ancak her çağda kusursuz bir etkinlikle iş başında olduğu da yadsınamaz. İçinde bulunduğumuz bu kitlesel ve anlık iletişim çağında, etkiler geçmişe göre çok daha hızlı yayılıyor." (s:106)




2 yorum:

  1. Zeitgeist kavramini ilk ortaya atan Alman filizof Hegel'dir. Amin Maalouf da buyuk ihtimalle, bu tanimlama uzerinden sekillendirmis olmali goruslerini. Ilave bilgi olarak iletmek istedim. Kaleminize saglik 👍👏

    YanıtlaSil