KİRPİ FABLI
Schopenhauer' in bütün çalışmaları içinde en iyi bilineni olan kirpi fablı onun insan ilişkileri konusundaki buz gibi görüşlerini ifade eder:
"Soğuk bir kış sabahı çok sayıda kirpi donmamak için hep birlikte ısınmak üzere bir araya toplanır. Ama kısa süre sonra oklarının birbirleri üzerindeki etkilerini görüp yeniden ayrılırlar. Isınma gereksinimi onları bir kez daha bir araya getirdiğinde okları yine kendilerine engel olur ve iki kötü arasında gidip gelirler, ta ki birbirlerine katlanabilecekleri uygun mesafeyi bulana kadar. Bunun gibi, insanların hayatlarının boşluğundan ve tekdüzeliğinden kaynaklanan toplum gereksinimi onları bir araya getirir, ama nahoş ve tiksinti verici özellikleri onları bir kez daha birbirinden ayırır.
Başka bir deyişle ancak hayatta kalmak için gerekli olduğunda yakınlığa katlan ve mümkün olduğunda kaç." (Irvin Yalom, Bugünü Yaşama Arzusu)
Karamsar, insansevmez, sosyal ilişkilerden kaçan, kendi iradesiyle yalnızlığı tercih eden filozofa yakışır bir örnek. Onun açısından bu özellikler birer erdem olarak görülüyor ve erdemli bir insanın kendi kendine yeteceğine inanıyordu. Bunda doğruluk payı olsa da, sosyal bir varlık olan insan, yalnızlığa, tecrit edilmişliğe(kendi tercihi bile olsa) ne kadar süre dayanabilir ki? Yalnızlık insan doğasına aykırı bir durumdur: İradi ve mecbur kalınarak yaşanan yalnızlıklar hariç.
Baş rolünde Tom Hanks' ın oynadığı, Robert Zemeckis' in"Yeni Hayat" filminde; uçağının Pasifikte düşmesi sonucu ıssız bir adada yaşamak zorunda kalan Fedex görevlisinin yalnızlığın tahribatından korunmak için enkazda bulduğu topa insan sureti çizerek onunla konuşması, arkadaşıymış gibi davranması izlenmeye değer doğrusu. Yalnızlık söz konusu olduğunda hep bu film gelir aklıma.
Çektiği aşk acıları nedeniyle kırık kalplerin tesellisi olan A. Schopenhauer, kirpi fablıyla insan ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini açıklasa da, kendi tercihi yalnızlığında gerçekten mutlu muydu acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder