BEYDAĞLARI SAHİL MİLLİ PARKI, KUZDERE KANYONU, GEDELME YAYLASI VE GÖYNÜK KANYONU YÜRÜYÜŞ NOTLARIM
Pandemi nedeniyle uzun bir süredir ara verdiğim doğa yürüyüşlerime, Kemer'de bulunan dünyanın en güzel iki kanyonunda (Kuzdere ve Göynük Kanyonları) yürüyerek başladım. Doğa yürüyüşçüsü olan üç kardeşim ve kız kardeşimin eşi, çok güzel bir rota hazırlayarak bana 23 Nisan sürprizi yaptılar. Sürprizlerden pek hoşlanmasam da , iyi ki yapmışlar dediğim bir program oldu. Şehirde yaptığım günlük yürüyüşler dağlara olan özlemimi gidermiyordu çünkü. Bu nedenle, ailemle birlikte yaptığım bu doğa yürüyüşü, anılarımda baş köşeyi kaptı diyebilirim.
Beydağları Sahil Milli Parkı'nın içinde yer alan Kuzdere Kanyonu'nda defalarca yürümüş, yürüyüş sonunda Gedelme Yaylası'na çıkarak bir kahve molası vermiştik. İlk gün yine Kuzdere Kanyonu'nda bulunan minik şelaleleri izleyerek yürüdük. Gedelme Yaylası'na çıktık. İki yıl önce gördüğüm yayladaki tek değişim, dağların yamacına kurulmuş ve yeşille tezat oluşturan güneş panelleri tarlasıydı! Görüntüsü hoş olmasa da, düzensiz yapılaşmadan iyi diye düşündüm. Beydağları Sahil Milli Parkı'nın Arslanbucak tarafından girişinden 3-5 km. sonra yolun altında bulunan buz gibi kaynak suyundan içip yola devam ettik. Yol boyunca, henüz çiçeklenmeye başlamış erguvan ağaçları, sapsarı çiçeklerle donanmış mimozalar ve de binbir renkli çiçekler bize yoldaşlık ettiler. Mis gibi tertemiz dağ havasında yürümek de cabası...
Gedelme Yaylası
Tarihi Likya Yolu'nun Beycik-Yaylakuzdere-Gedelme-Göynük Yaylası güzergahında bulunan yayla, eski bir yerleşim yeri olup Antalya şehir merkezine 60 km. Kemer'e ise 18 km. uzaklıktadır. Özellikle yaz aylarında nüfusu artan yaylada kış aylarında da yaşayan yöre halkı bulunmaktadır. 700 metre rakımlı yaylada elma ve ceviz yetiştirilmektedir. Kemer Beydağları yürüyüş ve bisiklet parkurları nedeniyle yılın dört mevsiminde yerli ve yabancı doğaseverleri yaylada görmek mümkündür. Eğer yolunuz buraya düşerse, bölgede çok iyi korunmuş Bizans Ortaçağı Kalesi (İ.S. 9. yüzyıla tarihlenmiş) ile kalenin hemen yanında bulunan Peynir Deliği Mağarasını ve de kale yanında yer alan dev gövdesiyle anıt ağaçlar listesinde yer alan 2500 yıllık koca çınarı görmeden gitmeyiniz.
Göynük Kanyonu
Dünyanın en iyi yürüyüş parkurları arasında yer alan Likya Yolu üstünde bulunan Göynük Kanyonu 2009 yılında ziyarete açılmıştır. Hemen her yıl Kemer'e gitmeme rağmen bir türlü Göynük Kanyonu'nda yürüyüş kısmet olmamıştı. Bu baharda Ankara'dan yürüyüş gruplarının gittiğini görünce içim sızlamıştı, katılamadığım için. Neyse ki, yılın en güzel zamanında, üstelik iki kardeşim ve iki yeğenimle birlikte keyfini çıkara çıkara yürüdüm. :)
Göynük Kanyonu, Antalya şehir merkezine 36 km., Kemer'e 13 km. ve Göynük'e 4,5 km. uzaklıkta Beydağları Tabiat Parkı içinde yer almaktadır.
Dokuz kişi olarak Göynük'ten başladığımız yürüyüşümüz, kanyon girişindeki gişelerde ücret ödeyerek adeta yeryüzü cennetine ayak basmamızla devam etti. Girişte bizi, rengarenk tüyleriyle üç adet tavus kuşu karşılayarak hoş geldin partisi yaptılar. Dere kenarından yürümeye devam ettiğimizde mavi-yeşil sularıyla bir göletle karşılaştık. Gölette yüzen bembeyaz kazlar, bizi görünce kıyıya yüzdüler. Belli ki yiyecek almaya alışmışlar. Gölet boyunca yürüdük ve karşı kıyıya zipline ile kayanları izledik. Mesafe çok kısa olmasaydı, kardeşimin "abla bir de zipline keyfi yap" önerisini geri çevirmezdim doğrusu. Yürüyüşe öylesine odaklanmıştım ki, zipline ile kaymak yerine, yürümeyi tercih ettim.
Göletten Göynük Kanyonu'na 2 km. yürümemiz gerekti. Yolun sarp ve dik olduğunu düşünenler göletin yanında kalıp kafa dinlemeyi tercih ettiler. İki kardeşim, ben ve yakışıklı iki yeğenimle birlikte kanyonda yürümeye başladık. Patika boyunca yer yer gördüğüm siklamenlerin çiçekleri kalmamış, yaprakları ise canlılığını kaybetmişti. Gençlere değişik bitkileri, ağaçları, çiçekleri tanıtarak ilerlemeye devam ettik. Vadinin derin bir yerine ulaştığımızda karşımıza dar bir asma köprü çıktı. Ben köprüyü görür görmez çocuklaştım ve köprüyü koşarak geçtim, yetmedi geri dönüp ortasında hoplayıp zıpladım ve çocukluğumu yaşadım. İki kardeşim de benimle birlikte çocuk oldular, köprü üzerinde. Çocukluğumuz kısa sürdü, çünkü köprünün her iki tarafında da gülümseyerek bizleri izleyen ve geçmek için bekleyen yürüyüşçüler vardı. Karşı kıyıya geçince, dağlardan taş düşebilir uyarısıyla karşılaştık. Sonbaharda yağan aşırı yağmurlar nedeniyle oluşan seller yolda bayağı taş yığınları bırakmış. Yemyeşil çam ormanları içinden derin vadi içinde akan derenin sakinleştirici sesini dinleyerek tırmanmaya başladık. Orman içinde ve genellikle kayalıklarda yükselen sandal ağaçlarının çokluğu dikkatimden kaçmadı.
Nihayet yolun sonu göründü ve tozlu bir yamaçtan aşağıya indik ve doğal havuza ulaştık. Burada rafting yapmak için sıra bekleyen Ruslar vardı. Doğal havuzun suyunun rengini tarif etmem imkansız. Yeşil desem değil, mavi desem değil; sadece suyun rengi bile sanki farklı bir dünyadan gelmiş gibiydi. Dağlardan inen bu tertemiz, buz gibi suya ancak ayaklarımı sokabildim. Su, karpuz çatlatan soğukluğunda olduğundan ayaklarım donmadan sudan çıktım. :) Fotoğraf çekimlerinden sonra geldiğimiz yoldan geri döndük.
Yurdumuzda bulunan Karadeniz, Marmara ve Akdeniz Bölgelerindeki belli başlı ve dünyaca ünlü kanyonları gezdim, yürüdüm. Birinciliği ise Göynük Kanyonu'na verdim. Sırf rafting yapmak için tekrar yürümek isterim. :) Kanyona giden yol kolay yürünüyor ve tehlikesi yok. Kucaklarında bebekleriyle yürüyen Rus anneler vardı.
Fotoğrafların tümü ve video tarafımdan çekilmiştir. İzinsiz kullanılamaz.
Kemer ve etrafında 10 yıla yakın süre boyunca düzenlediğim toplantılar, organizasyonlar nedeniyle hemen her ay bir hafta kaldım. Dağları gezdim ama maalesef Göynük Kanyonu eksik kaldı. Ölmeden gidilecekler listesinde duruyor hâlâ :))
YanıtlaSil