13 Aralık 2018 Perşembe




FARK YARATAN ÜNLÜLERİN ÖLDÜKTEN SONRA ÇALINAN ORGANLARI

Onlar için ünlü olup da sıradan insanlar gibi yaşamak zorken, öldükten sonra da sıradan insanlar gibi mezarlarında sükun içinde  yatmalarına izin verilmemiş; insanoğlunun merakı, onlar gibi olabilme isteği veya bencilliği yüzünden. Ya organları çalınmış ya da cesetleri mezardan çıkarılmış, başka yerlere götürülmüş.

Bizim buralarda ; "Ölüden şeytan bile vazgeçmiş" derler. Şeytanın bile vazgeçtiği ölüden, insanlar neden vazgeçmiyorlar ki, diye düşünmedim değil; Milan Kundera'nın "Kimlik" romanını okurken. Kundera, "Aşk"ı irdelediği bu romanında aynı zamanda  kimlik sorununu da  işlemiş. Sayfalarda ilerledikçe  yazarın, Haydn ve Einstein'in ölümüne ilişkin yazdıkları, ilgimi çekmişti. Satırların altını çizip, "araştır" diye not düşmüştüm. İşte altını çizmiş olduğum o satırlar:

"Haydn'ın ölüsü daha soğumadan başını bedeninden ayırmışlar; kaçık mı kaçık bir bilgin, beynini çıkarıp, müzik dehasının nerede yer aldığını saptasın diye! 
Ya Einstein'in başına gelen? Vasiyetini titizlikle yazarak, öldükten sonra kendisini yakmalarını istemiş. Bu isteğini yerine getirmişler, ne var ki ona yürekten bağlı, özverili çömezi, ustasının bakışlarını üstünde duyumsamadan yaşamaya katlanamayacağını düşünmüş. Yakılmadan önce, cesedin gözlerini çıkararak alkol dolu bir şişenin içine koymuş, böylelikle, kendisi de ölünceye kadar ustasının ona bakmasını sağlamış."

Öldükten sonra, Einstein'in beyninin incelenmek üzere cesedinden çıkarıldığı çok yazılıp çizilmişti ancak gözlerinin çıkarıldığını ilk kez okumuştum. Keza Haydn'ın başının kesildiğini de. Hem Mozart'ı hem de Beethoven'i etkilemiş olan ve "Baba Haydn" olarak da tanınan Avusturyalı ünlü besteci Joseph Haydn'dan söz ediyorum.


J. Haydn(1732-1809)

A. Einstein(1879-1955)

İki yıl gecikmeli de olsa konuyla ilgili araştırma yaptım. Araştırma sonucunda gördüm ki, organları çalınan birçok ünlü vardı. Saçlar, beyin, kalbin çalınması bir yana, çalınan organlar arasında sol göğüs(meme), penis ve üç parmak gibi ilginç organların yer alması çok şaşırttı beni.

Beethoven'in Saçları




Ludwig van Beethoven'in omuzlarına dökülen dalgalı saçları vardı.1827'de Viyana'da öldüğünde, o tarihte henüz 15 yaşında bir piyanist olan Frdinand Hiller, Beethoven'in saçlarından bir tutamını kesip, bazı saç tellerini de koparıp, maun bir kutunun ortasına oydurduğu camdan özel bir haznede yıllarca sakladı (Beethoven'in saçlarından hatıra örnekleri alan sadece Hiller değildir. Gömülürken, bir aslan yelesini andıran saçlarından neredeyse hiçbir şey kalmamıştı). Hiller maun kutuyu Avrupa'nın dört bir yanında verdiği konserlere hep yanında götürdü. 1883'te, oğlu Paul Hiller'e emanet etti. O da arkasına "Bu saçlar, Beethoven öldükten bir gün sonra, 27 Mart 1827'de babam Dr. Ferdinand v. Hiller tarafından kesilmiş ve bana 1 Mayıs 1883'te doğum günü hediyesi olarak verilmiştir" diye yazdı.*

Einstein'in Beyni Bira Soğutucusunda

20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden Albert Einstein 17 Nisan 1955 akşamı göğüs ağrısı şikayeti ile Princeton Hastanesi'ne yatırıldı. 76 yaşındaydı.Ertesi sabah, karın boşluğundaki en büyük atardamarın yırtılmasından(abdominal aort anevrizması) kaybedildi. Cesedine dokunulmaması ve yakılarak küllerinin denize serpilmesini vasiyet etmişti. Bu isteği kısmen yerine getirildi. Gerçi cenazesi yakıldı ve külleri savruldu ama, daha önce hastanenin patoloğu Thomas Harvey, dehasının sırrını çözmek istedi ve otopsisini yaptı. Bu işlemin izinsiz olması bir yana, beyni çıkartıp sakladığını da kimseler bilmiyordu. Otopsinin yapıldığı hemen ortaya çıktı elbette. Ama oğlu Arthur, "Einstein'in beyni bizim evde" diyerek, durumu sınıf öğretmenine söylemeseydi, beynin çalındığı ortaya çıkmayabilirdi. Harvey sadece beyni almakla yetinmedi. Gözlerini de çıkarttı ve Einstein'in göz doktoru Henry Abrams'a teslim etti. Halen New York'ta bir kasada durmaktalar.

Dr. Harvey, bütün ısrarlara rağmen beyni teslim etmeyince hastaneden kovuldu. Philadelphia'ya taşındı. Bir laboratuvar'da gerekli ön işlemlerden sonra beyni 240 kadar parçaya ayırdı, iki kavanoza dağıttı, üzerlerine formalin doldurdu. Önce bir tahta kutuya, kutuyu da bira soğutucusunun alt rafına yerleştirdi. Zaman zaman gazeteciler araştırma sonuçlarını sordular. O da bir yıl içinde yayınlayacağını söyleyip durdu.Böylece otuz yıl geçti.**

Bu araştırmanın sonucunu merak ediyorsanız eğer (* ve **) linki tıklayınız:
http://www.hurriyet.com.tr/beethoven-in-saclari-einstein-in-beyni-ve-baska-onemli-seyler-4836367

Yukarıda okuduğunuz üzere Kundera, "Kimlik"te Einstein'in gözlerini çıkartan kişinin onun çömezi olduğunu ve ustasının  gözlerinin kendisini izlemeden yaşayamayacağını düşündüğü için bunu yaptığını yazmıştı. Sevil Atasoy'un yazısında ise, Einstein'in beynini ve gözlerini çıkartan kişinin hastanenin pataloğu Thomas Harvey olduğu yazılı. Hangisi doğru veya değil bilmiyorum. Ama doğru olan şey, izinsiz ve vasiyetine aykırı olarak Einstein'in organlarının çalındığı olgusudur, ki yaşarken rahat yüzü göremeyen dahiye, ölümünde de rahat verilmemiştir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder