2 Ocak 2018 Salı




 BEETHOVEN, YVES KLEIN, ANTONI GAUDI, 
PAUL GAUGUIN, GUGGENHEİM MÜZESİ
HAKKINDA ŞAŞIRTICI BİLGİLER


Bir müze bir şehrin yüzünü değiştirebilir mi? Bu sorunun cevabı için İspanya'nın Bask Bölgesi'nde yer alan Bilbao şehrinin bugünkü görünümüne bakmak yeterli olabilir. Mimar Frank Gehry, uzaylı hayallerinden fırlamış gibi görünen Modern Sanat Müzesi'ni inşa ettikten sonra Bilbao turist akınına uğramıştı. Dünyanın dört bir yanından sırf bu müzeyi görmek için gelen sanatçı ve sanatseverlerin akını devam ediyor bugün de.

Guggenheim Müzesi (Bilbao)

guggenheim.org

Gelişigüzel birbirine yaslanmış gibi duran eğri metal formların meydana getirdiği kıvrımlı bir kolaj denilebilir müze için. Uzayıp giden karmakarışık şekiller kütlesi, balık pulu gibi parlayan otuz binden fazla titanyum karo ile kaplanmıştır. Bu da yapıya, sanki fütüristik bir su canavarı nehir kıyısında güneşlenmeye çıkmış gibi, aynı anda hem organik hem de dünya dışı bir görünüm veriyor.

Bina 1997'de ortaya çıktığında The New Yorker, Mimar Frank Gehry'yi " titanyum peleriniyle dalgalı formda fantastik bir hayal gemisi" tasarladığı için övmüştü. Dünyadaki başka eleştirmenlerse, "Zamanımızın en güzel binası!" "Merkür zekası!" "Şaşırtıcı bir mimari beceri!" diyerek hayranlık göstermişlerdi. 

Japon sanatçı Fujiko Nakaya'nın eseri Sis Heykeli (The Fog Sculpture), hava akımının etkisiyle, zaman içinde oluşup dağılan bir sis duvarından yapılmış devrimci bir eserdir. Esintiler ve atmosfer koşulları günden güne değiştiği için heykel her seferinde farklı bir biçimde belirmektedir. Sisi oluşturmak için köprünün altına delikli borular döşenmiş ve gölete sis püskürtülmektedir.

Müzenin önünde bulunan dev karadul(örümcek) heykelinin adı Maman'dır. Ve bu heykel klasik çakışma kavramının mükemmel bir örneği olarak kabul edilmektedir. Karşıt arketip kuralların, en az onun kadar cüretkar bir çakışması. Karadul doğada korkulan bir yaratıktır, kurbanlarını ağında yakalar ve öldürür. Ölümcül olmasına karşın burada, hayat vermeye hazır halde, dışarı sarkmış bir yumurta kesesiyle tasvir edilmiş. Bu onu hem avcı hem de hayat veren haline getiriyor. İncecik bacakların üstüne konmuş güçlü bir karın, hem güç hem de kırılganlık ifade ediyor. 


Karadul Heykeli. (kesfetsene.com)

Sanatçı Jenny Holzer'in eseri olan, on iki metre uzunluğunda dokuz adet LED ışıklı tabelada, AIDS'in dehşeti ve geride kalanların çektiği acılarla ilgili Bask dilinde, İspanyolca ve İngilizce yazılar geçmektedir.




Kemik iletimi teknolojisi ve Beethoven
Kemik iletimi teknolojisi. Transdüserler sesi doğruca çene kemiğimize iletiyor ve oradan da doğruca kokleaya gönderiyor. Kemik iletimi teknolojisinin asıl mucidi on sekizinci yüzyıl bestecisi olan Beethoven'di. Kulakları sağır olduktan sonra piyanosuna bağladığı metal çubuğu, çalarken ısırarak çene kemiğindeki titreşimler sayesinde mükemmel biçimde duymayı başarmıştı.

Yves Klein
Guggenheim Müzesi'nin zemininde bulunan ve yaklaşık 560 metrekare olan Yves Klein'in Yüzme Havuzu (The Swimming Pool) adlı resmi, mavisinin tonu nedeniyle Klein Mavisi olarak adlandırılmaktadır. Çünkü bu rengi Klein icat etmiştir. Klein, resimdeki derinliğin, kendi ütopik dünya görüşünün maneviyatını ve sınırsızlığını çağrıştırdığını savunuyordu.

Yüzme Havuzu, Klein (guggenheim.org)  

Klein en çok mavi tablolarıyla bilinir, ama Boşluğun İçine Sıçrayış (Leap Into The Void) isimli rahatsız edici bir yanıltıcı fotoğrafıyla da tanınıyor.1960'da sergilendiğinde hafif bir paniğe sebep olmuştu. Rahatsız ediciliğin ötesindeki fotoğrafta iyi giyimli bir adam, yüksek bir binanın tepesinden kaldırıma kuğu dalışı yapıyordu. Aslında resim hileliydi; photoshop icat edilmeden çok önce dahice tasarlanmış ve jiletle kurnazca rötuşlanmıştı. 

Boşluğa Sıçrayış, Klein (yvesklein.com)

Bundan başka Klein, Monoton Sessizlik (Monotone Silence) isimli bir müzik parçası da besteledi. Bir senfoni orkestrası yirmi dakika boyunca tek bir D-majör akordu çalıyor. Ayrıca tek nota sadece ilk an için çalınıyor. Devamında orkestra kıpırdamadan oturup yirmi dakika boyunca "tam sessizlik" sergiliyor. Bu gösteri kulağa geldiği kadar sıkıcı değildir. Maviye boyanmış üç çıplak kadın, sahnedeki dev tuvallerin üstünde yuvarlanır. 

Antoni Gaudi
Doğanın sadık bir öğrencisi olan Antoni Gaudi, organik biçimlerden mimari ilham alıyordu. Yerden kendi kendine bitmiş gibi görünen eğrisel çizgilerle oluşturulmuş biyomorfik yapılar tasarlarken "Tanrı'nın doğal dünyasını" örnek alıyordu. Bir zamanlar Gaudi'nin "Doğada düz çizgiler yoktur." dediği bilinir ve onun eserlerinde düz çizgilere gerçekten de pek seyrek rastlanırdı.

"Yaşayan mimari" ve "biyolojik tasarımın" atası diye anılan Gaudi, binalarını göz alıcı renkli "kılıflara" sokmak için daha önce benzeri görülmemiş marangozluk, demir, cam ve seramik işleri icat etmişti.


Parc Güell, Gaudi (Erasmusu.com)

Ölümünden yaklaşık yüz yıl sonra, şimdi bile onun eşsiz tasarımlarını görmek için dünyanın her yanından Barselona'ya turist akın eder. Eserleri arasında parklar, kamu binaları, özel konutlar ve elbette başyapıtı Sagrada Familia yer alır. Eleştirmenler "kumdan kuleleri" Barselona semalarına hakim olan bu dev Katolik kilisesini, "sanat tarihindeki başka hiçbir şeye benzemediğini" söyleyerek över.
Sagrada Familia öylesine dev bir yapıydı ki, temeli atıldığından bu yana yaklaşık yüz kırk yıl geçmesine rağmen inşası hala devam ediyordu.


Sagrada Familia, Gaudi (ArchDaily.com)

Gaudi'nin en ünlü binalarından biri de Casa Mila'dır. Çok katlı cephesi ve dalgalı taş balkonlarıyla kazı yapılmış bir dağı andıran bu göz kamaştırıcı "konut" şimdilerde "taş ocağı" anlamına gelen "La Pedrera" ismiyle anılıyordu. Bu ev, UNESCO tarafından Dünya Mirası Sit Alanı ilan edilerek korumaya alınmıştır. Casa Mila, kendi üzerine dönen sonsuz bir dalga ve binanın içine inen iki kıvrımlı uçurumun meydana getirdiği bir sonsuzluk işareti şeklinde tasarlanmıştır. Yer yer yıkılmış gibi duran bu üstü açık aydınlıkların her biri yaklaşık otuz metre derinliğindedir ve binanın tepesinden bakıldığında iki dev obruğu andırır.


Gaudi'nin şok edici modernist tasarımları önceleri çevresinde beğenilmemiş olsa da Casa Mila'dan tüm dünyadaki sanat eleştirmenleri tarafından övgüyle bahsedilmiş ve kısa zamanda Barselona'nın en parlak mimari mücevherlerinden biri haline gelmiştir. Binayı sipariş veren işadamı Pere Mila otuz yıl boyunca karısıyla birlikte binanın en geniş ana dairesinde oturmuş, geri kalan yirmi daireyi kiraya vermiştir. Günümüzde Passeig de Gracia 32 adresinde yer alan Casa Mila, tüm İspanya'daki en seçkin ve en gıpta edilen adreslerden biri sayılır.

Paul Gauguin
Gauguin'in yaklaşık üç buçuk metre eninde, bir buçuk metre boyunda olan "Nereden Geliyoruz? Biz Neyiz? Nereye Gidiyoruz"  adlı çalışması en tanınmış çalışmalarından biridir. Bu ünlü sanat eseri 1800'lü yılların sonunda sembolist hareketin somut örneklerinden biri haline gelen ve modern sanatın önünü açan Fransız postempresyonist Paul Gauguin, bu tablosunda düzensiz fırça darbeleriyle Tahitililerle hayvanların yaşadığı bir ormanı tasvir etmiştir. 


withgoodreasonradio.org

Gauguin eserinin Fransızcanın tersine, sağdan sola doğru okunmasını istemişti. En sağda; hayatın başlangıcını temsil eden bebek, bir kaya parçasının üstünde uyuyordu. Nereden geliyoruz?

Ortadaki farklı yaş gruplarından insanlar gündelik işlerini görüyorlardı. Biz neyiz?

Ve sol tarafta derin düşünceler içinde oturmuş yaşlı kadın kendi ölümünü tahayyül ediyor gibiydi. Nereye gidiyoruz?

Dikkate değer bir şey yapmıyormuş gibi duran köpekler, kediler ve kuşlar; fondaki ilkel bir tanrıça heykeli, bir dağ, birbirine sarılmış kökler ve ağaçlar. Ve elbette, yaşlı kadının yanında duran Gauguin'in ünlü "tuhaf beyaz kuş"u "kelimelerin lüzumsuzluğunu" temsil ediyordu.



Kaynak: 
Dan Brown, BAŞLANGIÇ
Çeviren: Petek Demir İncek
Altın Kitaplar

Yazıdaki tüm bilgiler, bu kaynaktan tarafımca derlenmiştir.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder