6 Ekim 2016 Perşembe




AĞAÇ KUCAKLAYANLAR (TREE HUGGER)




Bilenler bilir, İngilizce' deki "tree hugger", aslında çevrecileri aşağılamak için kullanılan bir tabirdir. Merriam Webster sözlüğünde kelimenin açıklaması aynen şu şekilde:
"Ağaçları, hayvanları ve genel olarak doğal hayatı kirlenme ve diğer tehditlerden korumayı kendine fazla dert edindiği için aptalca veya sinir bozucu olarak görülen kimse."

Her ne kadar bazıları için alay konusu olsa da, "tree hugger" (Ağaç kucaklayan) tabirinin ortaya çıkışının trajik bir öyküsü vardır. Bahsettiğimiz tirajik olay 1730 yılında Hindistan' da vuku bulur. Konunun öznesi yine bir saray yapımıdır. Ve bu uğurda ağaçların kesilmesi gerekmektedir. Ne var ki ağaçları kesmek isteyenler, karşılarında, onları canları pahasına korumaya and içmiş 363 kişi bulurlar. Ama sonunda bu gözü pek 363 insan, ağaçları kesmek isteyenler tarafından katledilir.

Fakat onların fedakarlıkları boşa gitmez. Çünkü ölümleri, ülkede ağaçların kesilmesini sınırlayan bir yasanın çıkmasına sebep olur.

Günümüze dönecek olursak, bugünden tezi yok bir "ağaç kucaklayan" olmamız için önümüzde binlerce sebep var. En önemlisi ise "Küresel Isınma" sorunu. İnsanlar atmosferdeki CO2' in, dünyanın en azından 400.000 yıldır görmediği seviyelere çıkmasına yetecek kadar fosil yakıt yaktılar. Bu sıcaklıkların artmasına, buzulların erimesine ve okyanuslardaki asit oranının artmasına neden oldu. Dünyanın farklı noktalarında gerçekleşen bazı aşırı hava olayları bu sebeplerden dolayı daha olası ve daha tehlikeli hale geldi ve dünya ısınmaya devam ettikçe bu hava olayları daha da tehlikeli olacak. Tam da bu noktada , yeryüzündeki tüm ormanların bir yılda atmosferden temizlediği karbondioksit miktarının 2,5 milyar metrik ton olduğu bilgisini de ekleyelim. Yani ormanlar ve doğal bitki örtüsü, fotosentez ile insanların neden olduğu karbondioksitin yüzde 30' unu temizliyor. Yetişkin normal bir ağaç bir saatte ortalama 2,3 kg karbondioksiti bünyesine alır, fotosentezle 1,7 kg oksijen üretir.

Elbette her şey bu kadar kolay değil. Değişmesi gereken onca şey var. Ancak yine de, ağaçlandırma, küresel ısınma ile mücadelede kolay uygulanacak yöntemdir. *

Ağaç kucaklayan tabiri  1730' da, Hindistan' da gerçekleşen olay üzerine ortaya atılmış olsa da, "Hayat Ağacı" ve "Dilek Ağacı" kavramlarının kökeni çok daha eskilere dayanır. İnsanlığın kutsallık atfettiği dağ, taş, ağaç, ateş, su gibi varlıkların içerisinde ağaçların ayrı bir önemi vardır. Ve ağaçların hayatı temsil ettiği, insanlığın çok eski tarihlerinden itibaren özellikle Doğu Kültürü ve Asya' daki bazı din ve inanışlarda yer alan "Hayat Ağacı" fikrinden ve bu fikrin görselleştirilmesinden anlaşılmaktadır. "Eski insanların evren tasarımında  üç temel düzey önemliydi; yeraltı, yeryüzü ve gökyüzü. Bu üç kozmik düzey arasındaki iletişimi "axis mundi" adını taşıyan evrensel bir sütun sağlar. Kaidesi yeraltında cehennemde olan bu sütun evrenin merkezinde göbek çukurunda) bulunur ve gökyüzünü de taşır. İşte bu kozmik direk Hayat Ağacı' dır. Birçok dinde Tanrı' nın yeryüzündeki tezahürü ağaç şeklindedir. İnsanlar ağaçlara yakın olmaya çalışır, onlardan dilekler dilerler. Tanrı ile iletişim ağaç yoluyla kurulur. Ağaç, özellikle de 'Hayat Ağacı' sembolizmi aşağı yukarı bütün toplumlarda kendini gösterir. Hayat ağacı; Mezopotamya, Avrupa, Uzak Doğu medeniyetleri ve başka pek çok kadim medeniyet tarafından gençlik ve ölümsüzlük veren bir kavram olarak bilinir. Bugün de yaygın dinler olan İslamiyet, Hristiyanlık ve Yahudiliğin kutsal kitaplarında yer alır.

İnsanoğlu başa çıkamadığı doğa olaylarını,sorunlarını büyülü güçleri olduğuna inandıkları nesneler aracılığı ile çözmeye çalışmışlar. Böylece doğaya hakim olacaklarını düşünmüşlerdir. Bilim ve sanatın yolu da büyü ile burada kesişir.

Anadolu' nun pek çok yöresinde bazı ağaçların kutsal olduğuna inanılır. Bu ağaçlar insanların dileklerini Tanrı^ya iletebilecek ağaçlardır. Bir nevi bir ulaktır. Mesajı her zaman hedefine ulaştıracak kutsal bir postacı.

Ağaçlara çaput bağlama geleneğinin kökenleri, Kuzey ve Orta Asya' daki eski Şamanist inanışlara dayanır. Bu geleneğe ' yalma geleneği' de denir." **

Ağaçlara çaput bağlayan ya da ağaç kucaklayan birini gördüğünüzde, onu küçümsemeden önce biraz düşünmeye ne dersiniz?



Kaynaklar:

* onedio.com
**Dilek Ağaçları-tulaybaybag.com







2 yorum:

  1. Ağaçları kucaklamanın verdiği huzur ve o an ağacın kokusunun sarılana sağladıkları..
    Yaşamayan bilemez, düşünemeyen de deli der. :)

    Teşekkürler nadide bilgileriniz için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, yaşamayan bilemez, yaşayanlar da vaz geçemez. :) Ben bir ağaç kucaklayanım diyebiliyorum rahatlıkla. Deli desinler varsın, kimin umurunda?
      Güzel yorumunuz için teşekkürler.

      Sil