7 Nisan 2014 Pazartesi




NUH: BÜYÜK  TUFAN  FİLMİ  VE  YASAKÇI  ZİHNİYET



Bugün, keyifle sabah kahvemi içerken, radyo dinliyordum. Müzik arasına sıkıştırılan kısa bir haberle keyfim kaçtı diyebilirim. Habere göre, Nuh: Büyük Tufan filmi Malezya' da da yasaklanmıştı. 21. yüzyılda hala, filmler yasaklanıyor, keyfim nasıl kaçmasın? Filmlerden, kitaplardan, resimlerden, heykellerden korkmak niye? Korkuluyor ki, yasaklanıyor diye düşünüyorum. Yasakların başka açıklaması yok bence. Yasaklar, düşünce özgürlüğüne ve aklın sorgulamasına ve bunları ifade biçimlerine vurulan bir darbeden başka nedir ki?
Söz konusu filmi henüz izlememiş olsam da, (Daha küçücük bir çocukken dinlemiştim Büyük Tufanı)  3 Nisan' dan itibaren ülkemizde vizyonda. Bu durum; ülkem adına, ülkemin insanları  adına umut verici...

Kuran' da ve Tevrat' ta sözü edilen Nuh Tufanı, yalnızca kutsal metinlere özgü bir kavram olmayıp, kutsal metinlerden önce de var olan , pek çok mitoloji, masal, inanışlarda yer etmiş bir kavramdır. Yani, farklı kültür ve dinlerde tufan efsaneleri yer almaktadır. Örneğin; Sümerlerin "Gılgamış Destanı" nda tufandan söz edilmektedir. 

 Doğru yoldan ayrılan Ademoğullarına bir ders vermek için Nuh Peygamber' e bir gemi yapması ve her çeşit hayvandan birer çift alarak gemiye bindirmesi emredilir Allah tarafından. Tufandan sağ çıkmanın ve dünya üzerindeki canlıların neslini sürdürmenin tek yoludur bu gemi. Nuh Tufanı, Ahmet Cevdet Paşa' nın Peygamberler ve Halifeler Tarihi' nde şöyle anlatılmaktadır: "Tufan' ın hükmü altı ay kadar sürdü. Sonra Allah' ın emriyle yağmurların arkası kesildi, sular çekildi. Gemi Cudi dağının üzerine oturdu; gemidekiler kurtuldu. Alem bir başka alem oldu. Ondan sonra insanlar; Hz. Nuh' un üç oğlundan üredi. Onun için Nuh' a(a.s) ' ikinci adem' denildi. Arap, İranla ve Rum' un babası Sam; Sudan halkının babası Ham; Türk kabilelerinin babası Yafes' dir. 
Ademoğulları böyle büyük bir bela görmüşken, sonra yine azıttılar, yollarını sapıttılar. Allah' ın birliğini unuttular, putlara taptılar."

Yönetmeni Darren Aronofsky olan, başrollerinde; Oscar ödüllü Russell Crowe, Jennifer Connelly ve Emma Watson' un oynadığı" Nuh: Büyük Tufan" filmi, bu tufanı anlatmakta. Gelelim filmin bazı ülkelerde yasaklanma sebebine. Filmin Malezya' da da yasaklandığını duyunca, başka hangi ülkelerde yasaklandığını merak ettim ve araştırdım. "10 Mart 2014 tarihli Milliyet Gazetesi' nin (kültür-sanat) haberine göre film, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Bahreyn' de islami inançlara aykırı olarak Kuran' da adı geçen peygamberlerin yüzünü gösterdiği gerekçesiyle filmin gösterimini yasaklamış. Mısır' daki El Ezher Üniversitesi yayınladığı bir fetvayla filmin İslam' a aykırı unsurlar taşıdığını ileri sürmüş. Üç ülkenin ardından Mısır, Ürdün ve Kuveyt' in de filmi yasaklaması bekleniyormuş."

Yasakçı zihniyetin uyguladığı sansür, sadece yukarıda adı geçen ülkelere özgü değil. Hatırlarsanız, Dan Brown' un yazdığı ve yazarın kendisi tarafından bizzat açıkladığı "Da Vinci Şifresi" kurgusal bir romandır söylemine karşılık, kitapta Hz. İsa ile ilgili tarihi sırlar ve Da Vinci' nin eserlerinde bu sırlarla ilgili ipuçları  bıraktığını yazması nedeniyle başta Roma Katolik Kilisesi olmak üzere bir çok ülke adı geçen kitabı yasaklamıştı. Ülkemiz hariç.
Bir diğer kitap ki, adı çok fazla duyulmamış, din veya kutsal metinlerle ilişkili değil, ama bir ülkenin milli değeri kabul edilen şairle ilgili olduğu için kendi dilinde basılması uygun görülmüyor. Kitabın adını merak ettiniz değil mi? Adı: Şeytan ve Şair, yazarı.: John Underwood.
600 sayfalık kitabı okudum. Roman; ünlü İngiliz Şair Shakespeare' in soneleri, oyunları, tragedyalarıyla ilgili sırların gün ışığına çıkmasına yardımcı olabilecek gerçek belgelere dayandırılmış, ezber bozan bir roman. Ezberi bozmak zor olduğu gibi, sanırım, gerçekler bazen korkutucu olabiliyor. Çünkü, kitabın arkasında şöyle yazıyor: " Şimdiye kadar altı dile çevrilse de yazarın Şeytan ve Şair adlı kitabını, ilk olarak İtalya yayımlama cesareti göstermiş ve kitap çok satanlar listesinde yer almıştır. Ancak içeriği dolayısıyla İngiltere ve Amerika' daki yayınevleri, kitaba temkinli yaklaşmaktadır.Henüz anadilinde yayımlanmamış, bir kitabın çevirisiyle çok satanlar listesinde yer alması ise edebiyat dünyasında bir ilk niteliğindedir."

Sonuç olarak; dünyadaki en ileri demokrasilerde bile, düşünce özgürlüğünü özgürce kullanabilmenin sınırsız olduğunu söyleyemiyoruz. Yasakçı zihniyet, şu veya bu nedenle yasaklayarak veya sansürleyerek zihinlere engel koyabileceğini sanıyor. Tarihi doğru okuyanlar bilirler ki, yasaklar ve sansür uzun vadede hiç bir işe yaramıyor. Aksine, yasaklanan şeyi cazip hale getiriyor. Bu konuda, güzel ülkemin geleceğine ilişkin hala umudum var; yasaklar ve sansürle ilgili eleştirilecek yanları olsa da...En azından, yukarıda bahsettiğim iki kitabı satın alıp rahatça okuyabildim. Bazı ülkelerde tepkiyle karşılanan söz konusu film hala vizyonda. Bu da umut verici değil mi?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder