7 Mart 2014 Cuma





KADININ  ADI  VAR!
(İZMİR KADIN MÜZESİ)




İlklerin kenti İzmir, bir ilke daha ev sahipliği yaparak Türkiye' nin ilk "Kadın Müzesi" ni hayata geçirmiş. Müze, 23 Ocak 2014 tarihinde açılmış ve  Butik Müze olarak hizmete sunulmuş.
Müze yeni açılmıştı ve o sıralar İzmir'de bulunmaktaydım. İzmir' de bulunup da, bu küçük ama anlamı büyük olan müze gezilmez mi hiç? Ben de gezdim, gördüm ve gördüklerimi sizinle paylaşacağım. 

İzmir' in Basmane semtinde bulunan yüzyıllık üç katlı bina restore edilip Konak Belediyesi tarafından Türkiye' nin ilk "Kadın Müzesi" olarak açılmış. Bu müze, İzmir' in antik dönemdeki adı olan "Smyrna" ya çok uymuş ve yakışmış güzel kente. Kültepe Höyüğünden çıkarılan çivi yazılı tabletlerde adı geçen "Smyrna" bir Hitit Prensesi' dir çünkü. Bazı kaynaklara göre ise, Smyrna bir Amazon kraliçesidir. İster Hitit Prensesi olsun, isterse Amazon Kraliçesi, kente ismini veren Smyrna, bir kadındır sonuçta...

Müzede; Antik Dönem Kadınları, Anadolu' da Kadın, Öncü Kadınlar, Koleksiyon Eserler ve Protesto Odası gibi bölümler yer alıyor. Antik Bölümde, Hera' nın ve Pandora' nın (Mitolojiye göre ilk kadın ve adı; Tanrılar armağanı anlamında) öyküsü anlatılıyor. Ben, özgürce içinden geleni söyleyerek, açık ve yürekli tutum sergilemiş olan Antik Yunan Lirik Şairi ve ilk eğitmen kadın olan Sappho' dan oldukça etkilendim diyebilirim. Ve müzede yer alan, Sappho' nun güzelliğe ve iyiliğe ilişkin düşüncelerini anlatan  şu dizesini yazmadan edemeyeceğim:

" Görüldüğü sürece güzeldir güzel kişi
  Şimdi iyi olan oysa iyidir yarın da."

Antik Dönemde Anadolu' da Kadın bölümünde; savaşçı kadınlar olarak bilinen, daha iyi ok atabilmek uğruna güzel görünümlerinden vazgeçerek sağ memelerini kestiren Amazonları görmek mümkün ve doğurganlığın, üretkenliğin simgesi olan Ana Tanrıça figürlerini de ve antik dönemde Anadolu'daki "Anaerkil" toplumsal yapının ürünlerini de...


Heredot' un metninde Amazonlar kendilerini şöyle tanımlamışlar: " Biz, sizin evlerinizdeki kadınlarla bir arada oturamayız. Törelerimiz farklıdır. Biz ok atar, mızrak fırlatır, ata bineriz ama kadın işleri bilmeyiz. Sizin kadınlarınız kadın işleri yaparlar, arabalarının içine kapanıp otururlar. Ne ava giderler ne de başka bir yere..."

Koleksiyon eserler bölümünde; Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi kadınlarının eşyaları, eserleri yer alıyor. Bu eşyalardan bir kısmı müzeye bağışlanmış.





Öncü Kadınlar ve Türkiye' de bir ilki gerçekleştirmiş kadınlar bölümünde  yer alan kadınlarımızın hepsinin adını burada yazamayacağım ama, seçtiklerime yer vermek istiyorum. İşte! O cesur kadınlarımız:

- Keriman Halis Ece: İlk dünya güzeli. ( Ece soyadını Atatürk veriyor.)
- Aliye Berger: İlk kadın gravür sanatçısı.
- Safiye Ali: İlk kadın doktor.
- Cahide Sonku: İlk kadın film yönetmeni.
- Benal Nevzat Arıman: İlk Türk kadın milletvekili.
- Sabiha Bengütaş: Türkiye' nin ilk kadın heykeltraşı.
- Hale Asaf: Cumhuriyet tarihinin ilk kadın ressamlarından.
- Selma Emiroğlu: İlk kadın karikatüristimiz.
- Afife Jale: Darül Beda-i' ye ilk çıkan tiyatro sanatçısı.
- İnci Özdil: İlk kadın orkestra şefi.
- Selma Rıza Hanım: İlk kadın gazeteci.
- Zehra Kosova Durmaz: İlk kadın sendikacı.
- Halet Çambel.: İlk kadın arkeolog.
- Üner Teoman: Olimpiyatlarda yarışan ilk kadın sporcu.
- Melahat Ruacan: Dünyanın ilk kadın yargıtay üyesi.
- Ayşe Saffet Alpar: İlk kadın üniversite rektörü.
- Müfide İlhan: İlk kadın belediye başkanı.
- Naciye Hanım: İlk kadın fotoğrafçı.

Protesto Odası' nda ise, İzmir Kent Müzesi' ne ait belgeler, gazete kupürleri yer alıyor ve bu belge ve kupürler   kadınlarımızın toplumsal yaşamdaki direnişlerini anlatıyor. Bunlar arasında "Cumartesi Anneleri" ve "Gezi Parkı" nın kırmızılı kadını da var. Enstalasyon Odası' nda gezi direnişinin videosu izlenebiliyor.


Müzede ayrıca, Aile Tarihinden Belgeler Sergisi yer almakta. Bu sergide; Müslim ve Gayrimüslimlere ait evlilik ve doğum belgelerini görmek mümkün.


İzmir' e yolunuz düşerse eğer, müzeyi ziyaret etmeden dönmeyin sakın. Ziyaret ettikten sonra, "Kadının adı var" diyebiliyorsunuz ve kadınsanız, bunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz çünkü...Anadolu'nun, Ege'nin prensesine de bu yakışırdı.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder