17 Mart 2014 Pazartesi




DÜNYANIN  ÇATISI: EVEREST

Geçtiğimiz pazar günü, çalışan ya da çalışmayan herkes mışıl mışıl uyurken, erkenden kalktım ve şehrin gürültüsünden, karmaşasından uzaklaşıp, doğanın huzurlu kollarına atmak için kendimi, trekking yapacağım grupla buluştum. Kısa bir yolculuktan sonra, yürüyüşe başlayacağımız noktaya ulaştık. Küçük bir dağı tırmanırken sarf ettiğim efor, kullandığım güç ve sınırlarımı zorlama arzusu, ister istemez dağcıların neden zirveye çıkmak için her türlü tehlikeyi göze aldıklarını düşünmeme neden oldu. Nedir dağcıların zirveye ulaştıklarında yaşadıkları duygu?  Ve zirveye daha önce ulaşanları, yeniden aynı yere tırmandırmaya çalışan, o zirvede yaşadıkları duyguyu yeniden tatmayı arzulatan şey nedir? Zirveye ulaştığımda,daha önce yaptığım zirvede yaşadığım aynı duyguları yaşadığımda aldım cevabımı: Mutluydum, özgürdüm ve büyülenmiştim gördüklerim karşısında. Zirvede olmak, oraya tırmanmak için çektiğim zorlukları unutturmuştu. Dağın en keskin ve en dar yeridir zirvesi. Orada uzun süre kalamazsınız, buna izin vermez çünkü. İzin verdiği tek şey; kaldığınız o kısacık sürede, adeta zamanın durduğunu hissetmenizdir. Bu duygularla inişi gerçekleştirdim. Öyle ya, doğanın yasasıdır; her çıkışın bir inişi vardır.

Eve döndüğümde, dinlenirken Everest' e tırmanan dağcıların çektikleri çileleri ve karşılaştıkları zorlukları düşünmeden edemedim. Çünkü hemen hemen herkes bilir ki, dünyanın en yüksek tepesi Himalayalarda bulunan Everest' tir.(8 bin 848 metre) Bu yükseklik, Everest' in dünyanın çatısı olarak anılmasını sağlamıştır.Bu öyle bir çatı ki, 28 Mayıs 1953 gününe kadar hiç bir insanoğluna geçit vermemiş. Zirvesi bugünkü yolcu uçaklarının seyir yüksekliğinde olan dağ için bölge halkı tarafından kullanılan başka isimler olsa da, İngiliz İmparatorluğu dağın isim babası olma ayrıcalığını kimseye bırakmamış. Dağ, 19. yüzyılda kraliçe adına Güney Asya' da keşfe çıkan Sir George Everest' ten hareketle bugünkü adını almıştır.

"İngilizlerin dağa olan ilgisi eskiden beri vardı. İlk tırmanış denemesini 1921' de yapan İngiliz ekibi kar fırtınasına yakalandığından fazla bir şey yapamasa da, en azından zirveye uzanan bir rota keşfedebilmişti. Bu ekipteki gezginlerden George Leigh Mallory' ın gazetecilerden birinin "Neden Everest' e çıkmaya çalışıyorsunuz?" şeklindeki soruya verdiği cevap, bir bakıma, Batı' nın dünyayı keşfetme iştahının da özeti gibiydi. "Çünkü orada!" demişti Mallory..."

İlerleyen yıllarda yine Mallory' nin de yer aldığı birkaç ekip daha Everest' in zirvesini zorlamış, ama başarılı olamamışlar." Edward Norton, zirveye bir saat mesafeye kadar çıkmayı başarmış, üstelik bunu oksijen tüpü kullanmaksızın gerçekleştirmişti! Ondan dört gün sonra Mallory ve Andrew Irvine bir kez daha zirveyi zorladı. Maalesef bir daha onları canlı gören olmayacaktı. Yine de bu durum keşfetme aşkıyla yanıp tutuşanları durdurmadı." Maceracılar Tibet üzerinden zirveyi zorlamaya devam etti. İkinci dünya savaşından sonra Tibet rotası yabancılara yasaklandı. 1949' da Nepal, kapılarını dış dünyaya açtı. İngilizler kaldıkları yerden devam etti ve 1950-51 yıllarında keşif amaçlı iki tırmanış daha yaptılar. 1952' de İsviçreli bir ekip Khumbu Buzulu üzerinden zirveyi hedef alan bir tırmanış gerçekleştirdi. İki dağcı, Raymond Lambert ve şerpa(Everest ve civarındaki dağlarda dağcılara rehberlik yaparak geçimini sağlayan yerli halka verilen ad)  Tenzing Norgay, zirveye çok kısa bir mesafe kala malzeme eksikliğinden dolayı dönmek zorunda kalacaklardı. Yüce dağın zirvesi, fethedilmekten bir kez daha kurtulmuştu. Öte yandan dağın zirvesi kadar insanoğlunun merakı da inatçıydı. İsviçrelilerin başarıya ramak kalan bu seferi, İngilizleri korkutmuştu. Zirveye ne olursa olsun onlar çıkmalıydı. İmparatorluğun şanıydı söz konusu olan. Bu kez aralarında Yeni Zelanda' dan George Lowe ve Edmund Hillary gibi isimlerinde olduğu İngiliz Uluslar Topluluğunun en iyi dağcıları bir araya getirildi. Zirve deneyimi olan şerpa Tenzing Norgay da kadrodaydı." (Ali Çimen- Tarihi Değiştiren Günler-Popüler Tarih)

1953 Mayısı'nda zirveye doğru yola koyulan ekip, Khumbu Buzulu' ndan açılan yeni bir koridordan geçti. Everest, insanoğlunun soluğunu ensesinde hissetmeye başlamıştı. 28 Mayıs' ta Tenzing ve Hillary nihayet dünyanın çatısına çıkmayı başarmışlardı!  Zirveye ilk adımını atan Hillary olmuş; iple çektiği Tenzing, dünyanın en yüksek noktasından aşağı bakan ikinci insan olma ayrıcalığını tatmıştı. Haber süratle ana kampa, oradan Londra' ya ulaştı. Ertesi günse tüm dünya öğrenmişti. Ertesi yıl Hillary ve Hunt, Kraliçe Elizabeth tarafından şövalye ilan edildi. Kraliçe için bu başarının ayrı bir önemi vardı çünkü kendi tebaasından olan Hillary' nin zirveye adım attığı gün, Elizabeth de tahta çıkmıştı. İngiliz Uluslar Topluluğu vatandaşı olmayan şerpa Tenzing' se ikinci dereceden bir İngiliz İmparatorluğu madalyasıyla yetinecekti.

Dünyanın çatısına, Everest' in zirvesine ulaşma başarısı, Hillary ve Nogay' dan sonra tırmanacak dağcıları yüreklendirmiş, onlara cesaret vermiştir: Yüreği keşif aşkıyla yanıp tutuşanlara imkansız denen bir şey olmadığını kanıtlamışlardır çünkü...İnsanoğlu; azmi, keşif merakı, ego' su ve yenme arzusuyla beslenen inatçılığı sayesinde doğaya boyun eğdirmeyi başarabilmiştir...




3 yorum:

  1. Ç0k güzel bir yazı olmuş.Trekking yaptıgnız yer neresi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Hissettiklerimi yazdım sadece. Bu yazıyı yazmama neden olan yer Bolu idi.

      Sil
  2. Teşekkür ediyorum. Zeki, araştırmacı ve tatlı kadın. :)

    YanıtlaSil