26 Aralık 2012 Çarşamba




 SANATÇILAR

Güzel sanatların herhangi bir dalında hayal gücünü kullanarak özgün bir eser ortaya koyan, yaratan kişidir sanatçı. Yarattığı eser, sanatçının kendine özgüdür ve tekrarı yoktur.
Sanatçı yeteneklidir, dahi olarak nitelendirilenler de vardır. Bu yönleriyle sıradan insanlardan ayrılırlar. Arthur Schopenhauer, insanlar ile yetenekli insanlar arasındaki farkı şöyle ifade eder: "Yetenek başkalarının ulaşamadığı hedefi vuran nişancı gibidir;  dahi ise başkalarının göremediği bir hedefi vuran bir nişancı."
Bizim ulaşamadığımız ya da göremediğimiz hedefleri vurdukları için sanatçılara hayranlık duyar, sever, birazda  kıskanırız. Bizden farklı olduklarını görür, hissederiz ama yine de onlardan bize örnek olmalarını, toplum kurallarına uymalarını bekleriz.    Oysa onlar, ilginçtirler ve  özgür ortamlarda yaratıcılıklarını hayata geçirebilirler. 
Ahmet Altan"Kristal Denizaltı"kitabında sanatçıların ilginç ve çok bilinmeyen yönlerini şöyle yazar: "Mozart' ın hayatını anlatan Amadeus piyesinde Mozart cırtlak sesiyle sarayın içinde kızları kovalarken kralla karşılaşır, üstünü başını biraz düzelttikten sonra şöyle der kendisine şaşkınlıkla bakan krala: 'Ben bayağı biriyim ama yazdıklarım öyle değildir.'
Wagner' in hayatını anlatan bir belgeselde, müzik anlayışını temellerinden sarsan bu tuhaf dahinin karısı Cosima' yla ilişkileri için sunucunun söylediği sözü unutmak pek kolay değildir: 'Wagner' le Cosima çok iyi anlaşıyorlardı, Cosima, Wagner' i seviyordu, Wagner de Wagner' i seviyordu.' 
En saygıdeğer olanlardan biri Victor Hugo' dur; onun da, özellikle yazarken azgınlaşan cinsel iştahını bastırabilmek için karısı, metresi, hizmetçisiyle art arda seviştiği söylenir; en saygıdeğerlerinin hayatı bile sizin kalıplarınıza uymaz. 
Ama birkaç defa adam vuran Villon' u katil diye, Genet' yi hırsız diye, Defoe' yi sahtekar diye,Dostoyevski' yi kumarbaz diye, Balzac' ı dolandırıcı diye, Pound' u hain diye, Baudelaire' i kokainman diye, Poe' yu alkolik diye, Marlow' u jurnalci diye, Ehrenburg' u casus diye, Michelangelo' yu bencil diye, Hamsun' u faşist diye, Henry Miller' i karısını sattı diye sanat dünyasında dışlayıp onları tarihin paryaları diye lanetlemeye kalkışırsanız, onların değil sizin hayatınız eksilir.
Onların kişilikleri saygıdeğer değildir belki, ama insanlık onların eserleri sayesinde saygıdeğer olmuştur."
Sanatçılar, bizlerden biri ama bizim gibi değiller... Zaten bu yüzden sevmiyor muyuz onları?


2 yorum: