12 Aralık 2012 Çarşamba



BİR  TÜKETİM  MASALI

Bir varmış, bir yokmuş, çook eski zamanlarda Kaf Dağı' nın ardındaki bir ülkede güzel mi güzel meyveler, sebzeler yetiştirilir, büyük ve küçük baş hayvanlar beslenirmiş. Zamanı geldiğinde meyve ve sebzelerden reçel, pekmez, konserve, turşu v.s. yapılır, fazlası da pazarda satılırmış. Hayvanların eti ve yünü de değerlendirilir, yünlerinden kaliteli kumaşlar dokunurmuş el tezgahlarında. Tüketicilerde bu malları satın alırlarmış; böylece o ülkenin insanlarının paraları kendi ülkelerinde kalırmış. Yani halk yerli malı kullanırmış.

Yerli malı kullanımını teşvik etmek için; ilkokullarda Yerli Malı Haftası kutlanırmış, henüz çocukken tüketim kültürü edinsinler, tutumlu olmayı öğrensinler, har vurup harman savurmasınlar diye. Aşırı harcamalardan sakınsınlar, idareli davransınlar diye de zamane gençlerinin klişe dedikleri Atasözleriyle desteklerlermiş söylediklerini:" Ak akçe kara gün içindir. Sakla samanı gelir zamanı. Damlaya damlaya göl olur. Ayağını yorganına göre uzat."gibi. Sonraları bu haftayı kutlamak unutulmuş ya da unutturulmuş.

Gel zaman git zaman, bu ülkenin çiftçileri keyiflerinden! ekip biçmeyi azaltmışlar, hayvan beslemez olmuşlar.Dolayısıyla yerli malların fiyatları artmış. Kolayı var demişler ve kalitesiz, ucuz ithal malları pazara sürmüşler. Kalitenin bir önemi yokmuş, mallar ucuz ya kapanın elinde kalıyormuş. Mallar çoğalmış çoğalmasına ama o ülkenin insanlarının alım gücü düşmüş, nakit sıkıntısı baş göstermiş. Onun da kolayını bulmuşlar; ödeme gücü olsun olmasın her başvuranın eline bir kredi kartı tutuşturmuşlar. Al bu karttan kredi kullan diye. Halk da kartla yapılacak alışverişi bedava sanıp kendisine ait olmayan parayı harcamaya başlamış. Alışverişte nakit ödenmiyor ya, bir tüketim çılgınlığı başlamış ki sormayın...Derken, kartların limitleri dolmuş. Dolmuş ama kart sahiplerinin ödeyecek gücü yokmuş, ayakları yorganın dışından gözüküyormuş. Sonra ne mi olmuş? Evlere icralar gelmiş, aileler dağılmış, işyeri sahipleri iflas etmişler hatta yaşamına son verenler bile olmuş.

Baştakiler düşünmüşler, taşınmışlar günü nasıl kurtarabiliriz diye ancak tüketim çılgınlığını durduracak kalıcı önlemler almayı başaramamışlar, borç batağı daha da büyümüş. Ancak,  Kaf Dağı' nın ardındaki ülkenin insanları "buna da şükür, nefes alıyoruz ya" diyerek mutlu, mesut bir şekilde yaşamaya devam etmişler. 
  

Not: Masalda anlatılan ülkenin, bizim ülkemizle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Benzerlikler varsa eğer, tamamen tesadüfidir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder