5 Aralık 2012 Çarşamba



MUHTEŞEM  SÜLEYMAN
Tarihi olayları, bugünkü konjonktüre göre değil, olayların geçtiği zaman ve yerdeki koşullara bakarak değerlendirebiliriz ancak.
Tarih kitapları incelendiğinde; genelde savaşlar ve bu savaşların sonucu imzalanan antlaşmalardan oluştuğu görülür. Tarihe bakarken, tarihi kayıt altına alanların subjektifliğini de (görüş ve duygularını) göz ardı edemeyiz. Oscar Wilde' nin deyişiyle: "Tarih kitabı adı altında, çocuklarımıza dünyanın cinayet takvimini öğretiyoruz." Tabii ki bu tartışılabilir, ama doğruluk payı yok mu? 
Tarihe yön veren şahsiyetlerle ilgili çok hassas davranmak normal olsa da, onların da bizim gibi birer insan olduğunu, kuvvet ve zaaflarının olabileceğini düşünmek istemiyor, unutuyoruz çoğu zaman. 
Batıda Muhteşem Süleyman, doğuda ise adaletli yönetimine atfen Kanuni Sultan Süleyman olarak tanınan I. Süleyman, 1520-1566 yılları arasında hüküm sürmüştür. Padişahlık yaptığı 16. yüzyılın muhteşem olup olmadığını tarihçilere bırakarak, Kanuni'nin imparatorluğu muhteşem yöneterek, Dünya'nın en kudretli devleti haline getirdiğini söyleyebiliriz. Tabii ki onun da bir insan olduğunu unutmadan.
Tarihi şahsiyetlerin yaşamları her zaman ilgi çektiğinden, haklarında romanlar yazılır, senaryolar üretilir. Bu romanlar ve senaryolar tarihi olaylara sadık kalınarak kurgulanırlar. Gerisi, yazarın veya senaristin hayal gücüne kalmıştır. Hayal gücü nasıl eleştirilebilir ki? Aslında tarihi şahsiyetleri okurlara, izleyicilere tanıttıkları ve sevdirdikleri için, onları desteklemek gerekir.
"Geçmişi öğrenen, geleceği belirler." der Konfüçyüs. Eğer, geleceği belirlemek istiyorsak; çocuklara, gençlere  tarihimizi öğretmenin yanı sıra tarihi olaylara at gözlüğü ile bakmamak gerektiğini de anlatmalı, eleştirel bakış açısı sunmalıyız.


2 yorum:

  1. Uygar olarak adlandırdığımız toplumların birçoğu tarihte yaşanmış olan olaylardan ders çıkarmış, at gözlüğünü çıkarmış ve tüm olaylara eleştirisel bir bakış açısı getirmiş olanlar. Toplumlar özelinde genelleme yapmak doğru olmasa da bu bir gerçektir. Örneğin, Japonya II.Dünya Savaşı'nda izlediği yanlış strateji ve hezimet sonrasında bir daha silahlı güç kurmamak üzere karar almış ve tarihte yaşananlardan ne kadar önemli bir ders aldığını göstermiştir. Cicero'nun da dediği gibi "Sen doğmadan önce ne olduğunu bilmemek hep çocuk kalmaktır" Biz de ise maalesef yalancı olan resmi tarih vardır, gerçek sebepler hep gizli tarihte vardır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarihi kazananlar yazmıştır hep.Bir de kaybetmişlerin yazdıklarını okuyabilseydik,tarihle ilgili daha gerçekçi yorumlar yapabilirdik.Resmi tarih kazananların tarihidir.
      Tarihinden önemli ders alan diğer bir ülke de Almanya'dır.Soykırım utancından kurtulmak için çabalıyor hala.
      Keşke biz de ders vermek yerine,ders almayı öğrenebilsek.

      Sil