CEMAL SÜREYA'NIN BİR İDDİA SONUCU KAYBETTİĞİ SOYADINDAKİ MÜKERRER "Y" HARFİNİN HİKAYESİ
Türk şiirinin usta kalemlerinden şair Cemal Süreya'yı tanımayan, gençliğinde aşık oldukları kızlara şiirlerinden bir mısra okumayan yoktur sanırım. :) Yoktur desem de, yanlış anlaşılmasın, bana okunmadı. Ben, kendim okudum; hayat hikayesini ve şiirlerini. Onu tanıyınca çok sevdiğim şairlerden biri oldu böylece...
Cemal Süreya, 1931 yılında Tunceli'nin Pülümür ilçesinde doğdu. 9 Ocak 1990'da İstanbul'da öldü. Asıl adı Cemalettin Seber olan Cemal Süreya, 1938 Dersim isyanı sonrasında ailesiyle birlikte Bilecik'e sürgün edildi. Şair, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olup Maliye Bakanlığı'nda müfettişlik yaptı. 1938 sürgününü;
"Bir yük vagonunda açtım gözlerimi,
Bizi kamyona doldurdular,"
dizeleriyle başlayan bir şiirinde anlatır. Şiirin sonunda da annesi ve babasının sürgünde öldüğünü. Kim bilir, belki de "Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk" derken, çocukluğunun memleket özlemini dile getirmiştir.
Cemal Süreya'nın soyadındaki "y" harfinin çıkarılması meselesi kiminle yaşanmıştır aslında bir muammadır. Ama herkes tarafından kabul edilmiş iki ayrı hikaye anlatılır konuyla ilgili.
Birinci hikaye şöyle: Cemal Süreya'nın günlüklerinde başka anlatılanlarda başkadır bu hikaye. Baştan belirteyim. "Elma" şiirinde, adındaki "Y" harflerinden birini attığını ilan etmiş Cemal Süreya. Kendi anlatımına göre, Nedeni, bir arkadaşıyla girdiği iddiayı kaybetmesiymiş. Hafızasına çok güvendiğini iddia eden şair, Üvercinka diye anılan kadının telefon numarasını hatırlayıp hatırlamadığı konusu üzerine iddiayı kaybetmiş. Böylece soyadındaki bir "Y" harfini de.
İkinci hikaye biraz daha farklı. Cemal Süreya ile Sezai Karakoç efsanesi doğru ya da yanlış (emin olunmadan) anlatılıp durur. Cemal Süreya ile Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdırlar. Sınıflarındaki "Muazzez Akkaya" adındaki kıza ikisi de gizliden gizliye aşıktırlar. Sınıfta bu kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış. Anlatmakla yetinmeyip Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış. Sonra bu aşk ikisi arasında iddia konusu olmuş. İddiayı kaybeden büyük bir bedel ödeyecek ve bu bedel ömrü boyunca üzerinde kalacak diye anlaşmışlar.
Cemal Süreyya kazanırsa; Sezai Karakoç'un soyadı "Karkoç", Sezai Karakoç kazanırsa da Cemal Süreyya'nın adı "Süreya" olacakmış.
Malumunuz, iddiayı Sezai Karakoç kazanmış ve Muazzez Hanım'la ilişkiye başlamış. Cemal Süreyya da soyadındaki "Y" harfini çıkarmış.
Peki, iddia sonrasında neler olmuş dersiniz? Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç'un kendisiyle bir iddia üzerine sevgili olduğunu öğrenmiş. Biraz da psikolojik sorunları olan Muazzez Hanım, bu durumu kaldıramayıp okulu bırakmış ve memleketi olan Geyve'ye dönmüş.
Sezai Karakoç bu duruma çok üzülmüş Muazzez Akkaya'ya ithafen "Mona Rosa" yı yazmış. Şair, bu şiiri üniversitede iddia konusu olmuş Muazzez Hanım'a 1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmış. Ancak, 2002 yılına kadar bu şiir yayımlanmamıştır.
İşte böyle anlatılan hikayeler. İki şair ve şiirlere konu olan bir kadın sadece Muazzez Akkaya değil. Edebiyatımızda birçok şairin aşık olduğu, hakkında şiirler yazdığı kadınlar var. İlk aklıma gelenler; Nahit Gelenbevi Fıratlı Damar, Tomris Uyar, Celile Hanım, Mevhibe Beyat, Leyla Erbil ve Piraye oldu.
Bugün 9 Ocak. Usta şair Cemal Süreya'nın ölüm yıldönümü. Anısına sevgi ve saygıyla. Onun dediği gibi; "Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz."
Kaynaklar:
-NAZAN ARISOY, Cemal Süreya - Aşk Günü Doğdu. Dokuz. 61.baskı.
- LEYLA ŞAHİN, Cemal Süreya'da Dağlarca. Kaynak Yayınları.
Kaleminiz çok güçlü ve araştırma,okuma alışkanlığınız muhteşem
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Evet kitap okumayı seviyorum.
Sil