EİNSTEİN HAKKINDA AZ BİLİNENLER
Günümüzde ünlü olan kişilerin magazin haberleri çok merak ediliyor, videoları milyonlarca tıklanıyor. Sosyal medya hesaplarını milyonlarca kişi takip ediyor. Peki ama neden? İnsanlar sırf ünlülerin günlük yaşamlarını merak ettikleri için. Televizyon ve internet sayesinde politikacılar ve ünlüler hakkında neredeyse bilmediğimiz şey yok. Einstein'ın yaşamı içinse durum böyle olmadığı halde(TV yok, İnternet yok, Sosyal Medya yok) hiçbir bilim insanına nasip olmamış bir tanınma seviyesine ulaşmıştı. Ancak bu tanınmışlık Einstein'ın kişisel yaşamıyla ilgili çok fazla bilgi olduğu anlamına gelmiyor. Kendisi daha çok bilim insanı kimliğiyle tanınıyor. Bilim insanı da olsa Einstein da insandı ve tıpkı sıradan insanlar gibi zayıf yanları vardı. İşte bu yazımda Einstein'ın sıradan insanlarda da mevcut olan özelliklerini yazacağım. Bilimsel yönleri çok yazılıp çizildi çünkü.
Einstein'ın kardeşi Maria (lakabı Maja) Einstein Winteler, 1924'te ünlü erkek kardeşinin biyografisini yazmasaydı, Einstein'ın çocukluğu ve gençliği hakkında muhtemelen çok az bilgimiz olacaktı. Albert'ten iki yaş küçük olan Maria, onun en sevdiği kardeşiydi. İşte kardeşinin anılarında yer alan Einstein'a ait az bilinen bilgiler:
Albert Einstein 14 Mart 1879'da Ulm kentinde dünyaya geldi. Anne ve babası orta sınıf bir Alman-Yahudi çiftiydi. Albert çiftin ilk çocuğuydu. Anne ve babası eğitimliydi ve onlar çocuklarının eğitimine de çok önem veriyorlardı. Einstein on bir yaşındayken normal okul derslerinin yanında felsefe ve din okuyordu. Amcası Jacob sayesinde matematiği, dayısı Ceaser sayesinde de fen bilgisini sevmişti.
Einstein, yirmi üç yaşındayken babası öldü. Einstein daha sonra babasının ölümünün, hayatındaki en büyük şoklardan biri olduğunu anlatacaktı. Babasının ölümünün ardından kendini tamamen çalışmalara verdi.
Başarılı bir piyanist olan annesi müzik sevgisini çocuklarına da aşıladı. Einstein altı yaşında keman derslerine başladı. Bunun yanı sıra piyano dersleri de aldı. İlk başlarda kemandan çok hoşlanmayan çocuk Einstein, ilk öğretmenine sinir kriziyle sandalye fırlatmıştı. Daha sonraki yıllarda keman çalmaya devam eden Einstein amatör müzisyen oldu. Princeton'da sık sık elinde keman çantasıyla görüldü. En sevdiği bestecilerin Mozart, Bach ve Handel olduğu söylenirdi.
Karmaşık matematik problemlerini çözerken, rahatlamak için "Lina" adını verdiği kemanıyla doğaçlama çalıyor ve müziğe sığınıyordu. Hatta kimileri Einstein'in keman sevgisi olmasa, görelilik teorisine asla ulaşamayacağını savunur.
Einstein'in öğrenme güçlüğü çektiğine dair birçok hikaye ve mitler vardır. Gerçek olan şu ki, Einstein tam olarak yürüyene kadar konuşmayı öğrenememiştir. Belki de bu nedenle onun disleksi olduğunu iddia edenler olmuştur. Einstein kendisini sözlü olarak ifade ederken zorlanmıştır, ki doğrudur. Bu da onu bir çocuk gibi utangaç kılmıştır. Ancak sonraki yıllarda bu sorunun da üstesinden gelmiştir.
Einstein, 1898 yılında Eidgenössische Tchnische Hochschule'de (ETH) "kitap kurdu" olarak tanınan sınıf arkadaşı Sırp asıllı Macar Mileva Maric'e aşık oldu. Mileva, Einstein'dan dört yaş büyüktü, yürürken aksıyordu ve güzel değildi ama Einstein'ı büyülemişti. Einstein'ın entelektüel fikir alışverişinde bulunabileceği bir bilim insanına aşık olması doğaldı. Mileva, ETH'deki en parlak öğrencilerden biriydi ve birçok kişi tarafından mükemmel bir fizikçi olarak kabul ediliyordu. Mileva ile Einstein uyumlu olmalarına rağmen ikisi de farklı dini kökene sahipti; Mileva, Doğu Ortodoks Hristiyan geleneğine, Einstein ise katı olmasa da Yahudi geleneğine göre büyütülmüşlerdi. Bu nedenle olsa gerek annesinin evliliğe şiddetle karşı çıkmasına rağmen Einstein, Mileva ile 1903'te evlendi.
Einstein annesinin gönlünü almak için Mileva ile evliliği süresince tatillerini annesinin yanında geçirdi. Mileva ise tatillerde çoğunlukla yalnız kalıyordu. Bize çok tanıdık gelen gelin-kaynana anlaşmazlığına Einstein ancak on altı yıl dayanabildi ve çift 1919'da boşandı.
Einstein ve Mileva'nın ilk çocukları Ocak 1902'de doğdu. Lieserl adını verdikleri kızları, Mileva'nın Sırbistan'daki ailesinin evinde dünyaya geldi. Kızları doğduğunda evli değillerdi. Doğumu, Einstein'in kariyerini tehlikeye atmamak için duyurmadılar, sakladılar.
Lieserl Einstein'e ne olduğunu hiç kimse bilmiyor ancak tahminen Sırbistan'da evlatlık verildiği düşünülmektedir. Kimi araştırmacılar Lieserl'in uzun yıllar yaşadığını düşünürken, kimileri ise doğum esnasında ya da birkaç yıl içinde öldüğü fikrindedir. Bazıları da, Mileva'nın yaşı nedeniyle Lieserl'in zihinsel engelli veya Down sendromlu doğmuş olabileceğini düşünmektedir.
Açıkçası Lieserl'le ilgili doğrulanabilir bilgi eksikliği olmasından dolayı, çok fazla spekülasyon yapılmıştır.
Albert ve Mileva çiftinin ilk oğlu 1904'te doğdu. Adını Hans Albert (D:1904 - Ö:1973) koydukları oğulları ilginç bir hayat yaşadı. Kısmen babasının ayak izlerini takip etti. Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nde hidrolik mühendisliği profesörü oldu. 1971 yılında ABD Tarım Bakanlığı tarafından verilen Liyakat Belgesi gibi sayısız ödül ve onur nişanı aldı. İlk eşi Frieda ölünce yeniden evlendi.
Hans Albert babasıyla iyi anlaşıyordu. Babası gibi büyük bir müzik hayranıydı. Yelken ve yürüyüş yapmayı, arkadaşlarıyla eğlenmeyi seviyordu. Hans Albert, 1973 yılında geçirdiği kalp krizinden bir ay sonra öldü.
Einstein ve Mileva çiftinin ikinci çocukları Eduard, 1910'da doğdu. Eduard, ağabeyi Hans Albert gibi bilimde başarılı olamadı. Eduard'ın Shakespeare'nin eserlerini beş yaşındayken kendi başına okuduğu söylenir. Eduard, Einstein ailesinin en hassas üyesi olarak kabul edilmiştir.
Eduard üniversitede tıp hazırlık okudu, psikolog olmayı düşündü. Ancak bu sürede, şizofreni başlangıcı veya ciddi depresyon vakası olduğu belirlenen zihinsel bir çöküntü yaşadı. Einstein, oğluna gerekli ilgiyi ve sevgiyi gösteremedi. Oysa bilindiği kadarıyla babası ve annesinin 1914'te ayrı yaşamalarına dek babasıyla yakındı.
Eduard'ın hastalık döneminde Freud'un resmini yatağının baş ucuna astığı ve onu taparcasına sevdiği söylenirdi. Eduard, annesinin 1948'de ölümüne dek onunla birlikte yaşadı. Ardından Zürih'teki bir kliniğe yerleştirildi. 1965'te ölene dek, kalan yıllarını bakım evlerinde ve klinikte geçirdi.
Einstein işine olan tutkusuna rağmen, ailesine önem ve değer veriyor, çocuklarını seviyordu. Tabii bir bilim insanın ailesine zaman ayırabildiği kadarını ancak ayırabiliyordu. Bebeği ağladığında bile çalışmaya devam edebilmesiyle ünlüydü.
Einstein Zürih'in saygın okullarından ETH'ye ikinci başvurusunda kabul edildi. 1896'da başladığı okulun fizik ve matematik bölümlerinde okudu. Sınıftaki en düşük not ortalamasına sahip olsa da ETH'den 1900'de mezun oldu.
Einstein mezun olduktan sonra Zürih'ten Bern'e taşındı. Burada iş ararken oldukça zor bir dönem geçirdi. Üniversitedeki hocaları, öğrencilik yıllarında birçok derse girmediğini bildiklerinden, öğretmenlik yapabilmesi için tavsiye mektuplarını yazmayı kabul etmiyorlardı. Evini geçindirebilmek, faturalarını ödeyebilmek için bir işe ihtiyacı vardı. Sonunda üniversitedeki yakın arkadaşının babası sayesinde Bern'de bulunan İsviçre Patent Bürosu'nda memur olarak işe başladı. Yıl 1902 idi. 1902'den 1909'a kadar patent bürosunda çalıştı ve en önemli araştırmalarından bazılarını bu dönemde yaptı.
1905 yılında Einstein doktorasını Zürih Üniversitesi'nde tamamladı ve 1905'ten itibaren "Moleküler Boyutların Yeniden Tespiti" adlı doktora tezi de dahil olmak üzere beş önemli makalesini yazdı.
Bazı tarihçiler 1905 yılını, Einstein'ın mucize yılı -annus mirabilis- olarak adlandırır. Fizikte devrim yapan İsviçreli patent memuru klişesi doğrudur. Patent memuruyken yazdığı beş makalenin ilki fotoelektrik alanındaydı ve bu çalışması ona Nobel Ödülü'nü kazandıracaktı.
Einstein 1909'da Zürih Üniversitesi'nde doçentlik unvanını aldı ve patent bürosundaki işinden ayrıldı.
Bilim alanında şöhret merdivenlerini hızla tırmanırken Einstein'ın kadın avcısı şöhreti de bilimdeki şöhretine paralel olarak gelişiyordu.
1903-1919 yılları arasında evli kaldığı Mileva'ya bilindiği kadarıyla ilk yıllarda çok aşıktı. Einstein Mileva'ya şöyle yazmıştı: "İçinizde benim kadar güçlü ve bağımsız bir canlı bulduğum için ne kadar mutluyum." Karşılıklı hislerine rağmen Einstein karısına sadık kalmamıştı. 1912'de Berlin'e gittiğinde orada uzaktan kuzeni olan Elsa ile tanıştı ve ilişkileri başladı. Einstein'ın 1917 yılındaki hastalığında onunla karısı değil, Elsa ilgilendi ve 1919'da Mileva'dan boşandıktan kısa bir süre sonra Elsa ile evlendi.
Ayrıca, Elsa'yla evlilikleri süresince de(Elsa bu ilişkileri bildiği halde göz yumuyordu) çok sayıda ilişkisi olduğu söyleniyordu. Hatta bir söylentiye göre, Elsa'nın kızı Ilse'yle - Ilse o sıralarda yirmi iki yaşındaydı- çok yakınlaşmıştı; Ilse tarafından reddedildikten sonra Elsa ile evlenmişti.
1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı Einstein'ın hayatını da değiştirdi. Ünlü bilim insanı Max Planck tarafından kendisine Berlin'deki Kaiser Wilhelm Fizik Enstitüsü müdürlüğü teklif edildi. Einstein teklifi kabul edip 1933 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Aile Berlin'e taşındı, ancak İsviçre'ye tatile giden Mileva ve iki oğlu savaşın çıkması üzerine Berlin'e geri dönemediler ve savaş süresince İsviçre'de kaldılar. Bu zorunlu ayrılık çiftin zaten iyi olmayan aralarını iyice açtı.
Elsa ile Einstein 1912'de Berlin'deki ilk karşılaşmalarında Elsa evliydi ve iki kızı vardı. Elsa ve Einstein kuzen olmaları nedeniyle çok uyumluydu. Aynı ekonomik ve kültürel geçmişe sahip olmalarının yanı sıra aynı yemekleri seviyor, aynı şeylerden hoşlanıyorlardı. 1914'te başlayan ilişkileri üç yıl sonra Einstein'ın hastalanması ve Elsa'nın ona hemşirelik yaparak sağlığına kavuşmasına yardımcı olması nedeniyle aşklarını daha da güçlendirdi. Bu durum, Einstein'ın Mileva'dan boşanmasına kesin karar vermesinde önemli bir etken oldu.
Einstein ve Elsa'nın evlilikleri 1936'da Elsa'nın ölümüne kadar sürdü. Einstein hayatı boyunca kadın peşinde koşmasına rağmen Elsa ile evliliğinde mutlu görünüyordu. Elsa onunla rekabet etmemiş, ona rahat çalışabilmesi için gerekli ortamı ve duygusal yakınlığı sağlamıştı. Hiç ortak çocukları olmasa da, Mileva ile beraber yapamadığı tatilleri ve gezileri Elsa ile birlikte yaptı. Bunlardan biri, buharlı bir SS Kitano Maru gemisiyle yaptıkları 1922 Japonya yolculuğuydu.
Einstein, Kaiser Wilhelm'deki görevinin yanında 1914'te Berlin Üniversitesi'nde profesör olarak görevlendirildi. Birinci Dünya Savaşı başladığında Einstein, savaşa karşı olan ve desteklemeyen az sayıdaki Alman akademisyenden biriydi ve bunu açıkça ifade ediyordu.
Albert Einstein'ın Mileva ile evliliğinden olan iki oğlundan başka iki üvey kızı daha vardı, Ilse (D:1897- Ö:1934) ve Margot (D:1899- Ö:1986). Bunlar Elsa'nın ilk evliliğinden olan kızlarıydı. Elsa ile evlendikten sonra iki kızı resmen evlat edinen Einstein, onlara kendi soyadını verdi.
Albert ve Elsa, Nazilerden kaçmak için ABD'ye taşındıktan kısa bir süre sonra, Paris'te kalan Ilse 1934'te bir hastalık yüzünden genç yaşta öldü.
1930'ların başında Colombia Üniversitesi'nde heykeltıraşlık okuyan Margot, alanında uzmanlaşmış bir sanatçı oldu. Margot ABD'ye taşındıktan sonra Einstein'ın evinde yaşamaya başladı. 1936 yılında annesi ölünce Einstein'ın sekreterliğini yaptı. Kütüphanesini ve diğer koleksiyonları yönetmesine yardımcı oldu. Einstein ölünceye kadar onun yanında kaldı. Margot Einstein 1986 yılında öldü ve onun ölümünden sonra Einstein'ın kütüphanesi, İsrail Ulusal Kütüphanesi'ne bağışlandı.
Einstein'ın oğlu Hans Albert'ten üç torunu vardı; Klaus, Bernard ve Evelyn. Klaus çocukken öldü. Bernard dedesi gibi fizikçi oldu. Evelyn ise Orta Çağ Edebiyatı bölümünden mezun oldu.
Einstein 18 Nisan 1955'te New Jersey Princeton'da abdominal aort anevrizması nedeniyle uykusunda öldü. Cenaze töreni ya da mezar taşı istememişti; cesedi yakıldı ve külleri New Jersey'deki bir nehre saçıldı.
Öldükten sonra Einstein'ın beynine ne oldu? 1955'te Princeton Üniversitesi'nde baş patalog olan Dr. Thomas Harvey, Einstein'ın dehasına neyin yol açtığını öğrenme ümidiyle Einstein'ın beyin otopsisini yaptı ve sonra da beyni eve götürüp muhafaza etti. (Bu konuda daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, Michael Paterniti, Einstein'ın Beyni adında bir kitap yazmıştır.)
Yararlandığım Kaynaklar:
- EINSTEIN Hakkında Bilmediğiniz 101 Şey - CYNTHIA PHILLIPS, SHANA PRIWER. Orenda.
- Bilim Dünyasından Bir Hayat EINSTEIN (Biyografi) - Michael White, John Gribbin. İNKILAP.
Yaziniz sayesinde Einstein'in ozel hayatina iliskin epey bilgi edindim. Cok tesekkurler 🙏
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim. Yararlı olduysam ne mutlu bana. :)
Sil