9 Nisan 2021 Cuma

 


ZEYTİNDAĞI



Belki de Zeytindağı'nın  adını ilk kez duyuyorsunuz. Arapçada "Cebel ez-Zeytün", İngilizcede "Mount of Olives" ve Almancada "Ölberg" olarak adlandırılan Zeytindağı, Kudus'ün doğusunda yer alan ve Eski Ahit'te, Yeni Ahit'te ve çağdaş edebiyatta bahsi geçen bir tepedir. Zeytindağı tepesi, Yahudilerce kutsal kabul edildiği için, ölünce buraya gömülmek istemektedirler. Bu nedenle, tepede bazıları ünlü kişilere ait yüz elli bine yakın mezar bulunmaktadır.

Zeytindağı adını ilk kez lise birinci sınıfta duymuştum; okulumuza yeni atanan edebiyat öğretmenim sayesinde. Falih Rıfkı Atay'ın hatıralarını anlattığı "Zeytindağı" kitabını ve ardından yine Falih Rıfkı Atay'ın Atatürk Devri hatıralarını anlattığı "Çankaya" kitabını okumamızı önermişti. İki kitabı da okumuştum. Öğretmenim  yalnızca edebiyat öğretmeni değil, benim için o, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Tarihi'ni de çok iyi bilen bir tarih öğretmeniydi. Bu vesileyle kendisini sevgi ve saygıyla anıyorum. Bugün ise üzülerek, nerede o eski öğretmenler ve o eski öğrenciler diye sormak geliyor içimden, cevabını bildiğim halde. :(

Zeytindağı kitabını kaç kez satın aldığımı hatırlamıyorum; ara sıra açıp okuduğum bölümlerini tekrar okumak istediğimde kitaplığımda bulamadığım çoğu zaman, kitabı kime ödünç verdiğimi hatırlayamayınca, gidip yeniden satın alıyordum çünkü. Artık kimseye vermiyorum. :)

Falih Rıfkı Atay Birinci Dünya Savaşı'na yedek subay olarak katıldı. Bir süre sonra 4. ordu komutanı Cemal Paşa'nın emir subayı olarak, Kudüs'te ve Suriye'de bulundu. İşte Zeytindağı kitabında Kudüs ve Suriye anılarını anlatır. Kimi siyasetçi ve yazarlar, Falih Rıfkı'yı, Cemal Paşa'nın adamı olarak gördükleri için eleştirirler (Birinci Dünya Savaşı sırasında, İttihat ve Terakki Partisi yönetimdeydi ve Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa partinin en güvenilir ve sözü geçen isimleriydi. Ancak Birinci Dünya savaşına girilmeden önce, parti üst yönetiminde yaşanılan fikir ayrılıkları nedeniyle İttihat ve Terakki Partisi'nde gruplaşmalar oluşmuştu. Bu gruplaşma neticesinde de Falih Rıfkı'yı Cemal Paşa'nın adamı olarak damgalamışlardı). Bence, kitap oldukça tarafsız bir gözle ve çok iyi bir gözlem yapılarak yazılmış. Zeytindağı'na ilişkin Behçet Kemal Çağlar'ın söylediklerini yazmadan geçemeyeceğim. Şöyle söylemiş:

"...Gençlere kitap, mekteplere kıraat, milli edebiyata numune...İşte; bu kitap, o kadar çok beklenen ve o kadar çok aranan hayati ihtiyaçlara tek başına cevap vermek kudretine haizdir.

Ne kadar muhteşem; kimsenin dudağını bükmeye hakkı olamaz. Halep ordaysa arşın buradadır...

Bu kitabı okumak adeta bir borçtur ve bir vazifedir."

Ben, kitabı okuyarak borcumu ödemiş ama vazifemi yerine getirmemiştim. Uzun zamandır kitabı tanıtmak ve hatırlatmak için yazmayı düşündüğüm yazımı yazarak vazifemi de yerine getirmek istiyorum. Özellikle bu günlerde, vazifesini yapmış olmanın verdiği rahatlığı duyumsamak istiyorum çünkü.

Osmanlı İmparatorluğu, üç kıtada egemen olmuş, sahip olduğu bu coğrafyanın büyük bir kısmını Arapların yaşadığı bölgeler oluşturmuştu; Kudüs, Şam, Filistin, Hicaz gibi. Osmanlı, sadece coğrafyada büyüyebilmişti. Çünkü, kazanılan bu toprakların hiçbirinin kültürlerine, dillerine, ticaretlerine, mal mülk ve para gibi şeylerine dokunulmamıştı. Bu nedenle olsa gerek ve ne hazindir ki, Osmanlı, Arapları Türkleştireceğine, oradaki Türkler Araplaşmıştır. Falih Rıfkı Atay Zeytindağı kitabında konuyla ilgili "Bizim İmparatorluk" başlığı altında aynen şöyle yazar:

"....Çıplak İsa, Nasıra'da marangoz çırağı idi; Zeytindağı'nın üstünden geçtiği zaman, altında, kendi malı bir eşeği vardı. Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz. Halep'ten bu tarafa geçmiyen şey, yalnız Türk kağıdı değil, ne Türkçe, ne de Türk geçiyor.

Floransa ne kadar bizden değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz. 

Osmanlı saltanatı som bürokrat iken, bürokrasi bile tam- Arap, yahut yarı- Araptır. Türkleşmiş hiçbir Arap görmedikten başka, Araplaşmamış Türk'e az rastgeliyordum.

Arap milliyetçiliği güden Şamlı Azimzadeler, Konya'dan gelme Kemik Hüseyin torunları idi. Haleb'in esas familyalarının asılları Türklerdi. Osmanlı İmparatorluğu'nda itibar, azınlığın imtiyazı olduğu için ve Türk unsuru imtiyazsız olduğu için herhangi bir Müslüman azınlığın çocuğu olmak, Türk olmaktan faydalı idi."

Falih Rıfkı Atay, Arapları anlatırken din sömürüsü konusuna da değinmiş ve din sömürüsünün bütün dinler için geçerli olduğunu "İsa'nın Mezarı" başlığı altında örneklerle anlatmıştır. "

Kitabın "Çöl Destanı" bölümünde, Bedevi kültürünü ve çölde savaşmanın zorluklarını  (sıcaklık ve susuzluk) anlatır. Bu zorlukları bizzat yaşamış biri olarak. "İstanbul" başlıklı son bölümde ise şöyle yazar Falih Rıfkı:

"Tenha çöllerde Türklerin harbini görmeyenler, Türklerin kahraman olduğunu nasıl anlayabilir?..Irak, Çanakkale, Kafkasya, Galiçya ve Romanya cephelerinde her mevsime, her düşmana ve her iklime karşı harb eden bu cesur adamlar Herkül'ün on iki imtihanını verdiler.

Daha sonra Hicaz hattını, Medine'yi, Yemen'i müdafaa edenler var. Hicaz çölünde düşman sabit bir şey değildir. İstikametini bulmamış bir rüzgar gibi şuradan buradan az veya çok, gece ve gündüz çıkıverir. 

...........

Her tarafta bir neslin kahramanları var, kahramanlar için iklimler, düşmanlar, denizler ve karalar birdir" diyerek kitabını sonlandırır.

Falih Rıfkı Atay, Birinci Dünya Savaşı sona erince, Bahriye Özel Kalem Müdür Muavinliğine  atandı. O sıralarda iki arkadaşıyla birlikte "Akşam" gazetesini kurdu(1918). Devrim aleyhinde bulunanlarla çetin bir savaşa girişen Atay, 1922 yılında Bolu'dan milletvekili seçildi, 1950'ye kadar milletvekili kaldı. Bu arada, "Hakimiyet-i Milliye", "Milliyet", "Ulus" gazetelerinin de başyazarlığını yaptı. 1950'de siyasi hayattan çekilerek kendini tamamen gazeteciliğe adadı. Kısa bir süre "Cumhuriyet" gazetesine haftalık sohbetler yazdıktan sonra, bir arkadaşıyla birlikte "Dünya" gazetesini kurdu. 20 Mart 1971'de İstanbul'da öldü.




4 yorum:

  1. Harika bir yazi olmus yine annem. 🤗🌟 Ortaokul 1. Sinifta hatirlarsan TED Ankara'da Edebiyat dersi icin bizim de okudugumuz ve sinav oldugumuz bir kitapti Zeytindagi... Iyi ki yazip, tekrar hatirlattin bizlere bu gunlerde bu degerli yazari ve eserini 🙏 Canim annem ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım kızım, o günleri hiç unutur muyum? Seninle hep gurur duydum, duyacağım. Hatırladığına ve yazımı beğendiğine sevindim. Sevgiler çok...

      Sil
  2. Olayları güzel özetlemişsiniz. Kaleminize, yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil