17 Mart 2018 Cumartesi




CİNSEL TERCİHİ NEDENİYLE İNTİHAR ETMESİ İSTENEN VE DE ETTİRİLEN BÜYÜK BİR BESTECİ: PYOTR İLYİÇ ÇAYKOVSKİ



Klasik Batı Müziğini dinlemeyi seven biri olarak, Rus bestecilerin eserlerini dinlerken daha bir keyif alırım. Onların müziği kulaklarıma ulaştığında zihnim, Doğu-Batı sentezini oluşturan bir kaleydoskop olur ve müzik bitene kadar dünyaya  çiçek dürbünüyle bakarım adeta. 

Rus bestecilerin en başına koyduğum isim ise Çaykovski'dir. Çünkü on altılı yaşlarda longplay'den (LP) dinlediğim o dünyaca ünlü "Kuğu Gölü", "Fındıkkıran" ve "Uyuyan Güzel" bale müziğinin bir gün balesini  izleyebilme hayaliyle yanıp tutuşurdum o zamanlar. İnsan bir şeyi gönülden isterse, gerçekleşirmiş gerçekten de. Yıllar sonra, Kuğu Gölü Balesi'ni, hem de Bolşoy Bale Topluluğu'nun bir gösterisiyle izledim Viyana'da. Fındıkkıran ve Uyuyan Güzel'i ise birçok kez izledim Ankara'da. Yetmedi, 2011'de vizyona giren ABD yapımı, Darren Aronofsky'in yönettiği Siyah Kuğu (Black Swan) filmini izleyen ilk seyircilerdendim ve Natalie Portman'ın oyunculuğunu çok beğenmiştim.


Çaykovski'nin eserlerine olan hayranlığımı belirttiğime göre, ünlü bestecinin hayat hikayesine kısa bir göz atmaya ne dersiniz?

Pyotr İlyiç Çaykovski'nin Hayatı *

Çaykovski 7 Mayıs 1840'da Ural dağlarında bir maden kenti olan Votkinsk'te doğar. Babasının ikinci evliliğinden olan, 6 çocuktan ikincisidir. Babası, Çaykovski'nin müzik yeteneğini çok küçük yaşlarında fark etmişse de,nevrotik eğilimli bir çocuk olduğundan, bu yeteneğini doğrudan desteklemez.

Çaykovski 1850'de Petersburg'daki Hukuk Okulu'na yazılır. Hiçbir ilgisi olmamasına rağmen babasının zoruyla bu bölümü bitirmek zorunda kalır.

Henüz 14 yaşındayken aşırı bağlı olduğu annesini koleradan kaybeder. Hali hazırda hassas bir çocuk olan Çaykovski, derin bir depresyon dönemine girer. Bu acılı dönemde kısa bir vals besteler. Son derece içine kapanık biri olan Çaykovski, aynı zamanda toplum baskısından çekinen gizli bir eşcinseldir.

21 yaşına geldiğinde içindeki müzik tutkusuna dur diyemez ve Saint - Petersburg Müzik Akademisi'nde eğitim görmeye başlar. Daha sonra Moskova Konservatuvarı'nda müzik öğretmenliğine başlayan sanatçı, burada çalıştığı süre boyunca birçok büyük esere imza atar.

Eşcinsel eğiliminin dedikoduya yol açmasını önlemek için 1877'de bir öğrencisiyle evlenir. Dokuz hafta süren evliliği, çevresi tarafından büyük bir hata olarak nitelendirilir. Bunun sonucunda Çaykovski, başarısız bir intihar girişiminde bulunur. " Çaykovski, cinsel tercihinin hemcinslerinden yana olduğunu genç yaşlarında fark etmiş, korkunç paniğe kapılmış, bunalımlara girmiş, 'hastalığını' iyileştirir umuduyla evlenmiş, çok büyük bir hata yaptığını evliliğinin ilk gününde anlayarak yeise kapılmış ve son çare olarak kendini Moskova Nehri'nin buz gibi sularına atarak öldürmeye kalkışmıştı. Ama öldürmeyen Allah öldürmüyordu. Bunun üzerine karısı Antonina'dan ayrılmaya karar veren Çaykovski, belki de ilk kez kendisiyle ilgili gerçekleri kabul etmek zorunda kalmıştı.

Yaşamındaki en önemli ve tek kadın olan Madam Nadezhda von Meck ile ise hiç karşılaşmamış; bütünüyle mektuplarla sürdürülen bu platonik aşk, besteciyi hem madden, hem manen hayata bağlamıştı. Her ikisi de karşı cinsle ilişkiye girme fikrinden tiksinti duyuyorlardı. Aralarında fiziksel yakınlıktan çok daha yakın bir duygusal ve düşünsel bağ geliştirmişlerdi mektup ağıyla. İlişkileri on dört yıl sürdü." **

Çaykovski, on dört yıl boyunca  Nadezhda von Meck'ten aldığı maddi destek sayesinde birçok beste yapar.

Çaykovski'nin Ölümü **

Çaykovski, 6 Kasım 1893'te öldü. Resmi tarihe göre ölüm nedeni kolera. Ancak 1978'de ortaya çıkan bir belgeye göre besteci intihar etmiş ya da ettirilmiş. Resmi tarih, Çaykovski'nin homoseksüel olduğunu hep örtbas etmeyi seçmişti. Ne var ki, gerçekleri ilelebet saklamak mümkün değildi. Nitekim 1978 yılında Sovyet araştırmacısı Alexandra Orlova bestecinin ölümü çevresinde oluşan esrar perdesini araladığında, ölüm olayının ciddi skandal boyutlarında geliştiğini ve toplumun değer yargılarının acımasız bağnazlığıyla ölüm fermanına dönüştüğünü gördük.

Bestecinin son yıllarında artan ününe karşılık, iç huzursuzluğu da artıyor ve derinleşiyordu. Çarın emriyle yılda 3 bin ruble emeklilik maaşı alıyordu ve Maça Kızı operasının kazandığı büyük zafer sonrasında Fındıkkıran bale süiti sipariş edilmişti.

Amerika'daki orkestra şefliği turnesinde hem halk hem de basın tarafından göklere çıkarılmıştı. Ölümünden bir yıl önce çıktığı Avrupa turnesinde de Çaykovski, 1892 yılında hem Fransız Akademisi'nin üyeliğine seçilmiş, hem de Cambridge Üniversitesi'nden Onur Doktorası almıştı. 

1893 yılının Ekim ayında bir Rus aristokratı, Çar'ın özel kalemine Çaykovski'yi yeğeniyle ilişki kurmakla suçlayan bir mektup bırakıyordu. Çar'ın özel kalem müdürü Nikolay Yakobi, konuyu Çaykovski'nin de mezun olduğu hukuk fakültesinin onur kuruluna getirdi. Büyük bir skandalın patlak vermesinden korkan kurul üyeleri Çaykovski'yi çağırıp beş saat süreyle sorguya çektiler ve sorgulama sonunda bestecinin hem kendi onurunu, hem de okulun onurunu kurtarmak için intihar etmesinin doğru olacağı kararına vardılar. Besteci bu olaydan iki gün sonra fenalaşıyor ve 6 Kasım 1893'te yaşama veda ediyordu.

Çaykovski, St. Petersburg'da Alexander Nevsky Mezarlığı'na gömüldü. 18 Kasım'da Altıncı Senfoni'si yeniden çalındığından, senfoninin karamsar ve sürekli ölümü çağrıştıran havası, dinleyenlerde bestecinin bilerek ölüme gittiği duygusunu güçlendirdi.







Kaynaklar:

https://listelist.com/caykovski-hayati/ 
** Filiz Ali - Müzisyen Portreleri, YKY, (s: 248-250)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder