3 Temmuz 2014 Perşembe




MUTLU  PRENS




Nerede bir heykel görsem veya değişimin gerçekleştiği ülkelerde boynuna ip takılarak yıkılan, yerde sürüklenen heykelleri izlesem TV' de, "Mutlu Prens" hikayesi gelir oturur gözlerimin önüne. 19. yüzyıl İngilteresi' nde (Viktorya Çağı) yaşamış olan Oscar Wilde' ın belki de en tanınmış masalıdır Mutlu Prens. Oscar Wilde, sevgi ve dostluk üzerine masallar yazmış, yazdığı kitaplar, savunduğu düşünceler ve sürdürdüğü hayat tarzıyla yetişkinler dünyasının şimşeklerini üzerine çekmiş, onların dünyasından çocuklar için yazdığı masallarla kaçmıştı.

Oscar Wild, "Mutlu Prens" adlı öyküsünde, kentin meydanındaki uzun bir sütunun üstüne konulan prens heykelinin bir kırlangıçla olan öyküsünü anlatır. Göç zamanı arkadaşları Mısır' a giderken geride kalan kırlangıç, bir gece prens heykelinin ayaklarının arasına konar. Tam uyuyacakken başına düşen damlayla irkilir. Gökyüzünde tek bir bulut yoktur yağmur yağdıracak ama üstüne art arda damlalar düşmeye devam eder. Heykelin ağladığını anlayan kırlangıç, "Kimsin sen" sorusuna "Ben mutlu prensim" cevabını alınca daha da şaşırır: "O zaman neden ağlıyorsun?"
"Ben canlıyken ve yüreğim insan yüreğiyken, diye cevap verdi heykel, gözyaşlarının ne işe yaradığını bilmezdim. Sanssouci sarayında yaşardım. Gündüzleri arkadaşlarımla bahçede oyun oynardım, akşamsa Büyük Salon' da dansın başını çekerdim. Bahçenin etrafında çok gösterişli bir duvar vardı, fakat hiçbir zaman o duvarın gerisinde ne olduğunu merak etmedim, çevremdeki her şey o kadar güzeldi ki. Saraydakiler bana Mutlu Prens derdi, eğer zevk ve sefa mutluluksa gerçekten de mutluydum. Böylece yaşadım ve böylece öldüm. Artık ölüyüm ve beni buraya öyle yükseğe koydular ki şehrimin tüm çirkinliğini ve sefaletini görebiliyorum. Kalbim kurşundan olmasına karşın, ağlamaktan kendimi alamıyorum" diye yanıt verdi heykel.

Kırlangıç kışın bastırmasına aldırmadan, ondan yardım isteyen heykele yardımcı olmak için onun isteğiyle heykelin kılıcında ve gözlerinde bulunan yakut ve safirleri muhtaç olan ailelere taşıdı. Kırlangıç uçarak gözlem yapıyor, sonra da gördüklerini heykele aktarıyordu. "Değerli altınla kaplıyım" dedi Prens, onu tabaka tabaka söküp çıkar ve fakir halkıma ver; hayatta olanlar, daima altının onlara mutluluk getirebileceğini düşünürler."

Tabaka tabaka ayırdı altını kırlangıç, ta ki Mutlu Prens tamamen donuk ve gri hale gelene kadar.Altını tabaka tabaka fakirlere götürdü ve çocukların yüzlerine renk geldi, güldüler, sokakta oyunlar oynadılar." Artık ekmeğimiz var! " diye bağırışıyorlardı.

Derken kar yağdı ve ardından don geldi. Mısır' a gidemeyen kırlangıç, heykelin ayaklarının dibinde öldü. O anda heykelin içinden de sanki bir şey kırılmış gibi bir çatırtı sesi geldi. İşin gerçeği kurşundan kalp şiddetli dona dayanamayıp ikiye ayrılmıştı.

Ertesi sabah erkenden Belediye Başkanı ve Belediye Meclis Üyeleri şehrin meydanında yürürlerken Mutlu Prens' in yıpranmış heykelini gördüler ve dilenciye benzettikleri heykeli kaldırmaya karar verdiler.

Böylece Mutlu prensin heykelini aşağı indirdiler ve sonra heykeli bir fırında erittiler. Belediye Başkanı elde edilen metalle ne yapılacağına karar vermek için bir toplantı düzenledi, "elbette bir başka heykel yaptırmalıyız" dedi, " bu da benim heykelim olmalı."
"Benim heykelim olmalı," dedi her bir Belediye Meclis Üyesi ve kavgaya tutuştular. En son haber aldığımda hala kavga ediyorlardı."  (Oscar Wilde- Mutlu Prens Çeviren: Zeynep Çelik)

Şimdi, okuduğunuz bu masala çocuk masalı diyebilir misiniz? Hayır dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü masal yetişkinler dünyasını, sevgisiz bir hayatın çirkinliğini, insanların kibir ve bencilliğini, ölümü pahasına insanlara yardım etmeyi kabullenen kırlangıcı anlatıyor. Dahası, heykelinin dikilmesini kendine hak gören insanların çıkarları söz konusu olduğunda nasıl kavgaya tutuştuklarını ve hadsizliklerini ortaya koyuyor."







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder