10 Nisan 2013 Çarşamba




BARIŞ  YERİ :  KUDÜS

Kral Davud  şehri inşa ettirdiğinde, yüzlerce yıl bitmeyecek bir savaşın başlangıcına neden olduğunu biliyor muydu acaba? Bilinmez ama, üç semavi dinin(Yahudilik, Hristiyanlık, Müslümanlık) kutsal kabul ettiği şehir olan Kudüs' ün İbranice adı olan Yeruşalayim "barış yeri" anlamına gelir. Ne yazık kİ barış yerinde savaş hiç bitmez! Dinler arası diyalog sağlanmadığı sürece de biteceğe benzemez.

Arapça el-Kudsu'ş Şerif, İbranice Yeruşalayim, İngilizce Jerusalem isimleriyle anılan Kudüs şehrinin kutsiyetinin: "Hristiyanlar için Tanrı' ya giden yol; İsa' nın çarmıha gerildiği ve göğe yükseldiği, son yemeğin yendiği Viç Dolorosa ve Haç Tepesi' nin bulunduğu kent; İsa' nın doğduğu Beytüllahim' in komşusu olmasından,
Müslümanlar için, Allah' a açılan kapı; İslamın üçüncü kutsal kenti; Hz. Muhammed' in efsanevi küheylanının sırtında, Mekke' den gelip mucizevi bir şekilde gökyüzüne yükseldiği yer(Mir'aç) olmasından,
Yahudiler için, ana yurtlarının simgesi; İbrani kavimlerini birleştiren Kral Davud' un kurduğu, Eski İsrail' in başkenti; Tanrı' yla yaptıkları sözleşmeyi, On Emri içeren taş tabletlerin bulunduğu kutsal sandığı koruyan şehir" olmasından kaynaklandığını biliyor musunuz? ( Janet Wallach-Çöl Kraliçesi)

Bu kutsal şehirde; Yahudiler için Ağlama Duvarı' nın, Hristiyanlar için Kıyamet Kilisesi' nin ve Müslümanlar için de Mescid-i Aksa' nın bulunması şehrin dinler arasında paylaşılamamasına neden olmakta.

"Batıda, bugün sadece İbranice Yeruşalim' in batı dillerindeki yazılış şekli olan Jerusalem kullanılmaktadır. Kuruluşundan bugüne kadar Kudüs şehrinin aldığı isimlere baktığımızda, buraya hakim olan toplumlardan hangisinin dili ile ifade edilirse edilsin, iki temel özellik göze çarpmaktadır: Barış ve Kutsallık. Ancak bu isimlerden birincisi her zaman ikincisine feda edilmiş ve Kudüs İslam hakimiyeti ve özellikle Osmanlı idaresi hariç tutulursa, tarih boyunca göz yaşı, zulüm ve büyük istilaların getirdiği büyük tahribatlara uğramıştır. Şehrin bu durumu içinde bulunduğumuz  yüzyılda da devam etmektedir."( Muammer Gül,  F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi-2001)

24 Ağustos 1516' da Merc-i Dabık Savaşında Memluklerin bozguna uğraması sonucunda; Yavuz Sultan Selim' in Mısır yolunu emniyete almak için görevlendirdiği Vezir-i Azam Sinan Paşa tarafından fethedilen Kudüs, Osmanlı yönetimine girer.

Osmanlı yönetiminin, Kudüs' de bulunan kutsal yerlerin yönetimini üç semavi dinin temsilcileri arasında paylaştırarak  sorun çıkmasını nasıl engellediğini Falih Rıfkı Atay' ın yazdığı "Zeytindağı" kitabından öğreniyoruz: Zeytindağı Kudüs' de bulunan ve Yahudilerce kutsal kabul edilen dağın adıdır. Kitapta Kudüs' ün yönetimi şöyle anlatılır: İsa' nın mezarı etrafında çepeçevre Müslüman jandarmaları nöbet tutar. Kilise içinin her parçası bir başka millete ayrılmış: Her millet kendi yerini süpürür, yıkar ve taşı üstüne yalnız o milletin ayağı basar. Birinin süpürgesi ötekinin taşına dokunduğunda cinayet olur. Kilisenin anahtar bekçisi Müslüman olan bir Hocadır. Kilisenin bakım ve onarımının sevabını paylaşamadıklarında çıkan kargaşayı jandarmalar engeller ve onarımı Osmanlı yaparmış.

Dün, Osmanlı' nın kavgasız, gürültüsüz yönettiği bu kutsal şehirde, adına uygun bir şekilde barış rüzgarlarının esmesi ve bu rüzgardan tüm Ortadoğu' nun yararlanması dünya barışı için kaçınılmazdır. Barış ve kutsallıktan birinin diğerine feda edilmeden, barış yerinde birlikte hayat bulmaları zor değil. Yeter ki, bunun olabileciğine inananlar ilk adımı atma cesaretini gösterebilsinler.




                    
     
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder