ALIŞKANLIKLAR AĞIR ÖLÜM MÜDÜR?
Davranışların iç ve dış etkilerle tekrarlanması sonucu hep aynı biçimde gerçekleşen şartlanmış davranışlara sahip oluruz ki bunun adı alışkanlıktır. Alışkanlıklar beyin faaliyetlerini rutinleştirir, nöronları öldürür, beyin gücünü zayıflatır.Alışkanlıklar iyi ve kötü olarak kategorize edilse de beyin için fark etmez. Nöronları yenilemek için; beyni şaşırtmak, alışkanlıkları değiştirmek gerekir.
Ataletinden midir yoksa değişimden korktuğundan mı insan, bir zorunluluk olmadan alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemiyor. Montaigne bununla ilgili " Alışkanlık, insanın ikinci huyudur." demiştir. Diğer bir deyişle huylu, huyundan vazgeçemiyor maalesef.
Peki, nasıl kurtuluruz alışkanlıklarımızdan? Epiktetos' un söylediği gibi; "Alışkanlıklara, zıt alışkanlıklarla hakim olarak mı?" Yoksa ne yapıp edip iyi bir alışkanlık edinerek mi? Beyin için fark etmeyen iyi-kötü alışkanlıklar( çünkü ikisinde de şartlanma vardır) insan bedeni ve davranışları açısından önem taşırlar. Bedene zararlı alışkanlıklar sadece bireye zarar verirken, davranışları etkileyen alışkanlıklar topluma da zarar verirler aynı zamanda. En tehlikeli olan da bu alışkanlıklara, toplumun zamanla alışması ve hiç aldırmaz olmasıdır. Sonuç: Tepkisiz toplum.
Değişimden kaçanlar, alışkanlığından vazgeçme cesareti gösteremeyenler için Şili' li şair Pablo Neruda' nın " Ağır Ölüm" şiiri bu konuda yazılmış en güzel şiirdir bence. İşte! o şiirden birkaç mısra:
"
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
............
Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar.
.............
Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına."
Çeviren: İsmail Aksoy
Kendimizden değil, alışkanlıklarımızdan vazgeçerek mutluluğun kapısından girmek, ağır ağır ölmekten kaçınmak için denemeye değmez mi? Bence değer.
Ataletinden midir yoksa değişimden korktuğundan mı insan, bir zorunluluk olmadan alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemiyor. Montaigne bununla ilgili " Alışkanlık, insanın ikinci huyudur." demiştir. Diğer bir deyişle huylu, huyundan vazgeçemiyor maalesef.
Peki, nasıl kurtuluruz alışkanlıklarımızdan? Epiktetos' un söylediği gibi; "Alışkanlıklara, zıt alışkanlıklarla hakim olarak mı?" Yoksa ne yapıp edip iyi bir alışkanlık edinerek mi? Beyin için fark etmeyen iyi-kötü alışkanlıklar( çünkü ikisinde de şartlanma vardır) insan bedeni ve davranışları açısından önem taşırlar. Bedene zararlı alışkanlıklar sadece bireye zarar verirken, davranışları etkileyen alışkanlıklar topluma da zarar verirler aynı zamanda. En tehlikeli olan da bu alışkanlıklara, toplumun zamanla alışması ve hiç aldırmaz olmasıdır. Sonuç: Tepkisiz toplum.
Değişimden kaçanlar, alışkanlığından vazgeçme cesareti gösteremeyenler için Şili' li şair Pablo Neruda' nın " Ağır Ölüm" şiiri bu konuda yazılmış en güzel şiirdir bence. İşte! o şiirden birkaç mısra:
"
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
............
Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
gönlünde incelik barındırmayanlar.
.............
Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına."
Çeviren: İsmail Aksoy
Kendimizden değil, alışkanlıklarımızdan vazgeçerek mutluluğun kapısından girmek, ağır ağır ölmekten kaçınmak için denemeye değmez mi? Bence değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder