20 Kasım 2012 Salı




ÖZGÜVEN

Özgüven konusunda hepimiz aynı potansiyelle doğarız. Bunu kinetik enerjiye dönüştürmek için kişilik gelişimine katkıda bulunan genetik faktörlerin yanı sıra aile, çevre ve eğitime ihtiyacımız vardır.

Doğumdan itibaren sırasıyla aile, okul ve  çevredekilerin yorumlarını alır, depolarız. Hepsi olumsuz görüş belirtir, eleştiri yaparsa, başarısızlıklarımızı ve hatalarımızı yüzümüze vururlarsa o zaman yetersizlik duygusuna kapılırız ve bu düşünce ve alışkanlıklarımız beynimizde yer eder.Sonunda en ufak bir başarısızlıkta dengemiz bozulur, en önemsiz eleştiriye bile tahammül edemeyiz. Beynimiz olumsuz tepki göstermeye alışır ki bunu olumluya çevirmek için çok çaba sarf etmemiz gerekir. Çünkü zihnimiz düşünce alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemez. Bütün bu olumsuzluklar kişide özgüven sorunu yaratır. Özgüvenin yeniden kazanılması için; olumlu duygulara paralel olarak, kendimize değer verici düşünceler üretmeli ve bunu alışkanlık haline getirmeliyiz. Kendine değer vermeyen, saygı duymayan kişiye kimse saygı duymaz, değer vermez. Mencius M.Ö 4. yüzyılda bunu şöyle açıklamıştır: " Başkaları tarafından aşağılanabilmesi için, insanın önce kendisini aşağılaması gerekir."

Kendine güven kişisel bir özelliktir ve kişinin kendi değerine, kapasitesine olan sarsılmaz inancıdır. Eğer bu inanç güçlüyse dış etkilerle, eleştirilerle kolay kolay sarsılmaz.Ancak yersiz bir kendine güven, eleştirel bir ortamda yerle bir olur ki bu da kişinin öfkelenmesine neden olur.

Kendine güven duymak eğitimle kazanılan bir özellik olduğundan sosyal ortamlarda bulunmadan, kişilerle yüz yüze görüşme yapmadan güvenlik kazanmak mümkün değildir diyor uzmanlar. Tanımadığınız insanlarla konuşun, yüz yüze görüşmelerden kaçınmayın ki özgüveniniz gelişsin.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder