1 Ekim 2012 Pazartesi





KORKULAN  ÜTOPYA (DİSTOPYA)   GERÇEKLEŞİYOR MU?



 Üzerinde yaşadığımız gezegen eskidikçe,insanlar yenileniyor,teknoloji takip edilemeyecek bir hızla değişiyor,ilerliyor. Bu değişim ve ilerleme bireyselleşen insanı ve yaşadığı toplumu her yönüyle etkiliyor.  Etkinin olumlu mu,olumsuz mu olacağını öngörmek zor olsa da yozlaşan toplumsal ilişkileri, giderek yalnızlaşan bireyleri,en son teknolojinin kullanımı ile yaygınlaşan sosyal medyanın işlevselliği sonucu parçalanan,dağılan aileleri gözlemledikçe  bu durumun pek de insanın hayrına olmadığını söyleyebiliriz.

Gerçekte var olmayan,ama gelecekte olabileceği düşünülen devlet ve toplum tasarımı olarak tanımlanabilecek ÜTOPYA hayal olmaktan çıkıyor mu?Gerçekleşmesi istenen olumlu ütopyaların merkezinde insan varken, gerçekleşmesinden korkulan ütopyaların (korku ütopyaları) merkezinde ise bilim vardır. HUXLEY'in "Yeni Dünyası"nda teknoloji toplumsal ilişkileri düzenleyen tek güçtür. Bu dünyada aileye yer yoktur;evlilik ayıptır ve bütün çocuklar yapay üreme yollarıyla dünyaya gelirler.
Tamamen bilimin denetimi altında bulunan bu yeni dünyada insana ait var olan ne varsa (duygu,düşünce ve sevgiye) yer yoktur. Bu yeni dünyada  bir nevi robot insan modeli yetiştirilir. Bu dünyada "dün"yoktur,yalnızca "şimdi"vardır. Dünümüzün olmadığını düşünebiliyor musunuz? Geçmişte yaşadığımız acı, tatlı, güzel, çirkin ne varsa, aslında olmadığını. Bu, belleğini yitirmek gibi bir şey değil mi? Belleğini yitiren kişi, kim olduğunu, nereye ait olduğunu nasıl bilebilir ki?
 
G.ORWEL'in 1984 ütopyasındaki "Ağabey seni gözetliyor"mottosu,günümüzde "Biri bizi gözetliyor"a dönüşmedi mi? Uydular, İnternet ve Sosyal Medya aracılığıyla özel yaşamın gizliliği diye bir şey kaldı mı? Kalmadı. Yakın gelecekte, kitapta sözü edilen Düşünce Polislerinin de olabileceği ihtimalini gözardı etmemek gerek. Yaşlı gezegenimize "yeni dünya" ismi ne de yakışır! Yaşlı bir vücuda, genç bir yüzün yakıştığı kadar.
                               
                       
Fransız filozof Henri BERGSON,ileri görüşlü davranarak ruhun teknolojik ilerleme ile birlikte mekanikleşebileceği ve bu durumun sosyal varlıklar olarak gelişimimizi etkileyebileceği konusunda uyarıda bulunmuştur. (Bu konu, Ruhbilimcileri ve toplumbilimcileri ilgilendiriyor. Onlar bir hal çaresi bulurlar elbet.)

Sözün kısası,teknolojik gelişmelerin ve bilimin  hayatımızı kontrol etmesine izin  vermeli miyiz yoksa teknolojiyi, bilimsel gelişmeleri biz mi kontrol altında tutmalıyız, insan olduğumuzu unutmadan. Bu sorunun doğru cevabı, galiba "zaman" da saklı. Bekleyip göreceğiz.
         
                    
    
                    .
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder