17 Ekim 2012 Çarşamba




GERÇEK   MUTLULUK  VAR  MIDIR ?

İnsan ,yaşamı süresince hep mutlu olmayı hayal eder, mutluluğu yakalamak  için birilerinin ya da bir şeylerin peşinden koşar durur. Yakaladığını sananlar mutlu olurlar mı bilinmez ama yakalayamayanlar mutluluğu aramaya ve peşinden  koşturmaya devam ederler.

Mutluluk, göreceli ve öznel olsa da; özünde insanın bütün özlemlerine eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılabilmesini  sağlayan bir kıvanç durumudur. Bu cümleden hareketle, mutluluk, insan varoluşunun temel direği gibi görünmekte, hayatı anlamlı kılmaktadır..Özlemine ulaşan insan kendini başarılı ve bütün hisseder. Her insanın özlemi farklı olduğundan mutluluk durumu da kişiden kişiye değişiklik gösterir. Bazıları ise, hiçbir şeyden mutlu olmazlar ki bunlar, kronik mutsuzluk sendromuna yakalanmışlardır, iflah olmazlar.

Mutluluğu aramak sadece günümüz insanının  değil, felsefenin ortaya çıktığı M.Ö 600' lü yıllardan itibaren filozofların da önemli uğraşısı olmuş: Gerçek mutluluğun ne olduğu ve bunun nasıl elde edileceği sorusuna cevap aramışlar. Bunun sonucunda dört farklı görüş ortaya çıkmış.

Bunlardan ilki: Fıçı filozofları diye adlandırılan Kinikler, gerçek mutluluğun maddi olanaklar ve sağlıklı olmaktan geçmediğini ,gerçek mutluluğun bunların bağımlılığından kurtulmakla elde edileceğini savunmuşlar. Sağlıklı olmaya kafa yormayın, acı ve ölümü dert etmeyin, başkalarının acılarıyla da ilgilenmeyin mutlu olun. Günümüzde  " kinik" sözcüğü başkalarının dertlerini umursamamak anlamında kullanılmaktadır.

İkincisi: Yunanca sütunlu yol anlamına gelen Stoacılar, ruh ile madde arasında bir fark olmadığını, insanın  kaderine boyun eğmeyi öğrenmesi gerektiğini, hastalık ve ölümün doğanın müdahale edilemeyen yanları olduğunu ve kaderden şikayet etmenin bir işe yaramayacağını söylerler. Seneca' nın "İnsan, insan için kutsaldır." söylemi hümanizmin mottosu olmuştur.Kısacası kaderini kabullen, mutlu ol.

Üçüncüsü: Bahçe filozofları denilen Epikurosçular, "En üstün iyilik hazdır" ve "en büyük kötülük acıdır" diyerek her türlü acıdan uzak durularak mutlu olunacağını savunmuşlardır. Epikuros' tan sonra amaç, "bu anı yaşa" ya dönüşmüştür.

Dördüncüsü: Yeni Platonculuk ise, insanı ruh ve beden olarak birbirinden ayırmış, karanlığın aslında olmadığını,yalnızca ışığın yokluğu olduğunu(varolmayış), varolan tek şeyin "Tanrı ya da Bir" olduğunu savunarak Hristiyan Tanrı Bilimine önemli etkilerde bulunmuştur.Varolan tek şeye; Tanrı 'ya inanarak mutluluğun gerçekleşebileceğini savunmuşlardır.

Anlaşılacağı üzere,filozoflar bile gerçek mutluluğun ne olduğu ve ona nasıl ulaşılacağı konusunda hem fikir değildirler. Öyleyse mutlanmak için kendi mutluluğunuzun resmini çizebilir, tablonuzu gönül duvarınıza asabilir, bu tabloya bakarak hayatın dört mevsim gibi yaşandığının, her mevsimin değişik güzellikleri olduğunun farkına varabilirsiniz.Mutluluk da bu değil midir?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder