21 Ekim 2025 Salı

 


GÖKYÜZÜNDE NEHİRLER VAR




Her şey tek bir yağmur damlası ile başlıyor. Bu yağmur damlası, önce, M.Ö 7. yüzyılda Asurluların son kralı Asurbanipal'ın başına düşüyor. Hem de kendisinin kurduğu ve geliştirdiği Dünya'nın ilk kütüphanesi olarak kabul edilen Ninova kütüphanesinin kapısında. Sonra, suyun ezelden ebede değişmeyen döngüsüyle yine  tek bir su damlası bu kez katı formunda bir kar tanesi olarak 19. yüzyılın ortalarında pis kokan, adeta Londra'nın çöplüğü haline dönüşen Thames Nehri'nin kıyısında yoksul bir kadının çamurlar içinde doğan bebeğinin diline düşüp eriyor. Çamur ve pis koku içerisinde doğan bebeğe oracıkta uygun bir isim olarak "Lağımlar ve Gecekondular Kralı Arthur" adı veriliyor. Yıl 1840'tır. Arthur'un parlak bir hafızasının olduğu daha çocukluk yıllarında anlaşılacaktır. 

Yıl 2014. Dicle Nehri kıyısında Hasankeyf yakınlarında dokuz yaşında bir kız çocuğu olan Narin'in Musul Laleş Vadisi'nden getirilen kutsal suyla vaftiz töreni yapılmaktadır. Çünkü Narin bir Ezidi'dir. Vaftiz töreni yarım kalınca Narin'in Laleş Vadisi'ne götürülüp orada törenin yapılması kararlaştırılır. Hasankeyf'ten Laleş Vadisi'ne yapılan yolculuk zor ve tehlikelidir. Bu zorlu yolculuk esnasında yazar herkes tarafından yanlış anlaşılan ve şeytana tapanlar olarak bilinen Ezidiler hakkında geniş bilgiler verir. Fırat ve Dicle nehirlerinin oluşumunun efsanesi ve tarihi öneminin yanı sıra, Dünya iklim krizine ve kullanılabilir temiz içme suyunun gittikçe azaldığına dikkat çeker. Bunu da Züleyha'nın mesleği dolayısıyla çok güzel anlatır...

Yıl 2018. Londra. Thames nehri üzerinde bulunan üç binden fazla yüzen evlerden birini kiralayan Hidrolog (Su bilimcisi) Züleyha, teknesine yerleşir. Züleyha "Suyun hafızası var mı?" hipotezi üzerine çalışmalar yürüten bir akademisyendir. Son zamanlarda konuyla ilgili birçok araştırma yapıldığını da bu sayede öğrenmiş oldum. Kitabı bitirdiğimde suyun hafızasının olduğuna inanmaya çok yaklaştım diyebilirim. :)

Kitabın arka kapak yazısında şöyle yazıyor:

"Su hatırlar. Unutan insandır."

Tek bir su damlasıyla birbirine bağlanan kayıp bir şiirin, iki büyük nehrin ve üç olağanüstü hayatın hikayesi.

Okurken hiç bitmesin dediğim kitaplardan biri oldu. Kitapseverlere tavsiye ederim naçizane...

Not: Ön kitap kapağının yarım yapılmasını beğenmedim. Okurken kitapla bütünlük sağlamıyor, yarım olduğu ve ince karton kullanıldığı için sürekli katlanıyor. Bu haliyle odaklanmayı güçleştiriyor. Kapak tasarımcısının bunu düşünmesi gerekirdi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder