6 Aralık 2017 Çarşamba





SİNESTEZİK ÜNLÜLER


Color Study, Squares with Concentric Circles, 1913
(wassilykandinsky.net)


Birçoğunuz gibi ben de "sinestezi" kavramıyla ilk kez Adam Fawer'in "EMPATİ" romanında karşılaştım. Adam Fawer bu ünlü romanında, sinestezik özellikleri olan çocukların güçlerinin farkında olmaları durumunda neler başarabileceklerini anlatır. Bu çocuklar, sinestezik ve empatik özellikleri birleşince, toplum tarafından deli olarak da tanınabilirler, deha da. Önemli olan, çocukların bu özelliklerini nasıl kullanabileceklerini öğrenmeleridir.

Kavram ilgimi çekti ve konuyla ilgili yazılan kitapları okumaya başladım. Okudukça gördüm ki, ben kavramla yeni tanışmıştım ama sinestezinin tanımlanması çok eskilere dayanıyormuş. Şöyleki: "Sinestezi (1895'te Fleurnoy, 1930'da Vernon, 1975'te Marks, 1989'da Cytowic ve 1990'da Vorta tarafından tanımlanmış olan ve) bir duyusal uyaranın bir diğerinin duyusunu çağrıştırdığı durumdur." diye tanımlanmış.

Sinestezi Nedir?

"Sinestezi, algılamada duyuların birleşmesi anlamına gelir. Sinestezikler gerçeği, farklı duyusal algılamaları birbiriyle karıştırarak görür. Kimi için 'E' harfi yeşildir örneğin. Bazısına göre 'R' nin tiz bir sesi vardır ya da '5' rakamı sarı renktir ve 'Fa' notası çikolata tadındadır. Bazı araştırmacılar tarafından 'hastalık' olarak kabul edilen Sinestezi, bazılarına göre mucize, hatta mistik bir insan yeteneğidir. İşin ilginç yanı, sinestezikler çoğu zaman farklılıklarının farkında bile değildir." *

Jeffrey Moore'nin kaleme aldığı "Sinestezya" kitabı, sinestezik Noel Burun'un yetişkinlik döneminde tuttuğu günlüklere dayanmakta. Bu günlüklerden alıntılanan bir kısım ilk olarak 1993 yılında yayımlanmış ve pek çok bilim adamının makul ve ayırt edici övgüleri sayesinde yaygın kabul görmüş.

Noel Burun'un (NB) durumunda sesli uyaranlar zihinde kuvvetli renk algılarını tetikler; NB tıpkı Vladimir Nabokov ve pek çok diğer kişi gibi harfleri de renkli olarak algılar. Kuzey Amerika'da sinesteziklerin %80'i kadın, %25'i ise solaktır. (NB'de solaktır). Liserjik asit dietilamid (LSD) ya da meskalin gibi halüsinojen maddeler kullanan kişiler de sinestezik belirtiler göstermektedir.

Kitabın 11.sayfasında; Liszt, Rimsky-Korsakov ve Scriabin sinestezikti, hatta Baudelaire, Rimbaud ve Proust da! diye yazarken dip notta şöyle bir düzeltme var: "Proust'un sinestezik olduğunu belirten herhangi bir kanıt yok, hatta ondan bahsettiğimi de hatırlamıyorum (Bu sözcük, NB'nin günlüğünden yanlış okunmuş olmalı). Her halükarda Fransız besteci Oliver Messiaen, (belki) Rus film yapımcısı Sergei Eistenstein ve Japon şair Bashö'nün yanı sıra iki ressamı, Kandinsky ve Hockney'i de listeye ekleyebiliriz. Elbette ki iki ayrı sinestezik aynı ses renklerini görmez. Örneğin Fa Majör Rimsky Korsakov için yeşildi, Scriabin içinse mor. (Scriabin Prometheus'unun notaları çok renkli ışıkların birleşmesinden oluşuyordu.) 

'Une saison en enfer, Delires II: Alchimle du Verbe' adlı eserinde, 'Sesli harflerin renklerini keşfettim!' - A siyah, E beyaz, I kırmızı, O mavi, U yeşil - ve sessiz harfin şekli ve hareketiyle ilgili kurallar oluşturdum." diyen Rimbaud'nun sinestezisi esrar ve apsentle keskinleşiyordu.

Baudelaire ise Çoklukta Birlik adlı şiirinde sinestezisinden şu şekilde bahseder: 
"Bir derin, bir karanlık birlik içinde
 Aydınlık kadar sonsuz, gece kadar geniş
 Uzaktan söyleşen uzun yankılar gibi
 Renkler, sesler, kokular karışır birbirine."
Kötülük Çiçekleri'ndeyse, asla unutulmayacak o sözleri söyler: 'Bin yaşında bir adamdan daha fazla anıya sahibim.'

Fizikçi Richard Feynman da şöyle söylemişti: 'Denklemlerdeki rakamları renkli görüyorum ve bunun nedenini bilmiyorum. Konuşurken Jahke ve Emde'nin kitaplarındaki Bessel fonksiyonlarının karmakarışık resimlerini görüyorum; güneş yanığı renkte j'ler, mor-mavi karışımı n'ler ve koyu kahverengi x'ler havada uçuşuyor. Bütün bunların öğrencilere nasıl göründüğünü merak ediyorum.' **

Sinesteziklerin çoğu ortalamanın üzerinde uzamsal hafızaya sahiptir ve tipik bir özellik olarak konuşma, düz yazı, film repliği, v.b. şeyleri aynen hatırlayabilirler.


Sonuç olarak; ister hastalık kabul edilsin, ister mucize, isterse de mistik bir insan yeteneği kim zihninde sürekli "renk çarkı"yla yaşamak ister ki? Hele de unutmayı imkansızlaştıran güçlü bir hafızaya eşlik ediyorsa bu renkli çark. Unutmak iyidir bazen, insanın ruhunu iyileştirir...Tabii bu benim yorumum. Yukarıda adlarını yazdığım ünlüler sinestezik olmasalardı böylesine yaratıcı olabilirler miydi diye düşünmeden edemiyor insan çünkü.

Bir kitap okursunuz bilmediğiniz, tanımadığınız başka bir aleme götürür sizi. O başka alemin karanlık dehlizlerinde kaybolduğunuzu sanırsınız ama kaybolmazsınız; çünkü okuduklarınız size yol gösterir, göstermekle kalmaz yolunuzu aydınlatır. Ve siz yaşadığınız bu aydınlanmayla dehlizden çıkmayı başarırsınız. İşte okuduğum "Sinestezya" böyle bir kitap oldu benim için; çok şey öğrendim...

Not: Yaptığım araştırmada Nikola Tesla, Johann Van Goethe, Amy Beach ve daha birçok ünlünün sinestezik olduğunu öğrendim ama romanda bu isimlerden söz edilmediği için yazmadım.

Kaynak:

* Kitap arka kapak yazısından.

** Jeffrey Moore - Sinestezya (Dr.Vorta'nın Notu, not: 2-4-5)



2 yorum:

  1. Çok etkileyici ve ilginç bir paylaşım; bir solukta okudum. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ben de sizin yazılarınızı keyifle okuyorum.

      Sil