29 Kasım 2017 Çarşamba




AHMED-İ HANİ VE MEM Ü ZİN




Sevdiklerime bir hediye almam gerektiğinde, kitap alırım genellikle. Çok sevdiğim biriyse hediye vereceğim kişi, yazarından imzalı bir kitabı armağan ederim kendisine. Çünkü bana böyle bir armağan verildiğinde çok mutlu olurum. Özel olmayan bir gün, çok özel bir kitap armağan edildi bana, arasanız da bulamayacağınız cinsten. Adı: Mem ü Zin. Kültür ve Turizm Bakanlığı yayımı ve 2010 yılında yapılan ilk baskısından.




Kitap, pek tanınmayan veya tanınmamazlıktan gelinen Kürt Şair Ahmed-i Hani'nin Mem ü Zin mesnevisinin, İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesinde bulunan bir el yazması nüshasından yararlanılarak hazırlanmış. Metin oluşturulurken Rodenko'nun yayınıyla mukayese de yapılmış. "Türkiye'de ve yurt dışında bulunan kütüphanelerde pek çok yazma nüshası bulunan 'Mem ü Zin', 1968 yılında yeni harflerle Türkçeye çevrilerek yayımlandığında yasakçı zihniyetin bir sonucu olarak uzun süre yargılanmıştır. İnsanlığın eriştiği ortak akıl ve yetkinlik, artık tarihe mal olmuş yapıtların yargılanmasının, evrensel ve çoğulcu demokrasi ve uygar bir birliktelik bilincine uymadığını göstermektedir." *

Kadim medeniyetlerin beşiği Anadolu toprakları, zengin kültür ve sanat değerlerinin yaratılmasına ortam hazırlamış bereketli topraklardır. Uzun yıllar aynı kaderi paylaşmış çeşitli Anadolu halkı birlikte yaşamış ve bu birliktelikten farklı kültür ürünleri doğmuştur. Bu ürünler, soframızın, folklorumuzun, müziğimizin, yaşam tarzımızın zenginliğine, çok renkliliğine neden olmuştur. Bu zenginlik, bireysel değil toplumsaldır ve buna hepimiz sevinmeliyiz. Dünyada kaç ülke bizim kadar kültürel zenginliğe sahiptir ki? 

İşte bugünümü, zenginliğimize zenginlik katan kürtçe şiirler yazmış ama asıl şöhretini, eski bir halk hikayesi olan Meme Alan'ı, Mem ü Zin adıyla yeniden yazdığı mesnevisiyle yakalayan bir şair; Ahmed-i Hani'nin yaşam öyküsünü ve onun yazdığı insanın içini dağlayan güzel bir aşk hikayesini yazmaya ayırdım; "Söz akar, sesini bulur." misali. Bulur mu dersiniz?

Ahmed-i Hani Kimdir?

Ahmed-i Hani Hicri 1061 (Miladi 1650-1651) yılında, Doğu Bayazıt'ta doğmuştur. Dedesi İlyas ve babası Rüstem, aslen Hakkari ili Çukurca ilçesi Segundan köyündendir. Ahmed-i Hani'nin babası, Ahmed'in doğumundan birkaç yıl önce Doğubayazıt'a yerleşmiştir.

Asıl adı Ahmed olan şair, mensup olduğu Hani aşiretinin adını mahlas olarak kullanmıştır. Bu iddia ile beraber Hani mahlasının Ahmed-i Hani'nin ailesinin kökeninin dayandığı "Xana Segundan" köy isminden kaynaklı olduğunu yazan araştırmacılar da mevcuttur. 

Şair doğum yılını Mem ü Zin'in 2656. beytinde şu şekilde verir:

Çünkü gaipten koptuğu zaman,
Tarih bin altmış bir idi.

Ahmed-i Hani'nin iyi bir eğitim aldığı, saray katipliği (İshakpaşa Sarayı) yapmasından anlaşılmaktadır. Çünkü, saray katibi olabilmek için, iyi bir yazı eğitimi almak şart idi ve bu yazı eğitimi de ancak medreselerde eğitim görmekle mümkündü. 

Neredeyse bütün hayatını Doğubayazıt'ta geçiren Ahmed-i Hani, ölümüne söylenen Arapça tarih mısrasında, "Tare Xani ila Rabbihi" (Hani Rabbine doğru uçtu) de görüleceği üzere Hicri 1118 (Miladi 1706-1707) yılında vefat etmiştir. Mezarı, İshakpaşa Sarayı yanındadır. 

Şiirlerinden anlaşıldığı üzere, Ahmed-i Hani, dini-tasavvufi şiirler söylemiştir. Bundan da, onun tasavvufi ekollerden birine mensup olduğu anlaşılmaktadır.

Eserleri

Ahmed-i Hani, bir şair olarak, edebi eserler yazmakla beraber, bazı dini kitaplar da yazmıştır. Nubar-i Biçukan, onun çocuklara dini öğretileri aktardığı bir kitaptır. Akide-i İman, Akide-i İslam ve Fi Beyan-i Erkan-ı İslam adlı eserleri de gene dini konularda yazılmış olan eserlerindendir. Kürtçe ilk mevlit de gene Ahmed-i Hani tarafından yazılmıştır.

Ahmed-i Hani'nin yukarıda zikredilen eserlerinden başka bir Divan-ı ve bir de Mem ü Zin adlı mesnevisi vardır. Divan'ın da tasavvuf ağırlıklı fakat lirik şiirleri vardır.


İshakpaşa Sarayı/Doğubayazıt

Mem ü Zin

Ahmed-i Hani, Mem ü Zin adlı mesnevisini yazmaya, kırk yaşında, 1690 yılında başlamış ve 5 yıl sonra, 1695'te tamamlamıştır. Mem ü Zin 2659 beyitlik bir mesnevidir ve aruz vezniyle yazılmıştır.Mesnevi 60 bölümden oluşmaktadır. Başta münacaat bulunmakta, bunu Na't ve Miraciyye takip etmektedir (1-118. beyitler arası). Bundan sonra, Kürt topluluklarının özelliklerinin anlatıldığı beyitler yer almaktadır (118-234. beyitler arası). 235 ile 285. beyitler arasında, şair kitabı yazış sebebini anlatmaktadır. Mesnevinin 286 ile 361. beyitleri arasında, kitabıyla ilgili bilgiler veren ve tevazu gösterip özür dileyen şair, 362. beyitinde hikayeye başlar ve 2376. beyte kadar olayı anlatır. Mesnevinin geri kalan kısmında Hatime yer alır ve bunu dua beyitleri ile beraber hikayeden çıkarılan hikmetlerin işlendiği beyitler takip eder.

Hikaye

Hikaye, Botan Beyi Emir Zeyneddin'in iki kızı üzerine kurgulanmıştır. Bu kızlardan Siti, hikayenin başında Tacdin ile evlenir. Kardeşi Zin, Mem adlı genci sevmekte; Mem de onu sevmektedir. Bu  aşktan haberdar olan Bey'in aklını Bekir(Beko) adlı bir adamı çeler ve Mem ile Zin'in kavuşmasına engel olur. Mem, Bey tarafından zindana atılır. Bir yıl kadar hapis yatar ve bu hapislik süresinde, ruhi olgunluğa ulaşır ve bir süre sonra da ölür. Mem defnedildikten sonra, Zin onun mezarına kapanır ve o da ölür. Bu arada Tacdin, Bekir'i öldürmüştür. İki aşık aynı mezara yan yana gömülür; Bekir de ayak uçlarına gömülür. İki aşık birbirlerine cennette kavuşur; Bekir de, cennet köşkünde onların bekçisidir.


Mem ü Zin'in mezarı / Cizre (Arkadaki mezar ise Bekir'e ait)


Mem ü Zin'e Dair Notlar

- Mem ü Zin, kurgu olarak başka kültürlerden etkilenmemiş bir hikayedir. Bu haliyle hikaye özgün bir nitelik arz etmektedir.

- Mem ü Zin metnini, M. B. Rodenko, 1962 yılında Moskova'da eski harflerle ve Rusça tercümesi ile beraber yayımlamıştır. Rodenko, bu yayınında Rusya'daki kütüphanelerde bulunan 9 yazmasının tenkitli metnini yapmıştır.

- Ahmed-i Hani, bu mesnevisinde, sadece bir aşk hikayesi anlatmayı amaçlamamıştır. O, bir aşk hikayesini bahane ederek ruh yücelmesini anlattığını çeşitli beyitlerinde dile getirmiştir.

- Mem ü Zin, nazım türü ve şekli, kurgulanış ve konuyu ele alış biçimiyle ve ayrıca içerik olarak klasik Şark edebiyatının eserlerinin ortak özelliğini taşıyan, çift kahramanlı bir aşk hikayesi üzerine kurulmuş bir metindir.

-Mem ü Zin'in filmi de yapılmış. Ben filmi izlemedim ama  Mazlum Çimen'in hazırlamış olduğu film müziğini çok beğendim. Arzu ederseniz aşağıdaki linki tıklayarak müziği dinleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=INJ94rs-jJM 



Kaynak
Mem ü Zin - Ahmed-i Hani. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Kültür Eserleri Dizisi - 479)
Hazırlayan: Namık Açıkgöz

* Ertuğrul Günay, Kültür ve Turizm Bakanı (Kitap Önsöz'ünden)

Görseller alıntıdır.




2 yorum:

  1. Merhabalar,
    Okul yıllarıydı Onlarla ilk karşılaşmam,
    Seneler önce,
    Zorunluluktu ders gereği,
    Ama ne başlangıcı,
    Ne de bitimi,
    Asla gereklilik yaratmadı benim için..
    Şöyle ki,Kurmanci Lehçesini ogrenebilmek adına gönül vermeye karar vermiş idim, her şey neticelendiğinde..
    Sebebi şu idi ki,
    Onu, Onun diliyle okuyup, duyup.. anlayabilmeliydim...

    Teşekkür ediyorum emeğinize..
    Selamlar,sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. Kültür Bakanlığı'nın bu kitabı, aynı sayfada Arapça, Kürtçe ve Türkçe olarak üç dilde basılmış harika bir eser. Dolayısıyla dil bilen orijinalinden de okuyabilir. Mesneviden bir beyit;
      "İnsanın kendisi hem karanlıktır, hem ışık,
      İnsan hem yakındır sana, hem uzak."
      Ben teşekkür ederim. Sevgiler.

      Sil