3 Ağustos 2016 Çarşamba




VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR




Paulo Coelho' nun "Veronika Ölmek İstiyor" romanını ikinci kez okudum. Bazı kitaplar vardır, ki yeniden okumak istersiniz. Ya kitabı çok beğenmişsinizdir, zaman geçince unutmuşsunuzdur ve hatırlamak için yeniden okursunuz ya okuduğunuz kitapta kendinizden çok fazla şey bulmuşsunuzdur ve kendinizle yüzleşmek istercesine o kitabı yeniden okursunuz ya da Arthur Schopenhauer' in söylediği gibi; "Kitabın başlangıcı sonunun bilinmesini gerektirirken, son da aynı şekilde başlangıcın bilinmesini gerektirir. Bu durumda ilk okuma ikinci okuyuş sırasında başlangıçla son ya da diğer parçalar arasındaki bağlantıyı kurmak için gereklidir ve asıl okuma ikinci okuma olacaktır." görüşüne katılarak  bir kitabı ikinci kez okumak isteyebilirsiniz elbette.

Hangi gerekçeyle olursa olsun ikinci okumaların tadı bir başka oluyor diyerek kitabın konusuna geçeyim. Veronika, görünüşte her istediğine sahip, 24 yaşında genç ve güzel bir kadındır. Yeterince güzel, renkli bir yaşamı vardır. Her gün başka erkeklerle gezer, dolaşır, zaman geçirir. Ama Veronika mutlu değildir. Yaşamında bazı şeylerin eksikliğini hisseder ve ölmeye karar verir. Bu kararı almasının iki nedeni vardır. Bu nedenlerin birincisi; Veronika' nın hayatında her şeyin çok güzel olmasıdır. Bu güzellik ve mükemmellik hayatını monotonlaştırmıştır. Veronika bu tekdüzelikten çok sıkılmıştır. İkinci neden daha somuttur. Ona göre, dünyada her şey kötüye doğru gitmektedir ve Veronika bu durum karşısında acizdir; değişen ve kötüleşen dünya şartlarına karşı elinden hiçbir şey gelmez çünkü. Bunları düşünerek aşırı dozda uyku ilacı içer ve intihar eder ama kurtarılır. Kurtarıldıktan sonra,  Veronika gözlerini, Ljubliyana' nın ünlü akıl hastanesi Villete' de açar. Dr. İgor Veronika' ya "İntihar denemesinin kalbinde tedavisi mümkün olmayan bir hasara yol açtığını; bu nedenle bir haftalık ömrünün kaldığını söyler."
Veronika bunu öğrendikten sonra, tekrar kendini öldürmeye kalkışır ama yakalanır. Daha sonra da  durumunu kabullenir. 
Gerçekte Veronika' nın kalbi sapasağlamdır ve kendisi de sağlıklıdır. Dr. İgor, üzerinde çalıştığı  tezini Villete' ye yatırılan Veronika üzerinde denemeye karar vermiştir sadece. Dr. İgor' un tezine göre, insana, kendini öldürmek isteyen bir insana yaşama bilinci ölüm bilinciyle aktarılır. Yani kendini öldürmek istemiş ve başarısız olmuş birine, birkaç günlük ömrü kaldığı söylenirse, o kişi fazladan yaşadığı her günü bir "mucize" olarak görecek ve ona göre yaşayacaktır. Veronika da Dr. İgor'u yanıltmaz ve yaşadığı her günü mucize olarak görmeye ve yaşamaya başlar.

Villete' de kaldığı sürece çeşitli insanlarla, çeşitli dünyalarla tanışan Veronika, yabancısı olduğu yeni duyguları keşfeder: Kin, korku, aşk, hatta cinsellik. Ayrıca daha önceden bilmediği, tanımadığı başka başka Veronikaları keşfeder içinde. Bu çok hoşuna gider.  Eduard adında, şifa bulmaz bir şizofrene aşık olur. Yıllardır hastanede yatan ve neredeyse hiç kimseyle iletişim kurmayan Eduard da  önce Veronika' nın çaldığı piyanodan yükselen melodilerle, daha sonra yakın temasla Veronika' yla iletişime geçer. 

Veronika ölümü beklerken, çevresindeki insanları gözlemlerken varoluşunun her dakikasının yaşamla ölüm arasında bir seçim olduğunun farkına varır. Ve ömrünün son günlerini istediği gibi yaşayabilmek, Ljubliyana sokaklarında özgürce dolaşabilmek için Eduard ile birlikte hastaneden kaçarlar. Tabii ki,  Dr. İgor' un göz yummasıyla gerçekleşir bu kaçış.

Delilik üzerine yazılmış ve okuduğum en güzel kitaplardan biridir Veronika' nın öyküsü. Sonunu merak ediyorsanız, romanı okumalısınız. Ha, bir de kitap filme aktarılmış. Filmi izledim ama asla kitabın tadını vermiyor, belirtmeliyim. 

Kitabın arka kapak yazısında şöyle yazıyor:  "Paulo Coelho, bu yeni kitabında, çağımız insanını rahat bırakmayan delilik olgusunu işliyor; toplumun normal kabul ettiği kalıpların dışına düşen insanları anlatıyor. 
Veronika Ölmek İstiyor, farklı düşünceleri yüzünden sık sık başka insanların önyargılarını göğüslemek zorunda kalanlar için değişik bir yaşam tarzı bulma ihtiyacını irdelerken, insanlığın temel sorunlarından birini içeriden bir yaklaşımla ortaya koyuyor." 

Toplum (mahalle) baskısından kurtulmak için "deli" numarası mı yapmalı:" Delidir, ne yapsa yeridir" diye sadece delilere hoşgörü gösteren  bu "akıllı"  dünyada.


  
  
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder