15 Şubat 2016 Pazartesi




ILGAZ KAZANÇAL TEPE TIRMANIŞI (2048 m.)


İlkokul yıllarında öğrendiğim o güzel "Ilgaz Şarkısı" benim için bir şarkıdan çok öteydi; hayallerimi zenginleştiren, çocuk zihnimde Anadolu' nun o en yüce dağını, Ağrı Dağı' ndan üstün kılan şarkının sözleriydi: Yalçın kayalıklar, yüksek tepelerden akan  berrak sular, eteklerinde otlayan sürüler, baharda açan çiçeklerle cennet bağına benzetilen Ilgaz...

O yıllarda, gün gelip Ilgaz Dağı' nın tepelerinden birine tırmanacağımı tahmin edemezdim elbette. Güzel ülkemin hemen hemen dört bir yanını gezmiş biri olarak, Ilgaz' a bir türlü gidememiştim. Ankara Hiking' in sayfasında Ilgaz Kazançal Tepe tırmanışı yapılacağını öğrendiğimde, hiç düşünmeden gitmeye karar verdim, hem de ayağımın tozuyla. Uzun bir süredir yürümemiştim ve bu bir kar yürüyüşü olacaktı. Olsundu, ben zorlukları ve o zorluklarla başa çıkmayı, mücadele etmeyi seviyordum. 

14 Şubat Pazar günü erkenden yola çıktık. Ilgaz' a varmak için 2,5 saatlık bir yolumuz vardı ve havanın erken kararması nedeniyle yürüyüşe erken başlamalıydık. Büyük otobüsle gitmemizin avantajı rahat bir yolculuk oldu. Çankırı' yı geçip Ilgaz yoluna saptığımızda yükselti arttıkça sis başladı. Öylesine yoğun bir sis vardı ki çevreyi görmek mümkün değildi. Bu nedenle çevrenin güzelliklerinden bahsedemeyeceğim. Ilgaz Milli Park girişinde otobüsten indiğimizde bir metre öteyi zor görüyorduk, sisler içinde sadece çevredeki sesleri duyabiliyorduk. Görsel bir şölenden ziyade, işitsel bir şölen yaşadım bu yürüyüşte diyebilirim. Oteller mevkii, kayak pistlerinin olduğu yer adeta insan kaynıyordu. Tedbirli olmayan araçlar yolda kalmıştı ve grup üyeleri arabaları iterek sürücülere yardımcı oldular.Bu kalabalıktan kurtulup bir an önce orman içine girmek ve yürüyüşe başlamak için sabırsızdım. İnsan seslerini şehirde de duyabiliyordum, ama doğanın sesini duyamıyordum. 50 kişilik gruptan yürümek isteyenler ayrılınca karlarla süslü çam ağaçlarının arasından ormana daldık. Kar bir metreyi geçiyordu ve düşe kalka ilerlemeye başladık. Şöyle tarif edeyim; ayağım kara gömülünce, gömülen kısım tam bacak boyu, diğer ayağım havada çok komik bir görüntü oluşturuyordu. Kendimi tek bacak üstünde duran flamingolara benzettiğim için gülmeye başladım. Yardım almadan gömülen yerden çıkmak çok zordu. Yükseldikçe artan yoğun sis ve gökyüzü birleşmiş gibi görünüyordu. Bunu fotoğraflamak zor ama  bana hissettirdiklerini anlatmaya çalışayım. Görüş mesafesi çok düşük olduğu için hiçbir şey gözükmüyordu, bu da bende bir boşluk hissi, bir hiçlik, evrende bir hiç olduğumuz duygusu yarattı. Yani, kısa süreli "doğmadan önce bir hiçtik, ölünce de bir hiç olacağız" duygusu yaşadım. Ve düşündüm ki; Sadece olduğum şu anın sahibiyim, olacağım zamanın bile değil. Sanki bir varız, bir yokuz; hem varız, hem yokuz ikilemi sardı zihnimi... Bunları düşünürken omzumda bir tıpırtıyla kendime geldim: Sis yağıyordu üstüme. Dİrekt ıslatmıyor ama varlığını hissettiriyordu. Sonra çamlardan gelen sesi duydum, dinledim. Çamların üstündeki karların damla damla erirken çıkardıkları bir sesti bu. İnsanı rahatlatan, huzura erdiren en güzel şarkıdan bile daha güzel bir melodi, dinlemesini bilene.

Başta "işitsel şölen" dememin nedenini şimdi anlamışsınızdır sanırım. Çevreyi görememek, insanı seslere ve içine odaklıyor. Bu nedenle bu yürüyüşün benim için farklı bir anlamı oldu, asla unutamayacağım.

Rüzgarın sert estiği bir noktada verilen kısa bir molada, rehberimizin ikram ettiği çay ve kahvenin keyfini yaşamak, dağbaşında kahvemi yudumlamak, hem de kardan yapılmış tahtımda otururken. Daha ne olsun? Zorlu bir kar yürüyüşü sonrası vardığımız Kazançal tepe (2048 metre) bizi rüzgarın selamıyla karşıladı. Selamı aldık, fotoğraflar çekildi ve inişe geçtik. Sorunsuz bir şekilde tamamladığımız yürüyüş sonrası içtiğimiz ezogelin çorbası ve ekmek arası köftenin hiç bu kadar lezzetli olduğunu bilmiyordum. Bir saat dinlendikten sonra eve dönüş yolculuğumuz başladı, güzel bir günü geride bırakmanın keyfiyle...






















5 yorum:

  1. Sahriye Hanım aynı duyguları tekrar yaşatan satırlarınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Sahriye hanım Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Ortaokulda Ilgaz şarkısını flütle çaldığım zaman duyduğum başarı hissini anımsadım satırlarında. Zirveye tırmandın ha! B grubu olduğuna iyice ikna oldum. Gıptayla ve hayranlıkla okudum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ilgaz Dağının 2048 metre rakımlı bir tepesiydi tırmandığım. :) İzmir' e geldiğimde belki birlikte tırmanış yapabiliriz. Sizi de B grubunda görmek istiyorum. :)

      Sil