19 Şubat 2015 Perşembe




"BİZ" İ YİTİRDİK Mİ TAMAMEN?


Eskiden "Biz aşağıda imzası olanlar" diye başlayan metinlere imza atardık; güçlü bir dayanışma ruhu ve ağırlıkla siyasi bir bağlılıkla..."Biz" ve "onlar" dık. Karşı karşıyaydık. "Biz" olabilmemizi, biraz da "onlar"ın varlığına, onlarla dalaşmamıza borçluyduk.
Onlarla ne kadar ayrışırsak, içimizde o kadar dayanışırdık.
"Biz" dediğimiz koza, aslında "onlar" sayesinde vardı; geç anladık.

***

Fakat giderek daralan bir elbiseye dönüştü "Biz" üniforması...
Her üniforma gibi, onun da otoriter bir geçmişi vardı:
Tek ideoloji severdi; tek etnisite, tek mezhep, tek adam, tek yaşam tarzı...
"Biz", bize benzemeyenlerin zorla bize benzetilmeye çalışıldığı bir yontma tezgahına dönüşmüştü. O tezgahta renkler yok ediliyor, farklılıklar gizleniyordu. Toplumu en çok, "Aman bölünmeyelim" diyerek, "Biz" ağılına sürenler bölüyordu.
Zamanla en çok "Biz" diyenlerin, kendi günahlarını, "ortak varlığımız" dedikleri bayrağa, dine, ideolojiye sakladıklarını gördük.
Zorla "biz"leştirilmeye çalıştıkları toplum, o dar üniformaya sığmadı.
Sıkıştırıldıkça attı dikişleri, sigortaları...
"Biz"im 20. yüzyıl, yüksek bir duvarın çöküş gürültüsüyle sona ererken, enkazın altından yara bere içinde "ben"ler çıktı.
Yeni kuşak, "ben"cil oldu:
"I-phone", "I-pad", "I-tunes"...
Kullandıkları aletler bile hep "ben" diye başlıyordu.

***

Yeni yüzyılda, "biz" denilen dar kafesin baskısından bunalanlar, birer ikişer taşındı mahalleden...
Kürtler, Aleviler, eşcinseller, ateistler, vicdani retçiler, "öteki"leştirilenler, "Siz"den değiliz" diyerek açtı bayrağını...
"Ben başkayım" şarkıları dinler olduk, ortak marşlar yerine...
"Biz" ülkesinin nüfusu azaldı. Ancak "anti" seanslarında kalabalıklaşan, terkedilmiş, sıkıcı bir kasabaya dönüştü "Biz", unufak oldu.

***

Bu kez de ortak paydalarımızı yitirmekten şikayetçiyiz.
Cümleten üzerinde uzlaştığımız bir toplumsal sözleşme yok aramızda...
Müşterek anılarımız, ortak kahramanlarımız azaldı; aynı şeylere gülüp üzülmüyoruz. Birimizin kederi, neşelendiriyor bazen diğerlerini...
"Biz" ülkesinin gri gökyüzünün ardından rengarenk bir gökkuşağı çıkmasını bekliyorduk; ancak bugün görünen, farklı tonların birbiriyle dalaştığı, baskın çıkmak için yarıştığı bir renkler bulamacı...
Şimdi soru şu:
"Biz"i yitirdik mi tamamen?
Bunca kamplaştıktan sonra birinci, ikinci, üçüncü tekil şahısları aşıp birinci çoğulla başlayan cümleler kurabilir miyiz?
Aniden zuhur eden bunca farklı "ben"i, yaralı ve öfkeli halde, binbir beklentiyle ortaya çıkıveren "onlar"ı toparlayıp bir "biz" ortaklığı yaratabilir miyiz?
Renklerimizi soldurmadan, "ben"i, "biz" uğruna harcamadan, hepimizi kapsayacak bir geniş çatı kurabilir miyiz?
O çatının altında toplanabilir miyiz? 
"Hepiniz birbirinize benzeyeceksiniz" diye tutturan eski "Biz"e inat, farklılıklarımızla bir arada olabilir miyiz? 
Yeni, demokratik, özgürlükçü, bir "Biz" kurabilir miyiz?

.....................................

Can DÜNDAR (BİZ Kültür Yolcuları - Türkiye' nin yaşayan, solan renklerinin peşinde. DenizKültür Yayınları )




BİZ Kültür Yolcuları 10 Bölümden oluşan bir Belgesel Kitap ve Nebil Özgentürk, Can Dündar ve Coşkun Aral tarafından büyük emek verilerek hazırlanmış.Öyleki, Can Dündar kitap için yazdığı Giriş yazısında şöyle diyor: "Bu kitap ve bu kitabın çıkış noktasını oluşturan belgesel, o dağılan "Biz"in peşine düştü.
3 belgeselci, Ağrı eteklerinden Makedonya boylarına, Cerattepe ormanından Adalar vapuruna, Mezopotamya yaylasından Abdallar coğrafyasına kadar gezdik.
Türkiye' yi Türkiye yapan, kimisi tamamen, kimisi kısmen soldurulan renklerin tozunu aldık, ışığını parlattık." 
Başlıktaki soruyu ise geniş coğrafyada yapılan uzun yolculuklar ve konuşulan onca insandan sonra şöyle cevaplıyor Can Dündar: "Evet, "Biz" denilen o eski duygu, hala yaşıyordu.

Söz konusu kitap kolay temin edilemediğinden, Can Dündar' ın "Biz" le ilgili yazdığı satırları yazmak istedim, akşam haberlerini izledikten sonra... Çünkü, T.B.M.M. de kadına şiddet konusu tartışılırken bile,  vekillerimizin birbirlerine şiddet uygulamalarını   esefle kınayarak izledim TV' de.  Ben iyimser değilim "Biz" konusunda. Haberleri izledikçe de, "Biz" denilen o eski duygunun hala yaşadığına inanasım gelmiyor içimden...








2 yorum:

  1. İyimser olmamakta da haklı çıkmışsın ne yazık ki :( Bu yazının üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmiş ve "BİZ" şimdi daha da paramparça ....

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim. Keşke iyimser olabilsek bu konuda. O zaman paramparça olmazdık.

    YanıtlaSil