6 Şubat 2014 Perşembe




İNCİTME  BENİ


Başlığı okuduğunuzda, arkasından gelebilecek sözcüğün "ne olur" olabileceğini düşündüğünüzü tahmin etmek hiç de zor değil! Birinin ya da birilerinin sizi incitmemesi için yalvarış mahiyetinde söyleyebileceğiniz sözdür " incitme beni". Keşke, birinin herhangi bir davranışı yüzünden üzüntü duymakla, incinmekle,  kırılmakla kalsaydı anlamı. Ama bir diğer anlamı daha var ki, insan onun adını dahi duymak istemiyor. Halk arasında yaygın olarak kullanılan adıyla ve sözlük anlamıyla" incitme beni" yani kanserden söz ediyorum, çağımızın hastalığından. Kimse, yakınlarına, sevdiklerine uğramaz sanır bu hastalığı. Oysa, herkese o kadar yakındır ki. Kansere yakalanan kişi bile konduramaz kendine bu hastalığı. Ama, aynı kişi tedavi süreci başladığında, artık kanıksamış ve kabullenmiştir durumu. Ve amacı; bu hastalıkla mücadele edip, mücadeleden galip çıkmaktır. Mücadeleci ve yılmayan bir ruha sahip olanlar bunu başarırlar da...

Hızla gelişen bilimin dahi açıklayamadığı ya da açıklamakta zorluk çektiği şeyler de vardır. İşte size, anlatacağım olay, tıbbın açıklayamadığı gerçek bir olaydır: Sevgi üzerine bilimsel araştırmalar yapan bir Amerikan Üniversitesinde olağan üstü şeyler keşfedilmiş. Laboratuvarda kanserli hücre yetiştiren araştırmacılar, öğrencileri laboratuvara getirmeye karar vermişler.( A.B.D.' de öğrenciler çoğu zaman kobay olarak kullanılıyormuş.) Araştırmacılar, laboratuvara gelen öğrencileri kutunun etrafına toplamışlar ve kanserli hücrelere " sevgi göndermelerini" istemişler. Öğrenciler söyleneni yapmışlar ve araştırmacılar bu gösteriden sonra kanserli hücrelerin gerilediklerini bilimsel olarak kanıtlamışlar. Ancak bu olguyu açıklayamamışlar. Öğrencilerin sevgi göndermek için ne yaptıklarını da somut olarak söyleyememişler. Ama sonuç tartışmasız ortadaymış: Kanserli hücreler gerilemiş. ( Laurent Gounell-Mutlu Olmak İsteyen Adam )

Felsefi olarak bakıldığında sevgi bir gizemdir ve hala çözülememiştir.Bu gizem çözülememiş bile olsa, sevgiyle bakan gözlerin nelere kadir olabileceğini deneyimlememiş olanınız var mı? Sanırım yoktur. Sevgiyle bakan insanın gözlerinin ışık şaçtığını söyleyen Ahmet Maranki sözlerine şöyle devam eder: "İşte bu yüksek titreşimli enerjiler, enerji kalkanımızı güçlendirir, yani pozitifleştirir. Bu pozitiflik insan hücrelerinin enerjilerini arttırarak huzurlu bir hayata sevk eder."

Dünyadaki her şeyin, varlığın kaynağının "enerji" olduğu düşünülürse, içimizde bulunan potansiyel enerjiyi, kinetik enerjiye dönüştürmek için gözleriniz hep sevgiyle baksın! Baksın ki, gözleriniz ışık saçsın! Kim bilir, belki de, saçtığınız bu ışıkla farkında olmadan  kanserli bir hastaya yardım etmiş olursunuz... Ve ekliyorum;"sevginin gücü" karşısında hiç bir kuvvet , güç duramaz.  Çünkü sevgi, her zaman galip gelendir ve asla yenilmez...



Not: Sevgili Ahmet, yakalandığın hastalığı, mücadeleci ruhunla yeneceğine hiç şüphem yok. Buna inandığını biliyorum. İnanıyorum ki, bu hastalığın seni incitmesine izin vermeyeceksin. Unutma! Bana söz verdin: İyileşeceksin ve birlikte dağlarda, yaylalarda yürüyeceğiz. Hem o zaman bahar da gelmiş olur... Ve yine inanıyorum ki, bu yazımı okuyacak olan dünyanın dört bir yanındaki okuyucular sana" sevgilerini" gönderecekler, enerjiye dönüştürerek. Sen de bunu hissedeceksin ve iyileşeceksin...




1 yorum:

  1. Ahmet, belki sen farkında bile değildin seni bu denli seven bu kadar çok kişi olduğunun..Bu kadar sevgi gönderimi ile iyileşmemek ise, olmaz artık, değil mi ya? :) Sevgilerimle, Meriç

    YanıtlaSil