27 Şubat 2025 Perşembe

 



KAPADOKYA'NIN İNCİSİ; ÇAVUŞİN KÖYÜ



22 Şubat 2025 günü, tur otobüsüyle Ürgüp'e doğru yola çıktık. Ürgüp'te ilk durağımız ve yürüyüşe başlayacağımız nokta Çavuşin köyü idi. Çavuşin, Göreme-Avanos yolu üzerinde bulunan Kapadokya'nın turistik ve şirin bir köyü. Adını verdiği Çavuşin vadisi peribacalarının yoğun olduğu bir bölge. Tarihi 1. yüzyıla kadar uzanan köy, Roma askerlerinin saldırılarından kaçan Hristiyan keşişlerin yaşadığı yerdir. Saldırılardan korunmak için kayalar oyularak (kayalar tüften oluştuğu için yumuşak ve kolay işlenebilir) kayaların içine yaşam alanları oluşturulmuştur. Günümüzde bu yaşam alanlarındaki tandır, mutfak olarak kullanılan oda, hayvanların barındığı ahırları görmek mümkün. Bizans İmparatoru Konstantin'in Hristiyanlığı kabul etmesinden ve serbest bırakmasından sonra, Hristiyanlık yayılmaya başlamış, Selçukluların bu topraklara gelişiyle birlikte İslamiyet de yaşanmaya ve yayılmaya başlamıştır.

Kudüs'ten Hatay'a, oradan da Kapadokya bölgesine gelen ve yerleşen Hristiyanlar burada kilise, şapel ve manastırlar  yapmışlardır. Köy meydanında inip köyü gezmeye başlayınca tarihi yapıları, kayadan oyma evleri ve kiliseleri gördüğümde oldukça etkilendim. Köyün atmosferi bile farklıydı sanki...




Hava çok soğuktu. Sıcaklık ise sıfırın altında 9 Dereceydi ve yerde kar vardı. Karlar ise buz tutmuştu. Kapadokya'nın en eski kiliselerinden biri olan Vaftizci Yahya Kilisesi'ne doğru merdivenlerden tırmanmaya başladık. Vaftizci Yahya Kilisesi çeşitli zamanlarda restorasyondan geçmiş. Kilise içinde bulunan freskler, hem tarih hem de sanat açısından büyük değer taşıyor. Hristiyan inancında Vaftizci Yahya, İsa'nın teyzesinin oğlu ve vaftizcisi olan, onun geleceğini müjdeleyen ve MS. 27 yılında tebliğe başlayan kişidir. Yahya'nın öğretisi, insanların günahlarından tövbe ederek kıyamet gününe, Tanrı'nın krallığına hazır hale gelmeye ve Ürdün (Şeria) Nehri'nde vaftiz olmaya çağrılması şeklinde özetlenebilir. İsa Mesih, 30 yaşındayken Vaftizci Yahya tarafından Şeria nehrinde vaftiz edilmiştir.

Kilise içinde gezerken tarihi dokuyu gözlemleyerek zaman yolculuğuna çıktım diyebilirim. Yüksekte bulunan kiliseden hemen hemen kuş bakışı Çavuşin köyüne de selam gönderdim. 

Köyde bulunan Çavuşin Kilisesi ve tarihi evi de gezdikten sonra Çavuşin vadisinde yürümek için iki gruba ayrıldık. Doğa yürüyüşü yapmak üzere hazırlıklarımızı tamamlayıp Zelve Açık Hava Müzesi'ne kadar sürecek inişli çıkışlı, hiç de kolay olmayan 8 kilometrelik etaba başladık.

Yürüyüşü varoluşsal bir deneyime dönüştüren F. Nietzsche, Şen Bilim'de şöyle der: "Sadece kitaplar arasında düşünebilenlerden, aklını kitapların dürtüklemesini bekleyenlerden değiliz biz. Bizim ethosumuz (alışkanlık) açık havada, tercihen yolların bile tefekküre daldığı ıssız dağlarda veya deniz kıyılarında yürüyerek, sekerek, tırmanarak, dans ederek düşünmektir."

Benim ethosum da açık havada, mümkünse dağ ve yaylalarda yürümek, yürürken de düşünmektir. Öyle kapalı spor salonlarında yürüyüş bandında yürümek, koşmak hiç bana göre değildir. Doğada yürümek yaşam tarzımın vazgeçilmezidir...








Not: Fotoğrafların tümü tarafımdan çekilmiştir. İznim olmadan kullanılamaz!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder