AHMED-İ HANİ VE MEM Ü ZİN
Sevdiklerime bir hediye almam gerektiğinde, kitap alırım genellikle. Çok sevdiğim biriyse hediye vereceğim kişi, yazarından imzalı bir kitabı armağan ederim kendisine. Çünkü bana böyle bir armağan verildiğinde çok mutlu olurum. Özel olmayan bir gün, çok özel bir kitap armağan edildi bana, arasanız da bulamayacağınız cinsten. Adı: Mem ü Zin. Kültür ve Turizm Bakanlığı yayını. 2010 yılında yapılan ilk baskısından.
Kitap, pek tanınmayan Kürt Şair Ahmed-i Hani'nin Mem ü Zin mesnevisinin, İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesinde bulunan bir el yazması nüshasından yararlanılarak hazırlanmış. Metin oluşturulurken Rodenko'nun yayınıyla mukayese de yapılmış. "Türkiye'de ve yurt dışında bulunan kütüphanelerde pek çok yazma nüshası bulunan 'Mem ü Zin', 1968 yılında yeni harflerle Türkçeye çevrilerek yayımlandığında yasakçı zihniyetin bir sonucu olarak uzun süre yargılanmıştır. İnsanlığın eriştiği ortak akıl ve yetkinlik, artık tarihe mal olmuş yapıtların yargılanmasının, evrensel ve çoğulcu demokrasi ve uygar bir birliktelik bilincine uymadığını göstermektedir." *
Kadim medeniyetlerin beşiği Anadolu toprakları, zengin kültür ve sanat değerlerinin yaratılmasına ortam hazırlamış bereketli topraklardır. Uzun yıllar aynı kaderi paylaşmış çeşitli Anadolu halkı birlikte yaşamış ve bu birliktelikten farklı kültür ürünleri doğmuştur. Bu ürünler, soframızın, folklorumuzun, müziğimizin, yaşam tarzımızın zenginliğine, çok renkliliğine neden olmuştur. Bu zenginlik, bireysel değil toplumsaldır ve buna hepimiz sevinmeliyiz. Dünyada kaç ülke bizim kadar kültürel zenginliğe sahiptir ki?
İşte, zenginliğimize zenginlik katmış Kürtçe şiirler yazmış ama asıl şöhretini, eski bir halk hikayesi olan Meme Alan'ı, Mem ü Zin adıyla yeniden yazdığı mesnevisiyle yakalamış olan Ahmed-i Hani'nin Mem ü Zin'in hikayesi.
Mem ü Zin
Ahmed-i Hani, Mem ü Zin adlı mesnevisini yazmaya, kırk yaşında, 1690 yılında başlamış ve 5 yıl sonra, 1695'te tamamlamıştır. Mem ü Zin 2659 beyitlik bir mesnevidir ve aruz vezniyle yazılmıştır.Mesnevi 60 bölümden oluşmaktadır. Başta münacaat bulunmakta, bunu Na't ve Miraciyye takip etmektedir (1-118. beyitler arası). Bundan sonra, Kürt topluluklarının özelliklerinin anlatıldığı beyitler yer almaktadır (118-234. beyitler arası). 235 ile 285. beyitler arasında, şair kitabı yazış sebebini anlatmaktadır. Mesnevinin 286 ile 361. beyitleri arasında, kitabıyla ilgili bilgiler veren ve tevazu gösterip özür dileyen şair, 362. beyitinde hikayeye başlar ve 2376. beyte kadar olayı anlatır. Mesnevinin geri kalan kısmında Hatime yer alır ve bunu dua beyitleri ile beraber hikayeden çıkarılan hikmetlerin işlendiği beyitler takip eder.
Hikaye
Hikaye, Botan Beyi Emir Zeyneddin'in iki kızı üzerine kurgulanmıştır. Bu kızlardan Siti, hikayenin başında Tacdin ile evlenir. Kardeşi Zin, Mem adlı genci sevmekte; Mem de onu sevmektedir. Bu aşktan haberdar olan Bey'in aklını Bekir(Beko) adlı bir adamı çeler ve Mem ile Zin'in kavuşmasına engel olur. Mem, Bey tarafından zindana atılır. Bir yıl kadar hapis yatar ve bu hapislik süresinde, ruhi olgunluğa ulaşır ve bir süre sonra da ölür. Mem defnedildikten sonra, Zin onun mezarına kapanır ve o da ölür. Bu arada Tacdin, Bekir'i öldürmüştür. İki aşık aynı mezara yan yana gömülür; Bekir de ayak uçlarına gömülür. İki aşık birbirlerine cennette kavuşur; Bekir de, cennet köşkünde onların bekçisidir.
Kitap, pek tanınmayan Kürt Şair Ahmed-i Hani'nin Mem ü Zin mesnevisinin, İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesinde bulunan bir el yazması nüshasından yararlanılarak hazırlanmış. Metin oluşturulurken Rodenko'nun yayınıyla mukayese de yapılmış. "Türkiye'de ve yurt dışında bulunan kütüphanelerde pek çok yazma nüshası bulunan 'Mem ü Zin', 1968 yılında yeni harflerle Türkçeye çevrilerek yayımlandığında yasakçı zihniyetin bir sonucu olarak uzun süre yargılanmıştır. İnsanlığın eriştiği ortak akıl ve yetkinlik, artık tarihe mal olmuş yapıtların yargılanmasının, evrensel ve çoğulcu demokrasi ve uygar bir birliktelik bilincine uymadığını göstermektedir." *
Kadim medeniyetlerin beşiği Anadolu toprakları, zengin kültür ve sanat değerlerinin yaratılmasına ortam hazırlamış bereketli topraklardır. Uzun yıllar aynı kaderi paylaşmış çeşitli Anadolu halkı birlikte yaşamış ve bu birliktelikten farklı kültür ürünleri doğmuştur. Bu ürünler, soframızın, folklorumuzun, müziğimizin, yaşam tarzımızın zenginliğine, çok renkliliğine neden olmuştur. Bu zenginlik, bireysel değil toplumsaldır ve buna hepimiz sevinmeliyiz. Dünyada kaç ülke bizim kadar kültürel zenginliğe sahiptir ki?
İşte, zenginliğimize zenginlik katmış Kürtçe şiirler yazmış ama asıl şöhretini, eski bir halk hikayesi olan Meme Alan'ı, Mem ü Zin adıyla yeniden yazdığı mesnevisiyle yakalamış olan Ahmed-i Hani'nin Mem ü Zin'in hikayesi.
Mem ü Zin
Ahmed-i Hani, Mem ü Zin adlı mesnevisini yazmaya, kırk yaşında, 1690 yılında başlamış ve 5 yıl sonra, 1695'te tamamlamıştır. Mem ü Zin 2659 beyitlik bir mesnevidir ve aruz vezniyle yazılmıştır.Mesnevi 60 bölümden oluşmaktadır. Başta münacaat bulunmakta, bunu Na't ve Miraciyye takip etmektedir (1-118. beyitler arası). Bundan sonra, Kürt topluluklarının özelliklerinin anlatıldığı beyitler yer almaktadır (118-234. beyitler arası). 235 ile 285. beyitler arasında, şair kitabı yazış sebebini anlatmaktadır. Mesnevinin 286 ile 361. beyitleri arasında, kitabıyla ilgili bilgiler veren ve tevazu gösterip özür dileyen şair, 362. beyitinde hikayeye başlar ve 2376. beyte kadar olayı anlatır. Mesnevinin geri kalan kısmında Hatime yer alır ve bunu dua beyitleri ile beraber hikayeden çıkarılan hikmetlerin işlendiği beyitler takip eder.
Hikaye
Hikaye, Botan Beyi Emir Zeyneddin'in iki kızı üzerine kurgulanmıştır. Bu kızlardan Siti, hikayenin başında Tacdin ile evlenir. Kardeşi Zin, Mem adlı genci sevmekte; Mem de onu sevmektedir. Bu aşktan haberdar olan Bey'in aklını Bekir(Beko) adlı bir adamı çeler ve Mem ile Zin'in kavuşmasına engel olur. Mem, Bey tarafından zindana atılır. Bir yıl kadar hapis yatar ve bu hapislik süresinde, ruhi olgunluğa ulaşır ve bir süre sonra da ölür. Mem defnedildikten sonra, Zin onun mezarına kapanır ve o da ölür. Bu arada Tacdin, Bekir'i öldürmüştür. İki aşık aynı mezara yan yana gömülür; Bekir de ayak uçlarına gömülür. İki aşık birbirlerine cennette kavuşur; Bekir de, cennet köşkünde onların bekçisidir.
Mem ü Zin'e Dair Notlar
- Mem ü Zin, kurgu olarak başka kültürlerden etkilenmemiş bir hikayedir. Bu haliyle hikaye özgün bir nitelik arz etmektedir.
- Mem ü Zin metnini, M. B. Rodenko, 1962 yılında Moskova'da eski harflerle ve Rusça tercümesi ile beraber yayımlamıştır. Rodenko, bu yayınında Rusya'daki kütüphanelerde bulunan 9 yazmasının tenkitli metnini yapmıştır.
- Ahmed-i Hani, bu mesnevisinde, sadece bir aşk hikayesi anlatmayı amaçlamamıştır. O, bir aşk hikayesini bahane ederek ruh yücelmesini anlattığını çeşitli beyitlerinde dile getirmiştir.
- Mem ü Zin, nazım türü ve şekli, kurgulanış ve konuyu ele alış biçimiyle ve ayrıca içerik olarak klasik Şark edebiyatının eserlerinin ortak özelliğini taşıyan, çift kahramanlı bir aşk hikayesi üzerine kurulmuş bir metindir.
-Mem ü Zin'in filmi de yapılmış. Ben filmi izlemedim ama Mazlum Çimen'in hazırlamış olduğu film müziğini çok beğendim. Arzu ederseniz aşağıdaki linki tıklayarak müziği dinleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=INJ94rs-jJM
Kaynak
Mem ü Zin - Ahmed-i Hani. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Kültür Eserleri Dizisi - 479)
Hazırlayan: Namık Açıkgöz
* Ertuğrul Günay, Kültür ve Turizm Bakanı (Kitap Önsöz'ünden)
Mem ü Zin - Ahmed-i Hani. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI (Kültür Eserleri Dizisi - 479)
Hazırlayan: Namık Açıkgöz
* Ertuğrul Günay, Kültür ve Turizm Bakanı (Kitap Önsöz'ünden)
Not: Fotoğrafların tümü tarafımdan çekilmiştir. İznim olmadan kullanılamaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder