AZ BİLİNEN GERÇEKLER
1-"Gel ne olursa olsun gel..." diye başlayan şiir Mevlana'ya değil, Ebu'l Hayr'a aittir.
2-II.Abdülhamid'e atfedilen "Erzurum düşerse Anadolu düşer sözü, Sultan II.Abdülhamid'e değil, tarihi kayıtlara göre Ahmet Muhtar Paşa'ya aittir.
3-Niyazi Olmak deyimi, İttihat ve Terakki Dönemi'ndeki Hürriyet kahramanı Niyazi Bey'in anlaşılmayan bir sebeple öldürülmesinin ardından, şehit sayılıp sayılamayacağına dair tartışmaya ilişkin bir telmihtir. (Telmih: Anlatılmak istenen şeyi söz arasında imalı olarak belli etme, açıkça söylememe.)
4-Horasan (Horasan, güneşin yükseldiği yer demekmiş) Bölgesi'ndeki Buhara'da, Semerkant'ta "Mala Bak" anlamında kullanılan "bakmal", "bahmal" kelimesi zamanla Anadolu'da "bakkal" olmuş.
5-Yemek konan ve taşınabilir olan küçük kaplara, "yemek tası" değil, sefere çıkan dedelerin anısına "sefer tası" denilmiş.
6-Osmanlı padişahları, muhasara edilen kalelere son hücumdan önce yüksekçe bir yere çıkıp askerlerin duyacağı bir şekilde "Üç gün yağma kanundur!" derlerdi. Bu sözün anlamı, kale alındığı takdirde askerin kaledeki mücevherleri, paraları alabileceği, kadınlara istedikleri gibi davranabilecekleri, kendilerine engel olan erkekleri öldürebilecekleriydi. O üç günün sonunda kanun gereği kalede tecavüz edilmemiş kadın kalmazdı. O dönemde, düşmanını yenen Avrupalı ve Asyalı tüm ordularda da bu kanun vardı! 1683 yılında yapılan II. Viyana kuşatmasında Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa yağma izni vermediği için Viyana'yı alamadı.
7-Ressam Şevket Dağ, İstanbul'dan gelip Ankara'da sergi açtığında dönemin Cumhurbaşkanı Atatürk, hükümetteki bakanlara resim sergisine gitmelerini söyler. Atatürk, serginin son gününde ikinci kez gittiği sergide tek bir tablo bile satılmadığını görür, bakanların gelip gelmediğini sorar. Hepsinin geldiğini söylerler. Bunun üzerine Atatürk; "Bakanlar bakmışlar ama görememişler, Şevket Bey hepsini Köşk'e alalım, şimdi vaktim yok, orada uzun uzun inceleyeyim" der. Sergideki tabloların bir tanesini kendi parasıyla, geri kalanları devlet bütçesinden satın alır.
Atatürk'teki inceliğe ve zarafete bakar mısınız? Sanatçı kendisini borçlu, mahcup hissetmesin diye, şimdi zamanının olmadığını, sonra uzun uzun inceleyeceğini söylemiş. Çok büyüksün ATAM...
8-Kurtuluş Savaşı'nda Hindistan Müslümanları (Bugünkü Pakistanlılar. Pakistan o zamanlar Hindistan'dan ayrılmamıştı), bin lira toplayıp, savaşta harcansın diye göndermişler Anadolu'ya. Bu para makbuz karşılığında alınıp paranın bir kısmı savaşta harcanmış. Geriye kalan para saklanmış ve Cumhuriyet kurulduktan sonra Cumhurbaşkanı tarafından bir banka kursun diye Celal Bayar'a verilmiş. Böylece, Türkiye İş Bankası kurulmuş.
9-Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya" adlı romanında Fordlandia adlı hayali bir ülke vardır. Bu ütopik ülkede insanlar "Ford bağışlasın, Ford cezanı versin, Ford yardımcın olsun" türünden sözler söylerler. Meğer Fordlandia diye bir yer gerçekten varmış Brezilya'da. Hikayesi şöyle: Henry Ford lastik üretmek için kauçuk ağacı yetiştirmek ve Detroit'tekine benzer büyük bir araba fabrikası kurmak, Brezilyalıların ucuz iş gücünden yararlanmak amacıyla Brezilya'da bulunan yağmur ormanlarından büyük bir ormanlık alanı satın alıp milyonlarca ağacı kestirmiş. Kesilen ağaçların yerinde AVM dahil, eğlence yerleri ve büyük bir araba fabrikası olan devasa bir kasaba kurdurtmuş. Ancak Brezilyalı işçiler, kapitalist sistemin çarkının işleyişine ayak uyduramamışlar. Dolayısıyla üretim ilerlememiş ve kasaba terk edilmiş.
Konuyla ilgili daha geniş bilgi için linki tıklayınız: https://www.ekoiq.com/bir-surdurulebilirlik-dersi-fordlandia/
10-Eskiden tüm kadınlar sokakta çarşaf ve peçeyle dolaşır, yüzlerini yabancı erkeklere göstermezlerdi. Tek bir istisna vardı; eğer padişah kendileriyle konuşuyorsa yüzlerini açmak zorundaydılar. Bu teamülün yanı sıra bir de yazılı olmayan kuralın bulunduğu söyleniyor kaynaklarda. Bu kural da şu: Eğer bir padişah halktan herhangi bir evli kadının yüzünü görüp onu beğenirse, kadını kocasından boşatıp onu alma hakkı varmış. Bu yazılı olmayan kuralı uygulayan az sayıdaki padişahlardan biri olan II. Selim, şehzadeliği döneminde eşrafın güzelliği ile nam salmış eşleriyle birlikte olmuş. Kendisini padişaha şikayet etmeye çalışan eşrafı ise öldürtmüştü. Bir de Sultan İbrahim'in bir paşanın güzel eşini elinden alma gayreti olmuş.
11-Fuzuli'nin söylediği "İlimsiz şiir temelsiz duvara benzer, gayet itibarsız olur" sözünü bilmeyen şair yoktur sanırım. Ancak Fuzuli'nin gerçek kimliğini az kişi bilir diye düşünüyorum. Kerkük Türkmenlerinden, Bayat Boyu'ndan, Azeri Türkçesiyle şiirler yazmaya başlayan Mehmet adlı şair, kimsenin beğenip de seçmeyeceği bir mahlas olsun diye "Fuzuli" yi seçmiş. Bunu seçmekteki amacı şuymuş: Çoğunluğun kullandığı türden bir mahlas seçerse (Karacaoğlan gibi), ünlü olmazsa şiirlerinin aynı mahlası kullanan ünlü bir şairin şiirlerine katılmasından, eğer ünlü olursa da başkalarının şiirlerinin ona mal edilmesinden endişe duyduğu içinmiş. Fuzuli bu tür tehlikeyi önleyecek türden bir mahlasmış. Ama zaman geçmiş Fuzuli'nin bir oğlu olmuş. O da şiir yazmaya başlayınca, babasına zıtlık olsun diye şiirlerinde Fazli mahlasını kullanmış. Fuzuli'ye karşı Fazli!
12-Üstün Dökmen'in yazdığı "Komşu Köyün Delisi" adlı oyun Ankara Devlet Tiyatrosu'nda 477 defa sahnelenerek bir rekor kırmış.
Kaynak: Yukarıdaki bilgiler, Üstün Dökmen'in Palandöken adlı romanından tarafımdan derlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder