BİR KİTAP; HÜRRİYET YOLU
BİR YAZAR; HOWARD FAST
BİR ŞİİR; H. FAST'IN NAZIM HİKMET'E ŞİİRİ
Bazı kitaplar vardır; ikinci kez okumak istersiniz. Çünkü sizi çok etkilemiştir ve çok şey öğrenmişsinizdir o kitaptan. Her daim, ikinci okumalar daha verimli ve anlamlı olmaktadır. Bir kitabı anlamanın yolu onu iki kere okumaktan geçer diyen ve bu düşüncenin önde gelen savunucusu olan Arthur Schopenhauer'un argümanı kısaca şöyle: " Kitabın başlangıcı, sonunun bilinmesini gerektirirken, son da aynı şekilde başlangıcının bilinmesini gerektirir. Bu durumda ilk okuma, ikinci okuyuş sırasında başlangıçla son ya da diğer parçalar arasındaki bağlantıyı kurmak için gereklidir ve asıl okuma ikinci okuma olacaktır." Schopenhauer'un bu düşüncesine katıldığım için bazı kitapları ikinci kez okurum, hem böylece unuttuklarımı da hatırlarım.
İşte o kitaplardan biri, yaklaşık 40 yıl önce okuduğum 1982 basımı Howard Fast'ın "Hürriyet Yolu" kitabıdır. Kitap, Amerikan İç Savaşı (Kuzey-Güney Savaşı) sonrasında yaşanan kısa bir özgürlük dönemini (dönem sekiz yıl sürer) anlatmaktadır. Bu dönemde kölelik kaldırılmış, feodalizm ağır bir darbe almış ve burjuvazi kendi iktidarını kurarak kapitalizmin yolunu açmıştır. Bundan sonra insanlar renk ve sınıf ayrımına bakılmadan "özgür" yaşayacaklardır. Bu geçiş dönemini müteakip yıllarda burjuvazi iktidarını sağlamlaştırır. Acaba, sağlamlaşan burjuvazi iktidarında, özgürlükler devam edecek midir, yoksa köle tutsaklığının yerini bir başka tutsaklık mı alacaktır? Sorunun cevabını merak ediyorsanız eğer, büyük oranda gerçeklik payı olan hikayeyi ve yazarın o dönemin birkaç zenci devlet adamının(milletvekili, senatör) özelliklerini üstüne yükleyerek yarattığı zenci önderi Gideon Jackson'u tanımak için kitabı okumalısınız.
Hürriyet Yolu kitabına ilişkin birkaç not:
* Yazar kitabını; " Faşizme karşı mücadelede hayatlarını vermiş olan kara ve beyaz sarı ve kızıl derili bacı, kardeş ve arkadaşların anısına" ithaf etmiş.
**Yazarın bildirdiğine göre, iki Afrika Kabilesi, Hürriyet Yolu'nu okuyabilmek için, dillerinin ilk alfabesini yaratıp, kitabı bastırmışlardır.
***Bu roman, birçok ülkede sahneye konulmuş, ayrıca operası yazılmış ve oynanmıştır.
(Bu üç not, kitaptan aynen alındı.)
Howard Fast (D:11 Kasım1914, New York - Ö:12 Mart 2003, Connecticut)
Howard Fast, 1940'lı yıllarda çok satan kitaplar listesine giren "Yurttaş Tom Paine", "Spartaküs" ve Amerikalı" kitapları ile ünlenmiştir. Howard Fast, ABD Temsilciler Meclisi'nin ABD Başkanı McCarthy öncülüğünde sanatçılar aleyhinde başlattığı cadı avı sırasında soruşturmaya çekildi ve kitapları okul kütüphanelerinden çıkarıldı. Soruşturma sonucunda mahkemeye verildi ve üç ay hapse mahkum oldu. Üç ay hapis yattıktan sonra dışarı çıkan Fast, "Spartaküs"ü yazdı. Federal Soruşturma Bürosu'nun(FBI) adamları birçok yayınevini gezerek romanın yayınlanmasını engelleyince Fast, "Spartaküs"ü kendisi yayınladı. Büyük bir başarı kazanan roman, 1960'da Kirk Douglas'ın yapımcılığı ve başrol oyunculuğuyla (Spartaküs rolü) filme çekildi. Stanley Kubrick'in yönettiği film, büyük bir başarı kazanarak sinema tarihine geçti.
Fast, 1953'te, yakın arkadaşı olan Paul Robeson dışında Stalin Uluslararası Barış Ödülü'nü alan tek Amerikalı oldu. Onlarca roman, deneme ve incelemelerin yanı sıra E.V. Cunningham takma adıyla gerilim romanları da yazdı. Aynı zamanda Fast, Komünist Parti'nin yayın organı The Daily Worker'ın kadrolu yazarıydı.
Pablo Picasso ve Neruda ile yakın arkadaşlığı bulunan Fast, Nazım Hikmet'e başlıklı bir şiir yazmıştır. İşte Howard Fast'ın Nazım'a yazdığı şiir:
NAZIM HİKMET'E
Kendi duvarların nasıl tutamadıysa kelimelerini,
bizim duvarlarımız da tutamadı kardeşim,
kelimelerin buldu bizi.
O gün cezaevinde geldi yanıma
pek iyi bildiğin cezaevi fısıltısıyla
o ince yazar, Albert Maltz...
Hayatı anlatan şeyler söylemekti onun suçu da,
barışı, umudu, özlenen şeyleri...
Özgür olduğunu söyledi bana.
Özgür, dedi, Nazım Hikmet özgür artık,
özgürlük içinde dolaşıyor kendi ülkesinde,
açık alınla söylüyor türkülerini bütün insanlar için.
Nasıl anlatırım dostum, yoldaşım, kardeşim,
hiç görmediğim ama çok yakından bildiğim,
başımın üstünde tuttuğum kardeşim benim...
Nasıl anlatırım bunun anlamını sana?
O anda biz de kurtulmuştuk çünkü.
Çünkü seninki gibi bir türkü tutturmuştu benim kalbim de,
kimseyi senin kadar yakından tanımadım,
senin kadar, senin gibiler, bizim gibiler kadar,
ulusların üstünde bir kardeşlik kuran;
bir de bizi susturacaklarını sanıyorlar,
suspus edeceklerini duvarların ardında.
Senin uğruna ufak bir tokat atmıştık bir zamanlar,
ama sen oldun bizi kurtaran.
Ülkenden millerce ötedeki bir ülkenin iki yazarını,
kötülerin kötü işler çevirdikleri bir ülkenin,
özgürlüğün utançla başını eğdiği bir ülkenin,
ama uyanacak bir ülkenin yazarlarını.
Sen kurtulunca anladık biz
kısa süresini kendi duvarlarımızın,
soytarıların, yılışık katillerin kurduğu duvarların;
ışığa, zafere giden yolda kısa bir süredir bu...
Ama bunları anlatmanın ne gereği var,
sen zaten biliyorsun yüreğimizin türkülerini!
Howard Fast
Çeviri: Ülkü Tamer
Not: Nazım Hikmet'e şiiri, siirparki.com'dan alındı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder