4 Şubat 2020 Salı




DOĞA YÜRÜYÜŞÇÜLERİNİN FARKINDALIK YARATMASI



02.02.2020 Pazar günü dağlarda kar yürüyüşü yapmak için çok erken kalkmam gerekiyordu. Telefonumun alarmı çaldı ama hava karanlık olduğundan yataktan fırlayamadım, biraz tembellik yaptım. Saate baktığımda, geç kalacağımı anlayınca bir taksi çağırdım. Benim gecikmem ve aracın beni beklemesi, diğer duraklardan binecek arkadaşları soğukta bekletmek olacaktı, ki buna izin veremezdim. Doğa yürüyüşçüsü disiplinli olmak ve doğada geçerli olan kurallara uymakla yükümlüdür. Ve ben bu kurallara uymak için titiz  davranıyorum.

Taksiye bindiğimde, hava hala karanlıktı. Taksi sürücüsü sırt çantamdan anlamış olacak ki, "doğa yürüyüşüne mi gidiyorsunuz" diye sordu. "Evet" deyince, "ben de yürümek istiyorum" dedi. Ve sosyal medya'da takip ettiği doğa yürüyüş gruplarının adlarını saymaya başladı. Saydığı gruplarla yürümüştüm ve yürüyordum. Galiba azıcık gururlandım kendimle. Çünkü, Ankara'da, düzenli doğa yürüyüşü yapan kişilerin  en eskilerinden biriydim. Demek ki, bizler doğa yürüyüşleri yaparak doğayı ve çevreyi koruma bilinci oluşturabilmişiz ve çevremizde konuyla ilgili farkındalık yaratabilmişiz. Bence, gururlanılacak bir başarı. Ve her doğa yürüyüşçüsünün bu başarıda payı var...

Taksi sürücüsüyle sohbet ede ede  araca bineceğim durağa vardığımda, sürücü bana iyi yürüyüşler diledi ve yoluna devam etti. Artık biliyordum ki, bir kişi daha kazanmıştık ve o kişi çevresine yayacaktı doğada yürümenin, doğayı sevip korumanın yararlarını. Daha da önemlisi; "Doğaya hoyratça davranan toplumlarda, insanlar arasındaki ilişkiler de hoyratça oluyor" diyen John Bennett'in sözünün doğruluğuna inanacak olursak, insanlar arasındaki ilişkiler daha nazik ve saygılı olacaktır. Tabii, doğaya hoyratça davranmayı bıraktığımız takdirde...

Ve unutmamak gerekir: "İnsanın; hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır. İnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu vardır." (İnsan Çevresi Konferansı, Stockholm Bildirgesi)

Bu ciddi sorumluluğu duyan ve üstlenen doğaseverlere ve doğa yürüyüşçülerine ne mutlu...Çünkü onlarda hem yaşama sevinci, hem de doğa sevgisi vardır ve küçük mutluluklara benliklerinin kapılarını sonuna kadar açmışlardır. Yaşamakta  bu değil midir zaten?

Yaşamak...
Göğe bakmak hürriyeti,
Çiçek koparmak keyfi,
Kedileri, köpekleri okşamak saadeti...
Yürümek, durmak, etrafa bakmak, kendi kendine söylenmek, taşın sertliğini, yaprağın yumuşaklığını, bulutların beyazlığını idrak etmek..
Hele nefes almak, şöyle göğsünü şişirerek bol bir nefes almak..
Ya güneş, ya yağmur, ya kar...
Kardeşim, yaşamak başlı başına harikulade bir hadisedir...

Cahit Sıtkı Tarancı



2 yorum: