PUŞKİN VE GÖZYAŞI ÇEŞMESİ
Rus edebiyatında doğuyu ilk defa gerçekçi çizgilerle işleyen Puşkin, 1799' da Moskova' da doğmuş ve 29 Ocak 1837' de, henüz 38 yaşındayken bir düelloda hayatını kaybetmiştir.
Puşkin' in nesir olarak yazdığı ilk eser, 1827 yılında başladığı, "Büyük Petro' nun Arabı"dır. Puşkin' in bu eserinde kahramanı büyük dedesidir.Petro' nun Arabı olarak tanımladığı dede, Osmanlı' ya giden ilk Rus elçisi Tolstoy tarafından satın alınan ve Rusya' ya gönderilen siyahi bir çocuktur. Tolstoy ve Puşkin gibi iki dev yazarın büyük dedeleri de, yaşamlarının bir dönemlerinde karşılaşmıştır böylece... Dede Tolstoy' un , dede Puşkin' i köle olarak" satın aldığı" yer İstanbul' dur.
Puşkin' in nesir olarak yazdığı ilk eser, 1827 yılında başladığı, "Büyük Petro' nun Arabı"dır. Puşkin' in bu eserinde kahramanı büyük dedesidir.Petro' nun Arabı olarak tanımladığı dede, Osmanlı' ya giden ilk Rus elçisi Tolstoy tarafından satın alınan ve Rusya' ya gönderilen siyahi bir çocuktur. Tolstoy ve Puşkin gibi iki dev yazarın büyük dedeleri de, yaşamlarının bir dönemlerinde karşılaşmıştır böylece... Dede Tolstoy' un , dede Puşkin' i köle olarak" satın aldığı" yer İstanbul' dur.
Puşkin' deki Türk etkisi, ya da daha genel bir tanımlamayla doğu etkisi, Puşkin' in şiir sanatına farklı bir duygusallık kazandırır. Şairin Türkiye' den Rusya' ya göçen Kalipso Polihroni adlı İstanbullu bir Rum kızından çok sayıda Türkçe şarkı ve şiir öğrendiği bilinmektedir. Şair, bu İstanbullu kıza aşıktır da aynı zamanda.
Puşkin' in, 1829 yılında çıkan Rus-Osmanlı savaşı nedeniyle cepheye gitmesine izin verilmiştir. 1839 yılında yayınlanan "Erzurum Yolculuğu" kitabı, şairin ilk yurt dışı gözlemlerini yansıtması açısından ayrı bir değere sahiptir. Erzurum Yolculuğu, şair Ataol Behramoğlu tarafından Türkçe' ye çevrilmiştir. (1)
Temmuz 2018'de Rusya gezimle ilgili Moskova ve St. Petersbug başlıklarıyla iki yazı yazmıştım. Bugün okuduğumda, iyi ki yazmışım dedim, kendi kendime. Sadece fotoğraflara bakmak yetmiyor, güzellikleri hatırlamak için. O anlarda neler hissettiğimi ve ne gibi düşüncelere sahip olduğumu ancak yazıyla aktarabilirim ve sonrasında da yazdıklarımı okuyarak hatırlayabilirim çünkü. St. Petersbug gezimi yazdıktan sonra Puşkin Kasabası'nı yazmak istemiş ama ihmal etmiştim. Okuduğum bir kitap, bana ünlü yazarı hatırlatınca yazmak istedim bu güzel kasabayı ve Puşkin'i.
Puşkin kasabası, St. Petersburg'a bir saat uzaklıkta harika bir yer. Özellikle Katerina Sarayı ve bu sarayda bulunan "Kehribar Oda" çok ünlü. Kasabanın asıl adı, Çar Kasabası anlamına gelen Tsarskoe Selo iken Sovyetler Birliği döneminde kasabanın adı değiştirilerek Puşkin'in adı verilmiş. Ünlü şair ve yazarın okuduğu lise bu kasabada ve Katerina Sarayı'nın yanı başında bulunuyor. Bir de kasabanın hemen girişinde Puşkin'in heykeli yer alıyor; gelen konukları, sanki "kasabama hoş geldiniz" der gibi selamlıyor bu heykel.
Puşkin Kasabası'ndaki Puşkin Heykeli
Moskova ve St. Petersburg'da edindiğim izlenime ve rehberimizin söylediğine göre, Ruslar şair ve yazar Puşkin'e çok düşkünlerdi ve onu çok seviyorlardı. Öyleki Rus Devrimi'ni gerçekleştiren Lenin'den daha çok heykeli vardı Moskova ve St. Petersburg'da. Stalin'in ise, gözlemime göre esamisi okunmuyordu. Puşkin, genç yaşta düelloda ölmeseydi, ölümsüz eserlerini vermeye devam ederdi kuşkusuz. 18. yüzyılın sonlarına doğru başlayan Çağdaş Rus Edebiyatı'nın halen daha en önemli temsilcisi sayılan Puşkin'in adı ülkenin resmi kültür enstitüsüne de verilmiş. Rus diline yüzlerce kelime kazandırması nedeniyle bugün konuşulan Rusçanın da atası kabul ediliyor ve büyük saygı görüyor. Adına Rusya'nın her yerinde anıtlar ve heykeller bulunuyor.
Benim Puşkin'in eserleriyle tanışmam "Yüzbaşının Kızı" romanıyla, erken yaşlarda oldu. Rus Edebiyatı'nı seviyordum çünkü. Rusya'yı tanımak, Ekim Devrimi'nin iç dinamiklerinin neler olduğunu öğrenmek istiyorsanız bu romanı okumanızı öneririm naçizane.
Şiir okuyan Puşkin Heykeli/St. Petersburg
St. Petersburg'da rehberimiz serbest zaman verdiğinde, hayat hikayesini bildiğim, eserlerini keyifle okuduğum Puşkin'in düellodan önce, son kahvesini içtiği Nevski Caddesi No:18'de bulunan tarihi kafeye gittim. İki katlı, küçük bir yerdi. Kafenin içi Puşkin'in resimleri ve eşyalarıyla doluydu, sanki bir kafe değil de küçük bir Puşkin Müzesi'ydi. Kafe işliyordu ve kahve servisi yapılıyordu.
Bu kafenin önemi şuradan geliyor: Puşkin'in genç ve güzel karısının bir subayla ilişkisini anlatan bir mektup, ünlü yazara gönderilir. Bunun üzerine Puşkin, iyi silah kullanamamasına rağmen subayı düelloya davet eder. Puşkin, düelloya gitmeden önce son kahvesini bu kafede içer ve düelloya gider. Düelloda ağır yaralanan Puşkin, üç gün sonra ölür ve St. Petersburg'da gömülür (29 Ocak 1837, henüz 38 yaşındadır). Bu kafede Puşkin'in masa başında oturan bal mumu heykeli vardı. Heykeli izlerken, tarihe kısa bir yolculuk yaptım. Orada içtiğim kahvenin kırk yıl değil, yüz kırk yıl hatırı olacaktır, benim nezdimde.
Bu kafenin önemi şuradan geliyor: Puşkin'in genç ve güzel karısının bir subayla ilişkisini anlatan bir mektup, ünlü yazara gönderilir. Bunun üzerine Puşkin, iyi silah kullanamamasına rağmen subayı düelloya davet eder. Puşkin, düelloya gitmeden önce son kahvesini bu kafede içer ve düelloya gider. Düelloda ağır yaralanan Puşkin, üç gün sonra ölür ve St. Petersburg'da gömülür (29 Ocak 1837, henüz 38 yaşındadır). Bu kafede Puşkin'in masa başında oturan bal mumu heykeli vardı. Heykeli izlerken, tarihe kısa bir yolculuk yaptım. Orada içtiğim kahvenin kırk yıl değil, yüz kırk yıl hatırı olacaktır, benim nezdimde.
Puşkin
Puşkin Kafe
Puşkin Kafenin Tavan Süslemesi
Başlıkta yazdığım Puşkin'in Gözyaşı Çeşmesi'yle ilişkisine gelince, Puşkin'in Bahçesaray(Gözyaşı) Çeşmesi ile ilgili dillere destan bir şiiri vardır. Önce Bahçesaray Çeşmesi'nden bahsetmeliyim.
Diğer adıyla Gözyaşı Çeşmesi Hansaray'da bulunmaktadır. Kırım Hanı Giray Han tarafından, çok sevdiği ve genç yaşta ölen eşi Dilara Bikeç anısına "Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın" diyerek Bahçesaraylı bir taş ustasına (kimilerine göre İranlı Ömer Usta'ya) 1763 yılında bu çeşmeyi yaptırmıştır.
Çeşme asıl yerindeyken her bir su damlasının çıkardığı ses, akustiğin de yardımıyla insana ağlama, hıçkırık sesi gibi gelir ve bu sesi dinleyen herkesi derinden etkilermiş. II. Yekaterina'nın talimatıyla çeşme bugünkü yerine konulunca bu özelliği kaybolmuş.
1822 yılında ünlü Rus şair ve yazar Puşkin, sürgünde iken gezdiği Hansaray'dan ve çeşmenin hikayesinden çok etkilenmiş ve "Bahçesaray Çeşmesi" (Bahçısarayskiy Fontan) adlı eserini yazmış. Şiir, o dönemde Çarlık Rusyası'nda ve Avrupa'da meşhur olmuş. İşte o şiirden iki kıta:
Bahçesaray Çeşmesi
Aşk fıskiyesi, ölümsüz çeşme!
Sana armağan olarak iki gül getirdim.
Seviyorum bitimsiz konuşmanı
Ve şiirsel gözyaşlarını senin.
***
Ey, solgun yıldızı haremin!
Burada da mı unutuldun yoksa?
Yoksa sadece mutlu düşler miydi
Mariya ve Zarema.
Çeviri: Ataol Behramoğlu (2)
Kimilerine göre, Puşkin'in bu şiirinden dolayı Kırım'ın tamamında Türkçe(Kırım Tatarca) isimleri Rusça ve Yunanca uydurma isimlerle değiştiren Çarlık yönetimi, Bahçesaray isminin değiştirilmesine cesaret edemez. Bu popülarite Hansaray'ın da daha fazla tahrip edilmesini önler. Şimdi bu minnettarlığın bir göstergesi olarak Gözyaşı çeşmesinin yanı başında Puşkin'in de bir büstü yer almaktadır. Çeşme, daha sonraları Boris Asafyev'in aynı adlı bale eserine de ilham kaynağı olmuştur.
Adına çeşme yapılan, şiirler yazılan Dilara Bikeç'in türbesi Bahçesaray'da Hansaray'ın duvarına bitişiktir. Bazı kaynaklarda Gözyaşı Çeşmesi'nin türbenin duvarına bitişik olarak yapıldığı da belirtilmektedir.
Diğer adıyla Gözyaşı Çeşmesi Hansaray'da bulunmaktadır. Kırım Hanı Giray Han tarafından, çok sevdiği ve genç yaşta ölen eşi Dilara Bikeç anısına "Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın" diyerek Bahçesaraylı bir taş ustasına (kimilerine göre İranlı Ömer Usta'ya) 1763 yılında bu çeşmeyi yaptırmıştır.
Çeşme asıl yerindeyken her bir su damlasının çıkardığı ses, akustiğin de yardımıyla insana ağlama, hıçkırık sesi gibi gelir ve bu sesi dinleyen herkesi derinden etkilermiş. II. Yekaterina'nın talimatıyla çeşme bugünkü yerine konulunca bu özelliği kaybolmuş.
1822 yılında ünlü Rus şair ve yazar Puşkin, sürgünde iken gezdiği Hansaray'dan ve çeşmenin hikayesinden çok etkilenmiş ve "Bahçesaray Çeşmesi" (Bahçısarayskiy Fontan) adlı eserini yazmış. Şiir, o dönemde Çarlık Rusyası'nda ve Avrupa'da meşhur olmuş. İşte o şiirden iki kıta:
Bahçesaray Çeşmesi
Aşk fıskiyesi, ölümsüz çeşme!
Sana armağan olarak iki gül getirdim.
Seviyorum bitimsiz konuşmanı
Ve şiirsel gözyaşlarını senin.
***
Ey, solgun yıldızı haremin!
Burada da mı unutuldun yoksa?
Yoksa sadece mutlu düşler miydi
Mariya ve Zarema.
Çeviri: Ataol Behramoğlu (2)
Kimilerine göre, Puşkin'in bu şiirinden dolayı Kırım'ın tamamında Türkçe(Kırım Tatarca) isimleri Rusça ve Yunanca uydurma isimlerle değiştiren Çarlık yönetimi, Bahçesaray isminin değiştirilmesine cesaret edemez. Bu popülarite Hansaray'ın da daha fazla tahrip edilmesini önler. Şimdi bu minnettarlığın bir göstergesi olarak Gözyaşı çeşmesinin yanı başında Puşkin'in de bir büstü yer almaktadır. Çeşme, daha sonraları Boris Asafyev'in aynı adlı bale eserine de ilham kaynağı olmuştur.
Adına çeşme yapılan, şiirler yazılan Dilara Bikeç'in türbesi Bahçesaray'da Hansaray'ın duvarına bitişiktir. Bazı kaynaklarda Gözyaşı Çeşmesi'nin türbenin duvarına bitişik olarak yapıldığı da belirtilmektedir.
Gözyaşı Çeşmesi
Kaynaklar:
(1) Orhun Şemin - Perihan Yücel, İki Kıyı Bir Deniz (Denizkültür Yayınları)
(2) Üstün Dökmen, Menderes-Irmağın Gölgesi
(3) Gözyaşı çeşmesinin hikayesi ve çeşme görseli- vatankirim.net
Tüm fotoğraflar tarafımdan çekilmiş olup, izinsiz kullanılamaz.
gerçekten çok etkileyici fotoğraflar😍umarım en kısa zamanda görürüm buraları.. bugünkü gezinin fotoğraflarını da merakla bekliyoruz. tanıştığımıza memnun oldum sahriye hanım 😊
YanıtlaSilSevgili Elif, Tazı Kanyonu'nu her hatırladığımda seni de anacağım sevgiyle. Dilerim, isteklerini gerçekleştirirsin. :)
YanıtlaSil