19 Eylül 2016 Pazartesi




İNSAN NEDEN ÜNLÜ OLMAK İSTER?


Çevresindeki tüm gözleri üzerinde toplayan ünlü birini görüp te bakmayanınız var mıdır? Sanırım yoktur. İster istemez kafalar çevrilir ve o ünlü kimmiş diye duyulan merak giderilir. Ya o ünlünün yerinde olmak isteyen kaç kişi vardır dersiniz? Hemen hemen herkes. Takdir edilmek ve saygı görmek arzusu insan doğasında vardır çünkü. Bugün gelinen noktada, herkes ünlü olma potansiyeline sahiptir. Gelişmiş iletişim teknolojileri, internet, sosyal ağlar ve Youtube sayesinde kısa süreli de olsa herkes ünlü olabilir pekala. İyi de, insan neden ünlü olmak ister? İşte bu sorunun cevabını araştırıp yazdım. 

Şöhret arzusunun özünde, dokunaklı, kırılgan ve basit bir isteğin; iyi muamele görmeye duyulan özlemin yattığını ifade eden Alain de Botton, devamında şöyle diyor:

"Her türlü ikincil dürtü para, lüks, cinsellik ya da iktidar isteği tarafından tatmin edilebilir; ama şöhret arzusunu esas tetikleyen saygı görme isteğidir. 

Eğer ünlü olmak ve ünlü kalmak için ömür boyu gayret gösterilmesine yeterli bir neden gibi görünmüyorsa bu, şöhretin tam tersinin neden olduğu olumsuz uyaranı, yani aşağılanma duygusunu asla yabana atmamalıyız. Sırf görmezden gelinmenin, hor görülmenin, bir köşede yalnız bırakılmanın, sıranın sonuna gitmemizin buyrulmasının, insan yerine konmamanın ya da birkaç hafta sonra yeniden aramamızın söylenmesinin neden olduğu keskin acı yüzünden de can havliyle ünlü olmayı arzuluyor olabiliriz. Ünlü olma isteği, olağanüstü önlemler almadığımız takdirde çok büyük ihtimalle asla saygı göremeyeceğimiz bir dünyada itibar görmeyi sağlama girişimidir. Kanunlar karşısında ya da oy verirken hepimiz eşit olabiliriz; ama çalıştığımız yerde, sosyal hayatımızda ya da devlet veya ticaretin bürokrasisinin çarkları arasında bize itibar gösterileceğinin garantisi yoktur. Bilhassa büyük şehirlerde, yani sıradan olana son derece kaba davranılan, hayatın, engin gökyüzünün ve uçsuz bucaksız ufuk çizgisinin olumlu etkileri olmaksızın dümdüz yaşandığı; saygının nadir bulunduğu, çıkarla bire bir orantılı olduğu ve duyarsızlığın norm haline geldiği yerlerde bu böyledir. Hayatını nasıl kazandığına ilişkin o kaçınılmaz soruya şıp diye verebileceği hazır ve etkileyici bir yanıtı olmayanlar Manhattan ya da Los Angeles gibi yerlere hiç ayak basmasa iyi olur." (s:176-177)

New York Times' tan alıntılanan radikal.com.tr' de yayımlanan bir yazıda, şöhret arama davranışı ve şöhret güdüsünün, toplum tarafından kabul edilme ve güvene sahip olma arzusundan kaynaklandığından söz edilerek yazının devamında şöyle deniliyor:

İnsanlardaki şöhret arama davranışı, ünün vaat ettiği toplum tarafından kabul edilme ve güvene sahip olma arzusunda yatıyor. "The Fame Motive" (Şöhret Güdüsü) adlı kitabın yazarı psikolog Orville Gilbert Brim, "Şöhret güdüsü asla ölmüyor" diyor. "Bu hayatta başaramadığımızı fark edince başka yöntem buluyoruz: Ölümden sonra gelen şöhret!" Brim' e göre bu tür şöhret, ortaçağ toplumlarındaki ölümden sonra yaşam inancı kadar kuvvetli

"Sosyal üstünlük" dürtüsü, şöhret sahibi olması imkansız, hatta bunu arzu etmeyen insanlar arasında bile yaygın. Örnek mi? Chicago Üniversitesi' nden antropolog Richard A. Shweder, Hindu köylerindeki dullardan sürekli yas tutmalarının, giyim, yemek ve hayat tarzlarında da çok sade olmalarının beklendiğini anlatıyor. Shweder, kadınların bu kısıtlı davranışlarla olsa bile, daha ayrıcalıklı bir pozisyona yerleştirildiklerini söylüyor. Almanya ve Çin' de yapılan anketlere göre, katılımcıların yüzde 30' u günde en az bir kez ünlü olma hayali kuruyor. Ancak bu hayalperestlerin sadece küçük bir kısmı öncelikli hedefinin ünlü olmak olduğunu söylüyor. Şöhret güdüsünün bir nedeninin de, bilinçaltında yatan ölümsüzlük isteği olabileceği söyleniyor. Arizona Üniversitesi' nden psikolog Jeffrey Greenberg, "Günümüzdeki kötü gidişattan korunmaya ve kaderi ölüm olan maddi varlıklardan fazlası olduğumuzu hissetmeye ihtiyacımız var. Bunu da kendimizi bu anlamlı dünyaya bir şeyler katan değerli varlıklar gibi görmekle başarıyoruz. Ne kadar çok kişi değerimizi onaylarsa kendimizi o kadar özel ve güvenli hissediyoruz" diyor.

Ünlü olmak isteyip te bunu başaramayanlar açığı nasıl kapatıyorlar? Dr. Brim,bu cazip ve bilinmeyen insanlık durumuna ulaşmak için yoğun arzu duyan, ama ünlü olmayı başaramayan yaşlı insanlar üzerinde de düşünmüş. "Sonunda başka kabul görme yolu bulduklarına karar verdim. Şanslıysanız büyük bir aşk veya belki derin bir Tanrı inancı. Fakat pek çok insanın ünlü olamayacağı ve bu konuda yapabileceği hiçbir şey olmadığı gerçeği yüzünden acı çektiğini düşünüyorum" diyor. 

Şöhret, ünlülerin diğerlerinden takdir ve saygı görmesini sağlasa da öte yandan herkes şöhrete eşit ölçüde bir şiddetle ihtiyaç duymaz diyor Alain de Botton ve şöhret arzusunun genellikle hem insanın nasıl bir çocukluk geçirdiğiyle hem de nasıl bir toplum içinde yaşadığıyla ilişkilidir diye de ekliyor ve devam ediyor:

"ŞÖHRET OLMA ARZUSUNUN şiddeti insanın içinde yaşadığı toplumun yapısına da bağlıdır. İtibar ve iyi muamele ne kadar az kişiye gösteriliyorsa, sıradan biri olmaktan kaçınma arzusu o kadar kuvvetli olacaktır. 'Şöhret kültürü' nün suçunu haksız yere gençlerin ahlaksızlığına atanlar işte bu yüzden yanılırlar. Şöhret kültürünün esas nedeni kendini beğenmiş bir yüzeysellik değil, iyi muamele görmemiş olmaktır. Herkesin ünlü olmak istediği bir toplum, sıradan olmanın, özünde (genel anlamıyla) politik olan muhtelif nedenlerden dolayı, insanın doğal itibar görme arzusunu tatmin edebilecek seviyede saygıyı temin edemediği bir toplumdur. 

Modern dünyanın bu kadar şöhret takıntılı olmasının nedeni yüzeysel bir çağda değil iyi muamele görmediğimiz bir çağda yaşamamızdır. Şöhret artık başka bir hedefe ulaşmanın aracı haline gelmiştir. Normalde daha farklı, daha az şöhrete bağımlı yollarla (dergi kapaklarından ziyade iyi muameleyle) elde edilebilecek türden bir saygının en kısa yoldan kazanılmasını sağlayan bir araçtır artık.

Ünlü olma dürtüsünün azalmasını istiyorsak, işe ünlülerle ilgili haberlere karşı çıkarak ya da onları sansürlemeye çalışarak başlayamayız; yapmamız gereken iyi muamelenin, sabrın ve ilginin bilhassa gençlere daha çok gösterilmesini sağlayacak yollar bulmaktır." (s:179-180)

KAYNAKLAR:
Alain de Botton - Haberler (Bir Kullanma Kılavuzu)
www.radikal.com.tr/haber






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder