24 Haziran 2016 Cuma




YENİ SÖMÜRGECİLİK AÇISINDAN GIDA EMPERYALİZMİ
(Zeytinyağlı Yiyemem Aman Türküsü' nün Öyküsü)


Bursa yöresine ait bu türkü, 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan' dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir. Bu güzel türkünün  acı gerçeği pek bilinmez; neşeli havasıyla oynanır, zıplanır düğünlerde, eğlence yerlerinde. Benim de çok sevdiğim bir türküdür. Oysa bu türkü,  Marshall Yardımı' nın bir parçası olarak hazırlatılmış ısmarlama bir türküdür, ki plan birazda bu türkünün popülaritesi sayesinde başarılı olmuştur güzel  ülkemde. Yeni ve orta jenerasyon bilmez sanırım Marshall Planını. O nedenle kısaca bahsetmeliyim bu plandan ve yardım adı altında yapılan "Gıda Emperyalizmi" nin maskeli yüzünden. Maskenin altındakileri görmek için maskeyi düşürmek gerek. Bunu da ancak okuyarak, araştırarak yapabiliriz değil mi?

Marshall Planı II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948 - 1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye' nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD' den ekonomik kalkınma yardımı almıştır.
Şimdi diyeceksiniz ki, ne güzel bir yardım, ne var bunda? Görünüşte öyle ama dedim ya maskenin altındakini görmediğimiz sürece. Şimdi de maskenin altındakilere bakalım isterseniz. ABD, geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir. Marshall yardımının koşullarından biri Türkiye' nin ABD' den mısırözü yağı almasıdır. Yine aynı dönemde yüzbinlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. Buna koşul olarak Türkiye' de ilk margarin fabrikası kurulur. Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısırözü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı "ısınırsa kanser yapar" gibi yalanlar uydurmaktan geri kalınmaz. Halbuki zeytinyağı halk arasındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.

Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi "Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman..." diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır. 

Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda, bir kaşık yağa bile muhtaç hale getirilir. Basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır.

Kaynak: Osman Nuri Koçtürk - Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi (Ziraat Mühendisleri Odası Yeniden Basım, Ekim 2009)






1 yorum:

  1. Çok güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Bu tarz yeni sömürgecilik anlayışına gıda emperyalizminin yanısıra ilaç endüstrisini de ekleyebiliriz. Her geçen gün bir gıdanın/ilacın yararlarından söz ederken hangi hızla zararlarının kanıtlanmasına geçtiğimizi anlayamıyoruz. Bu gibi ekonomik ve dış politiksel tutumların batı tıbbına olan güveni azalttığını ve yüzyıllar boyunca herhangi bir bilgi kirliliğine maruz kalmadan gelmiş doğu ilmine olan güven ve merakı arttırdığını düşünüyorum. Ben de bu kişilerden biriyim..
    özüm

    YanıtlaSil