6 Eylül 2019 Cuma




AKİRA KUROSAWA 


Akira Kurosawa, Japon film yönetmeni, film yapımcısı, senarist ve kurgucu. 23 Mart 1910'da Tokyo'da doğdu. 57 senelik kariyerinde 30 film yöneten Kurosawa, sinema tarihinin en önemli ve etkili yönetmenlerinden biri olarak görülmektedir. Kurosawa, 1936 senesinde Japon sinema endüstrisine kısa bir süreliğine ressam olarak girdi.

1976 yılında, Dersu Uzala filmi ile, Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ını, 1980'de Kagemuşa filmi ile Altın Palmiye ve birçok ödül aldı. 06.09.1998'de Tokyo'da öldü. *

Bugün Akira Kurosawa'nın ölüm yıldönümü. Bu nedenle, Dersu Uzala filminin iyi bir incelemesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu filmi, 1981 yılında sinemada izlemiştim. Öylesine etkilenmiştim ki, filmin bazı sahneleri zihnimde fotoğraf karesi gibi kalmıştı. Kurosawa ile bu filmiyle tanışmıştım. Geçenlerde filmi tekrar izledim. Bir doğaseverseniz ve filmi izlemediyseniz eğer, mutlaka izlemelisiniz. :)
Film incelemesi için lütfen linki tıklayınız: 

https://www.youtube.com/watch?v=72idYkWRAVU&feature=share&fbclid=IwAR3EfWU-6X053SUymDTiKh0k_WMEwCQQGmIKeJUWrJNNNGBoj-MjGxYZm-s





* Vikipedi
Görsel: sinemalar.com


4 Eylül 2019 Çarşamba




SHAKESPEARE GERÇEKTEN BİR DAHİ Mİ YOKSA BİR SAHTEKAR MIYDI?



Bir kitap düşünün, ki içeriği dolayısıyla  yazıldığı ana dilde  yayımlanmasın. Asıl adı Gene (E.C.) Ayres olan John Underwood tarafından yazılan Şeytan ve Şair kitabından söz ediyorum. İngilizce olarak yazılan kitabı ilk olarak İtalya yayımlama cesaretini göstermiş ve kitap çok satanlar listesinde yer almış.  İngiltere ve ABD'deki yayınevleri ise  kitaba temkinli yaklaşmışlar, içeriği nedeniyle. Şeytan ve Şair kitabı, şimdiye kadar altı dile çevrilmiş. Henüz anadilinde yayımlanmamış bir kitabın çevirisiyle çok satanlar listesinde yer alması ise, edebiyat dünyasında bir ilk niteliğindeymiş.(*)

Şeytan ve Şair'in Arkadya Yayınevince yayımlanan ilk baskısını okudum. Okudukça çok sarsıcı bilgilerle karşılaştım. Bu roman, gerçek belgelere dayandırılmış, yarı dokümanter, ezber bozan bir roman. Kitapta belirtildiğine göre, alıntı yapılmış bütün bulgular, belgeler, kitaplarla, el yazmaları gerçekmiş ve İngiliz Milli Arşivi, British Library veya başka yerlerde bulunabilirmiş. 

Romanın yazarı kitabında Shakespeare'in, Christopfer Marlowe'un eserlerini çalıp, onun kitaplarına kendi adını verdiğini iddia ediyor ve bu iddiasını belgelendirmeye  çalışarak soruyor; İnsanlığın en önemli isimlerinden biri olan eşsiz şair ve oyun yazarı Shakespeare, gerçekten bir dahi mi yoksa bir sahtekar mıydı? 
Aslında bu iddia yeni değilmiş ve iddiayı ortaya atanlardan biri, belki de ilki Mark Twain'miş. Mark Twain, yazdığı bir makalede "Shakespeare ile Şeytanı" kıyaslamış ve şöyle yazmış: "Biyografik yetersizlikleri göz önüne alındığında Şeytan ve Shakespeare'in birbirine bu kadar çok benziyor oluşu ne kadar garip ve ilginç bir tesadüftür. Onlar harikadır, eşsizdir, bağımsızdır, tarihte onlar gibisine rastlanmamıştır. Romantizmde ve hatta öğretilerde bile, kimse onların eline su dökemez. Ne kadar önemli bir konumları vardır ve bu iki Büyük Bilinmeyen, iki Ünlü Varsayım ne kadar üstün, ne kadar sınırları aşan ve yerlere göklere sığmayan bir azamete sahiptir. Onlar bu gezegendeki gelmiş geçmiş en iyi bilinen bilinmeyenlerdir."

Romanın adı da Mark Twain'in bu makalesine göndermede bulunuyor; Şeytan ve Şair.

Edebiyat, tarih ve polisiyenin harmanlandığı bu romanda yazılan Marlowe ve Shakespeare'in hayatıyla ilgili aldığım kısa notlar şöyle; okuyup iddianın gerçek olup olmadığı araştırabilirsiniz.

Okuryazar olmayan, hatta bir imza bile atamayan Shakespeare, çiftçi bir ailenin çocuğu olarak 23 Nisan 1564'te Stratford'ta dünyaya geldi. Stratford varoş, pis ve nüfusun büyük kısmının eğitimsiz olduğu bir köydü. Köyü yöneten on dokuz adamdan on üçü belgeleri onaylamak için "kendi işaretini" kullanmak zorundaydı, çünkü isimlerini bile yazamıyorlardı. 

Shakespeare (sahne-sarsan), aslında hiç okula gitmemiş,  Straford dışına bile çıkmamış. Hayatının ilk on sekiz yılı hakkında ise hiçbir şey bilinmiyor. Tamamen meçhul.

Cambridge mezunu olan Christopher Marlowe, Shakespeare ile aynı dönemde yaşamış ünlü bir şairdir. Marlowe, Cambridge'te teoloji okumasına rağmen ateistlikle suçlanmış, kilise ile ters düşmüş, yargılanmış ama Kraliçe I. Elizabeth'in yardımıyla idam cezasından kurtulmuştur. Ama herkese Marlowe'un öldüğü bildirilir, Kraliçe ve başdanışmanı hariç (Marlowe'un sözde ölümü:1593).  Oysa Kit Marlowe "Le Deux" takma adıyla, İtalya'ya sürgüne gönderilmiştir. Görünüşte Marlowe, Fransız Protestan ajanıydı. Le Deux, Kraliçe adına ve onun izniyle ajanlık yapmaktaydı (1595). Yani kendinin sözde ölümünden iki yıl sonra. Kit, otuz yıl, hatta daha fazla bir zaman İtalya'da yaşamıştır. 

Özetlemek gerekirse;
Shakespeare ve Marlowe 1564 yılında doğmuşlardı. İkisi de alt sınıftan geliyordu. Shakespeare, Stratford'ta bir eldivencinin oğluyken, Marlowe da Canterbury'de bir ayakkabıcının oğluydu. Ancak, Shakespeare'in aksine Kit, İngiltere'deki en iyi okullara girebilmek için burslar kazandı. İlk olarak İngiltere'nin en eski okulu olan Canterbury'deki King's School'a, ardından lisans ve yüksek lisans öğrenimlerini tamamladığı Cambridge Üniversitesi'ne gitti.

Marlowe, ilk kez kafiyesiz şiiri kullanan oyun yazarıdır. Eşcinsellere yapılan baskıyı konu alan ilk tarihi oyunu II.Edward'dır. İngiliz trajedisini başlatanlar ise yine Kit'in yazdığı  Dr.Faust ve Maltalı Yahudi'dir. 

Tüm ihtişamıyla, kral ve kraliçelerin taç giydiği ve gömüldüğü ünlü Westminster Manastırı'ndaki ünlü "şairler köşesi"nde Marlowe'un adı yoktur, menedilmiştir.

Shakespeare üzerine çalışan araştırmacılar hiçbir zaman bu güzel ve duygusal şiirleri, Shakespeare gibi evinden dışarı çıkmamış, sıradan ve sevgisiz bir hayatı olan biriyle özdeşleştirmeyi başaramamışlardır. Ancak, Shakespear'i tüm bu oyunların yazarı olarak gösteren kitap Folio'dur. Romanda Folio ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.

Yazar, Shakespeare oyunları ve trajedilerinin İtalya'da geçtiğine dikkat çekerek doğduğu kent dışına çıkmamış, öğrenim görmemiş olan Shakespeare'in bunları yazamayacağını iddia ediyor ve o dönemde iletişim araçlarının olmadığını düşünürsek, Shakespeare, İtalya hakkındaki bilgileri nasıl bilebilir diye soruyor. Ve uzun yıllar İtalya'da sürgünde olan ancak ülkesi İngiltere'de öldü olarak bilinen Marlowe'un eserlerine Shakespeare  adını yazdırarak, kendi yazmışçasına piyasaya sürmüş olabileceğini düşündürüyor. On altıncı yüzyılda kitapların nasıl oluşturulduğunu da anlatan yazar, Şeytan ve Şair kitabının konusuyla ilgili mantıklı ve açık fikirli tartışmaların yapılamamasının nedenini de şöyle açıklıyor: " Bu yalnız iki şey yüzünden olurdu; din ve para. Shakespeare, İngiltere halkı için olduğu kadar akademik çevre ve onların takipçileri için de bir din haline gelmişti. Paraya gelince, ancak tahmin edilebilirdi."

Romanı bitirdiğimde, Shakespeare hakkında bildiğim her şey alt üst olmuştu sanki. Kitap öyle gerçek kanıtlar sunuyor ki okuyucuya, ister istemez daha önceki bildiklerinizden şüphe ediyorsunuz ve araştırıyorsunuz. Bizlerden saklanan, gizli kalması istenen yalnızca Shakespeare ve Marlowe ait bilgiler, belgeler miydi? İnsanlık ve Dünya tarihiyle ilgili olarak doğru bildiğimiz yanlışlar var mıydı, varsa nelerdi ve hangi amaçla kamuoyundan saklanıyorlardı? Ya da okuduğumuz ve bize öğretilen tarihi olaylar ve  tarihi kişiliklerin ne kadarı gerçek, ne kadarı efsane, ne kadarı yalandı? Artık hiçbir şeyden emin değilim. Siz emin olabilir misiniz? Kitap bitti ama zihnimdeki sorular çoğaldı...


*www.geneayres.com