ATATÜRK' ÜN OKUMA TUTKUSU
Bir okuma tutkunu olan Atatürk en çok tarihsel içerikli kitaplar okuyordu. Onun okuma tutkusunu kanlı savaş meydanları bile engelleyememişti. Afet İnan, Atatürk' ün çok çeşitli tarih kitapları okuduğunu, kendi döneminde çıkan yabancı dillerdeki yeni kitapları çevresindeki düşünce insanlarına tercüme ettirerek, özetlerini çıkarttırdığını ve okuduğu kitapları yakın çevresindeki kişilerle tartıştığını anlatmaktadır. Atatürk kazandığı büyük başarıları okumaya, özellikle de tarih konusunda kitaplar okumaya borçlu olduğunu söylüyordu. Onu tanıyanlar, yakın çevresinde bulunanlar, Atatürk' ün tarih kitaplarını elinden düşürmediğine tanık olmuşlardı.
Onu tanıyanlardan biri bu konuda şunları söylemişti:
"Boş zamanlarında Atatürk' ün elinden tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım. Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu.Öğlesine dalmıştı ki çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken Devlet Başkanı' nın kendini tarihe vermesi, Vasıf Çınar' ın biraz canını sıkmış olmalı ki Atatürk' e şöyle dediğini duydum:
"Paşam...Tarihle uğraşıp kafanı yorma...Mayıs' ta kitap okuyarak mı Samsun' a çıktın?"
Atatürk, Vasıf Çınar' ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek, şöyle karşılık verdi:
"Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım."
Atatürk, özellikle 30' lu yıllarda vaktinin o kadar büyük bir bölümünü tarih ve dil konusunda kitaplar okumaya ayırıyordu ki tarihin ve dilin öneminin farkında olmayanlar, Atatürk' ün devlet işleri dururken tarih ve dil konularıyla bu kadar fazla ilgilenmesinin yanlış olduğunu söyleyerek, onu gizliden gizliye eleştiriyorlardı. Bu dedikoduları duyan Atatürk, tarihin ve dilin öneminin farkında olmayan bu insanlara şöyle seslenmişti,
"İşitiyorum, benim dille, tarihle uğraştığımı gören bazı kısa düşünceli yurttaşlar, (Paşa' nın işi yok, dille tarihle uğraşmaya başladı) diyorlarmış...Yağma yok...Benim işim başımdan aşkın...Ben bugün ileri bir Türkiye' yi kurmaya ne kadar çalışıyorsam, yarının Türkiye'sinin temellerini atmaya da o kadar dikkat ediyorum."
Atatürk, ölünceye kadar geçmişin sırlarının peşinde koştu. Tarihin karanlık dehlizlerinde hem kendi atalarının hem tüm insanlığın izlerini sürdü. Ölmeden önce son okuduğu kitaplar bile Türk tarihi ve Türk diliyle ilgiliydi.
Konuyla ilgili olarak yaverlerinden Nuri Conker şöyle diyordu:
" Buraya eli altında bulunması lazım kitapları asıl kütüphaneden alıp getirdim. Onlar, şurada bir dolap vardı, orada dururdu. Şurada da bir masa vardı, orada okurdu. En son okuduğu kitaplar hep Türk tarihine ve Türk diline aitti."
Önce tarih yapan, sonra da tarih yazan Atatürk, geleceğin tarihçilerine sloganlaşacak olan şu sözlerle seslenmişti:
" Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir; yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtan bir hal alır."
Kaynak: Sinan Meydan - Atatürk ve Kayıp Kıta Mu.
Dip not: Bir başka kaynakta okumuştum; Atatürk eline aldığı kitabı bitirmeden uyumazmış. Öyle ki gözlerinden yaşlar akarmış ve bu yaşları beyaz bir tülbentle siler, okumaya devam edermiş. Kitap tutkunu olanlar bilirler; uzun süre kitap okumak gözlerden yaş gelmesine neden oluyor. Gözler yoruluyor çünkü.